Berlin'de yeniden hükümet kurma girişimi
Almanya'da CDU ile CSU'nun oluşturduğu Birlik ile SPD'nin genel başkanları dün Cumhurbaşkanı Frank-Walter Steinmeier ile bir araya gelip hükümet kurma olanaklarını inceledi. Hükümet kurma denemelerinin seyri belirsizliğini koruyor. Yurtdışındaki gazeteciler, Berlin müzakerelerinde verilen arayı Alman partilerinin ilkelerine bağlılığıyla açıklıyor ve yeni hükümetin AB'li ortaklarıyla daha yakın durmasını umuyor.
Güç zehirlenmesi yerine ilkelere sadakat
Radio Kommersant FM, Berlin'deki ikinci koalisyon hamlesini şaşkınlıkla izliyor:
“Bizim için işin en ilginç yanı, Almanya'daki bütün siyasi partilerin seçim kampanyası sırasında verdikleri vaatlerden vazgeçmemesi ve kendilerini sorumlu hissetmeleri. İşte uzlaşamamalarının en büyük nedeni de bu ilkelere bağlılık. Yurttaş sadece kime değil, neye oy verdiğini de biliyor. Siyasi bir partinin iktidar uğruna da olsa seçim programını değiştirmesi mümkün değil. İzin verin söyleyeyim, bu manzaranın bizim parti sistemimizle alakası yok! Bizde bütün anahtar meselelerde iktidardaki parti ve sözde muhalafet karar verir. Üçüncü büyük parti ise kendi ilkelerini dile getirmez bile, sadece adıyla propaganda yapar.”
Beton kafalar koalisyonuna hayır!
Frankfurter Allgemeine gazetesi, azınlık hükümeti alternatifinin de tartışılması gerektiğini söylüyor:
“İnatla yanlış yoldan gitmesi halinde en istikrarlı hükümet bile çare değildir. İşsizliğin azalmasının, ekonominin canlanmasının ve vergi gelirlerinin hızla artmasının Allah'ın emri olmadığı ne kadar söylense az. Önemli olan bunların ne işe yaradığı. Angela Merkel liderliğindeki Birlik partileri koalisyonu beton endüstrisinin bir sloganını şiar edinmeli: Ülke kendi geleceğine yatırım yapmalı. Özel sektöre vasilik yapan, iş yapmayı pahalı hale getiren ve çalışmaya hevesli olanların cesaretini kıran bir Büyük Koalisyon, betondan bir çirkin canavara benzer ancak. Oysa azınlık hükümeti, son kullanma tarihi olan belli bir amaç için inşa edilmiş bir brütalist mimari örneği olacaktır. Bu durumda tercih çok kolay.”
Avrupa'nın aktif bir Almanya'ya ihtiyacı var
Berlin Humboldt Üniversitesi'nden siyasetbilimci Dániel Hegedűs, hvg'ye yazdığı yazısında, Almanya için yeni bir hükümet formülü bulunmasının, öncelikle bir Avrupa sorunu olduğunu belirtiyor:
“Günümüzde yaşanan durum Almanya'nın iç siyaset sorunundan çok, Avrupa ve dış politikayla ilgili. Federal Parlamento görevini sorunsuz sürdürüyor, tıpkı Büyük Koalisyon'un yürütücü hükümeti olarak işlerini yapmaya devam ettiği gibi. ... Ancak hükümet çoğunluğunun olmaması nedeniyle Almanya Avrupa'daki liderlik koltuğunu dolduramıyor -üstelik tam da Berlin'den etkili ve aktif bir Avrupa politikasının beklendiği bir dönemde. Bunun için akla gelen ilk örnekler, Emmanuel Macron'un reform fikirleri ve AB içinde Almanya-Fransa aksının yeniden canlandırılması.”
Benmerkezcilik Almanya'ya fayda sağlamaz
Ekonomi gazetesi Les Echos, Almanya, AB'li partnerleriyle daha da yakınlaşmalı, diyor:
“Günümüzde bir ülke -ne kadar çaba gösterse, ne kadar yaratıcı da olsa- büyük zorluklara tek başına göğüs geremez. ... Almanya kendi olumlu özellikleri sayesinde Avrupa projesinden de azami fayda sağladı. Ancak bu yeterli değil artık. Şimdi geleceğini güvence altına alabilmek için başını kuma gömmekten vazgeçmesi ve başka ülkelere, beni takip edin yeter, vaazı vermekten vazgeçmesi gerekiyor. Üstüne üstlük Almanya'nın Avrupa'da savunduğu ekonomik ve sosyal model dünyanın başka yerlerinde kuşkuyla karşılanıyor. SPD Fransa'nın savlarına daha olumlu yaklaşıyor, ki bu çok iyi. Ancak bu savlara giderek salt kendi çıkarlarını düşünen kamuoyunun da ikna edilmesi gerekiyor.”
SPD'nin ikilemi çözülebilir
Neue Zürcher Zeitung'a göre, yeniden sola yönelim ile Büyük Koalisyon'a girmek, SPD için bir çelişki oluşturmamalı:
“SPD seçmeni için hangisi daha önemli: Merkel'in başbakan olduğu, istikrarlı, öngörülebilir, sosyal demokrasinin damgasını vurduğu bir hükümet mi, yoksa sol ideolojiye mutlak bağlılık, ama istikrarsız bir hükümet mi? Zor soru gerçekten. Ancak bu açmazın bir çaresi var. O da SPD'nin yeni koalisyon hükümetini eskisinden daha da sola taşıması ve böylece seçmenlerinin beklentilerini karşılaması. Merkel, kendisine sunulan iktidar için hangi bedeli ödemeye hazır acaba?”
Büyük koalisyon ille de istikrar demek değil
Lidové noviny, istikrar beklentisi yeni Büyük Koalisyon kurulmasının gerekçesi olmamalı, diyor:
“Angela Merkel, Sosyal Demokratlar ile yeni bir koalisyon kurmanın peşinde ve bu tavrı son derece mantıklı görünüyor. Ama birçok nedenden ötürü, otomatik alkış tutulacak bir karar değil bu. Böylece erken seçim gerekmeyeceği doğru, ancak erken seçim istikrarı yerle bir edecek bir adım mı gerçekten? ... Büyük Koalisyon demek, ana muhalafetin AfD olması ve daha çok seçmeni kendine çekmesi anlamına gelecektir. Bu durumda Almanya dış politikada ve ekonomide güçlü kalacak ama içerde istikrarsızlaşacaktır.”
Sol Parti'nin dışlanması sona erdirilmeli
Financial Times, SPD ve Yeşiller birlikte hükümet etmek istiyorlarsa koalisyon ortağı olarak Sol Parti ile ilgili çekincelerinden vazgeçmek zorunda, diyor:
“Ortanın solundaki siyasi atmosfer, yapısal bir ikilemle karşı karşıya. Bugünkü koşullara baktığımızda, ortanın solundaki ılımlı partiler olan SPD ile Yeşiller'in hükümet kuracak çoğunluğa sahip olmadıklarını görüyoruz. Ancak Doğu Almanya ve komünist kökene sahip, aşırı soldaki Sol Parti'yle işbirliğine gösterdikleri geleneksel 'hayır' tavrından vazgeçerlerse durum değişir. Nitekim Sol Parti'nin sergilediği açık NATO karşıtlığı da bu işbirliğini zorlaştıracaktır. Öte yandan Sol Parti'nin sürekli olarak siyasetten dışlanması sürdürülebilir değil. Bu dışlama, seçmenin seçeneklerini azaltıyor. ”
SPD, Almanya için kendini feda ediyor
Hospodářské noviny'e göre SPD büyük bir ikilemle karşı karşıya:
“Sosyal Demokratlar'ın büyük koalisyonun yeniden canlandırılmasına cevabı daha bir hafta öncesine kadar açık ve net bir 'hayır'dı. ... Ama Cumhurbaşkanı Steinmeier siyasetçilerin uzlaşmaya hazır olmaları gerektiği gerekçesiyle SPD'yi zorluyor. ... Görünen o ki SPD, Merkel'in gölgesinde bir hükümette çalışacak ve dört yıl sonra, son seçimde aldığı trajik yüzde 20'den daha ağır bir şekilde cezalandırılacak. Anlaşılan parti için ülkenin çıkarları, kendi çıkarlarından daha öncelikli. Böyle bir şeye sık rastladığımız söylenemez. Bu yüzden SPD büyük bir alkışı hakediyor.”
Merkel'in değirmeninin suyu bitti
Süddeutsche Zeitung ise SPD'nin Büyük Koalisyon'da yeniden hırpalanacağına inanmıyor:
“Bu endişenin altında büyük bir cesaret eksikliği yatıyor. Neden peki? 4. Merkel hükümeti bir geçiş dönemi hükümetidir, tıpkı 1966/69 arasında CDU'lu Kurt-Georg Kiesinger başbakanlığındaki hükümet gibi. O zaman bu hükümeti Willy Brandt'ın [Sosyal Demokrat] hükümeti takip etmişti. 4. Merkel kabinesi, Angela Merkel'in son hükümeti olacak. Artık zamanı da, gücü de tükeniyor. CDU'da Merkel'in ardılı konusunda başlaması beklenen entrikalar, CSU'yu sallamaya başladı bile. ... Merkel'in değirmeninin suyu bitti.”
SPD büyük koalisyondan kârlı da çıkabilir
Gazeteci Ferrruccio de Bortoli, Corriere del Ticino'daki yazısında, büyük koalisyonda SPD dahil herkes için büyük umutlar gizli, diyor:
“Merkel döneminin sonu yaklaşırken mirasını, güçlü bir sosyal demokrat lider devralabilir. ... Dört yıllık sürenin ortasında bayrağın devredilmesi seçenekler dahilinde. Seçimlerden daha da güçsüzleşerek çıkan bir partinin, müzakerelerde güçlü pozisyonda olması çelişkili bir durum gibi görünebilir, ama başka bir alternatif de yok. ... Sosyal Demokratlar şimdi dışişleri bakanlığı yerine maliye bakanlığını isterse başta İtalya olmak üzere Akdeniz ülkeleri için rüzgar yön değiştirebilir. Macron'un dört gözle beklenen reformları da start alabilir bu durumda. Hatta Merkel'i iki yıl sonra AB'nin başında bile görebiliriz.”
Bitkinlerin ittifakı
Büyük Koalisyon'un yeni baskısı Le Monde'a göre hayra alamet değil:
“Planlanan Büyük Koalisyon, eylül seçimlerinde kaybedenleri iktidara taşırken, oylarını arttıranlara muhalefet etme görevini verecek. SPD, şu andaki koalisyonun seçmen tarafından cezalandırıldığını düşündüğü için hükümete girmek istemiyordu. Üstelik bu konuda haklıydı da. ... Sosyal Demokratlar, Avrupalı dostları gibi ne yapacaklarını bilmez halde. Muhafazakarlar da Merkel sayfasını kapatmaya cesaret edemiyor. Büyük Koalisyon, zafer kazananlardan çok bitkinlerin ittifakını andırıyor ve bu durum ne Almanya ne de Avrupa için hayra alamet.”