Putin seçim boykotundan korkmalı mı?
Geçtiğimiz hafta sonu pek çok Rus şehri Alexej Navalnıy'ı destekleyenlerin protestolarına sahne oldu. Göstericiler Putin muhalifi Navalnıy'ın başkanlık seçimlerini boykot çağrısını destekledi. Navalnıy'ın kendisi seçime katılamıyor. Köşe yazarları olası bir boykot ve bunun Putin'in zaferi üzerindeki etkilerini farklı değerlendirmiş.
Navalnıy'ın seçim boykotu çağrısı söndü
Navalnıy taraftarlarının ülke çapında başlattıkları protesto hareketi, pazar günü ancak birkaç bin kişiyi harekete geçirebildi. Nezavisimaya Gazeta'ya göre Navalnıy, açıklamaları ve protesto yürüyüşleriyle siyasi sermaye biriktirmekte zorlanıyor:
“Devlet erki, muhalefetin eylemlerinin bir kez daha marjinal görünmelerini ve bunun sonucunda kitleleri harekete geçirememesini sağlamış oldu. Navalnıy gerek kitlelere ulaşmak gerekse görüşlerinin medyada yer alması için çarpıcı, çatışmaya hazır ve aynı zamanda çoğunluğa hitap eden bir gündem sunmak zorunda. Marttaki seçimleri boykot etmek bu gündemden uzak. 'Seçmen grevi', Kremlin karşıtlarını bile tek çatı altında toplayabilen bir slogan değil. Navalnıy'ın 28 Ocakta Moskova'da ve diğer kentlerde yüzlerce, binlerce insanın protesto amacıyla sokağa çıkmasını sağladıysa da bununla siyasi alanda puan topladığı iddia edilemez.”
Seçim boykotu Putin için ağır darbe olacaktır
Navalnıy seçim boykotu çağrısıyla başarılı olursa, Vladimir Putin'in kazanması kesin olan seçim zaferi o kadar da ışıltılı bir hava yaratamayacaktır, diyor Financial Times:
“Aleksey Navalnıy, seçimde aday olmayan birisi olarak, Kremlin'e adaylardan daha büyük zarar verebilir. Devlet başkanlığı seçimlerine katılmasına izin verilseydi, seçimleri kazanacağını ileri sürmek zordu, zira Putin hem tanınmışlığı itibariyle hem de çanak yalayıcı kamu medyası ve yardakçı devlet memurlarının yanı sıra seçim kurmayları sayesinde devasa bir avantaja sahip. Ancak Navalnıy boykot kampanyasıyla seçim katılımını sadece birkaç puan bile düşürmeyi başarırsa, seçim sonucunun kabul edilebilir değeri ile çok düşük bir değer arasındaki farkı sağlayabilir.”
Putin düşmanları birbirini yiyor
Her seçimden önce olduğu gibi bir kez daha Putin düşmanları kendi ayaklarına sıkıyor, diyor Stanislav Kutscher, Snob web portalında:
“Karşımızdaki tablo şu: Devlet başkanlığı yönetimi, Rusya'da muhalefet namına ne kaldıysa onu bile gözden düşürmek için bir plan hazırladıysa, bunun tıkır tıkır işlediğini iddia edebiliriz. Muhalefetimizin içinde bulunduğu müzmin hastalık, Bolşevizm, narsizm ve benmerkezciliğin bir karışımından meydana geliyor. ... Nitekim 1999, 2003, 2007 ve 2011/12 yıllarında demokratların başına çorap ören de bu hastalık oldu. Hatta bugün bile, bambaşka bir kuşağa ait olduklarından öncüllerinden daha onurlu davranmaları beklenen kişileri de yok etmeyi sürdürüyor.”
Ne hoşgörü ne uzgörü var
Duma eski parlamenteri Dimitri Gudkov, newsru.com tarafından yayınlanan bir Facebook paylaşımında, seçimlerin boykot edilmesi üzerine yürütülen tartışmanın yarattığı yılgınlıktan söz ediyor:
“İnsanlar konuları üzerlerine alınıyor, sonra da birbirlerine hakaretler yağdırıyor -zaten muhalefette yaşamayı bu yüzden sevmiyor muyuz! ... Sandığa gidip gitmememiz önemli değil, oy kullanmamız hiçbir fark yaratmıyor. ... Şahsen sandığa gidip oy kullanmak taraftarıyım. ... Yine de seçmen grevi ya da seçim boykotu savunucularına karşı bir Haçlı Seferi'ne de çıkmış değilim: Mart ayı gelip geçici -bizler ise kalıcıyız. ... Soruna başka bir açıdan bakan herkesi düşman ilan edersek nasıl bir demokrasiden bahsedebiliriz? Kendinden farklı düşünenlerin ifade özgürlüğü için canını vermeye hazır Voltaire'i düşünün bir. Bizde olsa Voltaire'e dünyanın kaç bucak olduğu gösterilirdi.”