Trump'ın medyaya çıkışması ne kadar yıkıcı?
ABD Başkanı Trump bir kez daha medyaya yönelik saldırılarıyla gündemde. Trump gazetecileri "korkunç, iğrenç insanlar", basının büyük kesiminiyse "halk düşmanı" olarak adlandırdı. Kimi yorumcular Trump'ın kendi yalanlarına kurban gitmesinin an meselesi olduğunu düşünürken, diğerleri bu skandal çıkışların normalleştirilmemesi gerektiğini söylüyor.
Trump vakayı adiye olmamalı
Dagens Nyheter ABD başkanının tuhaflıklarını hafife almamak gerektiği uyarısını yapıyor:
“Donald Trump, ne yapacağı önceden kestirilemez, yalan söyleyen, fitneci ve büyük bir tehdit. Zayıfların tepesine binerken, başka narsist liderlerle güç birliği kuruyor -üstelik tüm bunları dünyanın en önemli koltuğunda otururken yapıyor. Donald Trump hakkındaki tüm bu yazıları yazmak ve okumak kimi zaman sinir bozucu olabilir. Trump neredeyse her gün etrafına saldırıyor, bunda yeni bir şey yok. Adam böyle biri işte. Ama tam da bu normalleştirme -yani belli bir insanın nelerinin kabul edilebileceğine ilişkin bir ölçüt koyma- yapılabilecek en tehlikeli şey olacaktır. Dünya böyle bir şeye alışmamalı. Donald Trump, başkan olduğu sürece bir güvenlik riskidir.”
Trump'ın mumu da yatsıya kadar yanıyor
Financial Times, uzun vadede ABD başkanının, kendinin dolaşıma soktuğu yalanları siyasi olarak sürdüremeyeceği görüşünde:
“Günün birinde Donald Trump bile realiteyi kabullenecek. Bu realite, başkanın ilan ettiği ticaret savaşları nedeniyle ABD'de sanayi ve tarımın gördüğü hasar da olabilir, kendi sözleriyle Kuzey Kore'deki 'diplomatik zafer' olarak adlandırdığı sürecin çöküşü de. 2016 başkanlık seçiminde Rusya'nın sözde mühadalesini incelemek üzere özel yetkili savcı Robert Mueller'in başlattığı yasal süreç de olabilir. ... Gerçeğe yapılan saldırılar günümüzün yaşanan en önemli sorunlardan biri. Ancak geçmişten elde ettiğimiz deneyimler, nihayetinde gerçeğin üstün geleceğini gösteriyor.”
Trump Amerikan değerlerini ayaklar altına alıyor
ABD başkanı ülkesini bölmeye devam ediyor, diyor La Libre Belgique:
“Bir devlet başkanının böylesi bir davranışı, dünyanın her köşesinde saygısızca kabul edilirdi. Hele ki, dünyanın en büyük demokrasisi olmakla övünen ve anayasasını (ifade ve bilgi alma özgürlüğüne büyük değer atfeden birinci ek maddesi de dahil), başka hiçbir ülkenin yapmadığı kadar göklere çıkaran bir ülkede. Donald Trump'ın basına karşı açtığı savaş akıldışı ve yalanlara dayanıyor ve Amerikan değerlerini ayaklar altına alıyor. Ancak bilhassa bir mesleğe ve bu alanda çalışanlara karşı nefret yaratması işin asıl tehlikeli kısmı.”