AB'nin küresel rekabetle imtihanı
Siemens ve Alstom şirketlerinin demiryolu departmanlarının birleşmesinin Avrupa Komisyonu tarafından kabul edilmemesi AB rekabet hukukuyla ilgili bir tartışma başlattı. Brüksel, Berlin ve Paris'in iradelerini devre dışı bıraktı. İki ülke ABD ve Çin'le yarışacak dev bir Avrupa endüstri şampiyonu yaratmak istiyordu. Rekabet söz konusuysa, AB ülkelerinin ne kadar söz hakkı olmalı?
Avrupa Birliği Liderler Zirvesi'ne daha fazla yetki
L'Opinion, AB düzeyinde siyasi kararlara, teknokrat kararlardan daha fazla ağırlık verilmesi gerektiğini savunuyor:
“Avrupa Komisyonu çok güçlü değil, aksine siyasi Avrupa çok zayıf olduğunu ortaya koyuyor. Öte yandan Fransa ve Almanya'da ekonomi bakanları daha önce izin verilmiş şirket birleşmelerini reddedebilir, istihdam, stratejik çıkarlar veya sosyal gerekçelerle engellenmiş birleşmelere izin verebilir. Bu politik bir karardır. Avrupa düzeyinde, AB Liderler Zirvesi bu yeterliliğe sahip olmalıdır. Böylece vatandaşlar, kararların faturasını ve etkinliğini değerlendirebilir. Günah keçileri aramak da gerekmez.”
Paris ve Berlin AB'nin altını oyuyor
Ekonomi yazarı gazeteci Riccardo Sorrentino, AB'deki devletlerin eşit hakları olduğunu söylemek imkansız, diyor Il Sole 24 Ore'deki yazısında:
“Birliğin yapısı giderek dengesizleşiyor. Fransa ve Almanya'nın gücü, günümüzde artık Büyük Britanya tarafından dengelenmiyor. Artık bu ekonomi kültürünü temsil eden bir tek küçük Hollanda kaldı. ... Bu dengesizlik, yeni Fransız-Alman ekseninin daha da güçlenmesi tehdidini barındırıyor. İki farklı hızdaki Avrupa günümüzde zaten bir gerçek. Ancak sadece iki büyük ülkeden ibaret lider grubun hukuk sistemlerini, sınır bölgelerini ve savunma sistemlerini entegre etmeye başlaması, Avrupa projesinin çekiciliğini yitirmesi riskini taşıyor.”