NATO, Rusya'nın taleplerini nasıl karşılamalı?
Rusya, Doğu Avrupa için nasıl bir güvenlik mimarisi tasavvur ettiğini iki taslak sözleşmeyle ABD ve NATO'ya sundu. Buna göre eski Sovyet cumhuriyetlerinin NATO üyeliği tabu olmaya devam edecek ve NATO, bölgede konuşlandırılmış silahları geri çekmek zorunda kalacak. Avrupa basını, ABD ve Ukrayna tarafından reddedilen bu taleplerin ne kadar ciddiye alınması gerektiğini tartışıyor.
Putin'e garanti vermeliyiz
The Irish Independent köşe yazarı David Von Drehle, Ukrayna'nın NATO'ya katılmasına yönelik bir plan olmadığı için Moskova'ya bu vaadin verilebileceğini söylüyor:
“Batı'da herkesin bildiğini açıkça söylemekte fayda var: NATO'nun Ukrayna ve Gürcistan'ı kabul etme niyeti yok. Vladimir Putin böyle bir planın olmayacağına dair bir garanti istiyorsa, bu ona neden verilmesin? Batı'nın bu iki ülkeye sahip çıkma planı yok, ama onları gözden çıkarmayı da düşünmüyor. Joe Biden, Vladimir Putin’in Ukrayna’nın başka bölgelerinin işgaline geçit vermesinin, haklı olarak ciddi ekonomik sonuçlar getireceği tehdidinde bulundu. ... İstikrarlı ve tarafsız bir Ukrayna herkesin çıkarına. Bunu açıkça ifade edebiliriz.”
Yatıştırma politikası hiçbir savaşı engellemiyor
Rzeczpospolita, Rusya'ya yönelik bir yatıştırma politikasına karşı uyarıda bulunuyor ve durumu Fransa, İtalya ve Büyük Britanya'nın savaştan kaçınmak için Hitler'e tavizler verdiği 1938 Münih Anlaşması ile karşılaştırıyor:
“Putin'in taleplerinin arkasında yeni bir 'Münih' yaratma fikrinden başka bir şey yok. 'Büyük güç' bugün farklı, ancak anlamı aynı. ... Churchill'in Münih Anlaşması'ndan sonraki sözlerini hatırlayalım: 'Savaş ve utanç arasında bir seçim yaptılar. Utancı seçtiler, ancak yine de savaşmak zorundalar. Batı, bugün o zamanki Fransız ve İngiliz hükümetleri gibi hareket etmemeli. Bugün, yatıştırmanın bir işe yaramadığını biliyoruz.”
Kremlin'e hatırlatmak gerek
Edward Lucas, Postimees'de Helsinki Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Konferansı (AGİK) Nihai Senedi'nin müzakereler esnasında Putin'e hatırlatılması gerektiğini belirtiyor:
“Rusya, Avrupa'nın gelecekteki güvenliği üzerine müzakere etmek istediğini mi söylüyor? Pekala. Katılıyoruz ve kendi önerilerimiz de var. Öncelikle Putin'e, hayranı olduğu Sovyetler Birliği'nin 1975'te neye imza attığını hatırlatmalıyız. Senedin ele aldığı temel konular başka devletlerin egemenliğinin ve toprak bütünlüğünün tanınmasının yanı sıra, ihtilafların güç kullanımı veya tehdidi olmaksızın çözülmesini içeriyordu. Rusya, Ukrayna meselesinde bunların hepsini ihlal etti. Kendi içinde de insan haklarına ve temel özgürlüklere saygı gösterme vaadini sistematik olarak ihlal ediyor.”
Müzakerenin temeli yok
Tageblatt, Batı'nın perspektifinden Moskova'nın taleplerinin gerçeklikten tamamen uzak olduğunu belirtiyor:
“AB devletleri ve ABD'nin, bağımsız ve egemen devletlerin kendi güvenlik veya ittifak politikalarını belirlemelerini yasaklamaktan ibaret olan uluslararası bir güvenlik anlaşmasını müzakere etmesi mümkün değil. Bu, uluslararası devletler düzeninin temel ilkelerinden biri olan ulusal egemenliğin temelden sarsılması anlamına gelir. Dolayısıyla, Vladimir Putin'in müzakere teklifinde ne kadar ciddi olduğu kafalarda soru işareti yaratıyor. Özellikle de Doğu Avrupa'da halihazırda mevcut olan çatışma durumu bizzat Kremlin tarafından tetiklendiği için.”
Gerçek dışı ve adaletsiz
lb.ua, şartlar karşılanamaz diyor:
“Rusya imkânsızı istiyor: NATO altyapısının Doğu Avrupa'dan komple çekilmesi, Ukrayna ve diğer eski Sovyet ülkelerinin ittifak üyeliğine dair en ufak bir perspektifinin bile reddedilmesi, ittifakın bu ülkelerle işbirliğinin genel olarak durdurulması ve aynı zamanda Rusya'ya karşı yönlendirilebilecek NATO silahlarının konuşlandırıldıkları yerlerden kaldırılması. Tuhaf olansa, son isteğini kendi de yerine getirmeyecek, stratejik silahlarını kendi bölgesinden, mesela Kaliningrad'dan veya işgal altındaki Kırım'dan çekmeyecek.”
Pazarlık böyle olur
Rusya'da müzakerelere abartılı taleplerle girmek adettendir, diyor Wsgljad:
“Bu Rusya'nın başlangıç pozisyonu sadece; dobra bir Rusça ve ön müzakere geleneğinin bir nebze radikalleşmiş hali. Rusya ve ABD'nin bakış açıları için müşterek bir payda aranıyorsa, müzakere edilmesi gereken ve bu süreçte elbette değişecek de bir pozisyon bu. [Dışişleri Bakan Yardımcısı] Ryabkov'un bunun bir 'fiks menü' olduğu açıklaması, meselelere dair belirtilen pozisyonlarla değil, daha çok üzerinde uzlaşmaya varılması gereken meselelerin kendisiyle ilgili. Dolayısıyla hiç kimse NATO'dan üye devletleri daha az korumasını isteme niyetinde değil.”
Eskinin hatalarını tekrarlamayın
Observador, Batı'nın Rusya'yla müzakere etmesi gerektiğini yazıyor:
“Kremlin, taleplerine acilen yanıt istiyor. Putin'in çıtayı çok yükseğe koyduğunu bilmesi, taraflar arasındaki görüşmeleri uzun ve zor hale getirecek. Üstelik Putin, bu yüzleşmede herhangi bir zayıflık göstermeye asla razı değil. Rusya'nın çıkarlarına saygı duyulması, ülkeyle diyaloga girilmesi ve 1990'lardaki gibi Rusya'yı küçük düşürme hatasının tekrarlanmaması gerektiği açık. Ancak bu, diğer ülkelere zarar verilerek yapılmamalı.”
Batı'nın elindeki koz Kuzey Akımı 2
Corriere della Sera, Almanya'nın artık Putin'e karşı joker kartını oynamaya hazır olduğunu söylüyor:
“Daha bir ay önce, Kremlin'in liderini Avrupa'nın enerji arzının gerçek hükümdarı yapacak olan Rus-Alman boru hattı bitmiş bir iş gibi görünüyordu. Ancak sonra iki şey oldu. Olaf Scholz yönetiminde yeni bir hükümet Berlin'de göreve başladı ve Ukrayna krizi, Putin'in gerçek veya olası bir askeri işgal tehdidi karşısında tırmandı. Bu savaş senaryosu, Almanya'yı ilk kez Ukrayna krizi ile Kuzey Akımı 2 boru hattı arasında müttefik ABD'nin talep ettiği şekliyle bir ilişki kurmaya sevk etti: Rusya Kiev'in toprak bütünlüğünü ihlal ederse, boru hattı kalıcı olarak bloke edilecek.”