Gazze'deki savaşta ilk rehineler serbest bırakıldı - sırada ne var?
İsrail ile Hamas arasındaki altı haftalık ateşkesin pazar günü yürürlüğe girmesiyle, terör örgütü Hamas üç İsrailli rehineyi teslim etti. Ancak 95 rehinenin hâlâ alıkonulduğu düşünülüyor. 7 Ekim 2023 tarihinde Hamas yaklaşık 250 kişiyi rehin almıştı. Anlaşma gereği, İsrail 90 Filistinli tutukluyu serbest bıraktı. Avrupa basını, anlaşmaya temkinli bir şekilde yaklaşmayı sürdürüyor.
Aşırılık yanlıları her şeyi mahvedebilir
La Stampa ateşkese uyulacağından emin değil:
“16. gün itibarıyla ikinci aşamanın şartlarına ilişkin müzakerelerin başlaması gerekiyor. Bu da hem İsrail hem Filistin tarafındaki aşırılık yanlılarına anlaşmayı en kritik anında zayıflatma ve sonraki aşamaları çökertme imkânı tanıyacak kadar uzun bir süre. 1990’larda barışa uzanan her adımın uzlaşı karşıtlarınca engellendiği Oslo barış sürecinde de aynısı yaşanmıştı ... Bugün tek gayeleri Hamas’ı yok etmek ve Gazze’nin yeniden iskânı olan İsrailli yerleşimciler ve ateşkesi zafer olarak gösteren Filistinli aşırılık yanlıları barış sürecinin kazananları olabilir.”
Pahalıya mal olacak
Observador, İsrail’in rehineler karşılığında 2011’de Hamas lideri Yahya Sinvar’a yaptığı gibi yine teröristleri salıvermek istemesinin kötü sonuçlar doğurabileceği kanısında:
“İsrail’in ateşkes anlaşması kapsamında serbest bırakmayı taahhüt ettiği kişilerden hangisi yeni Sinvar olacak acaba? Mesela Kudüs’te bir otobüse düzenlenen ve 23 kişinin ölümüyle sonuçlanan saldırının sorumlusu Nassim Zaatari mi? Ya da 2002’de Kudüs İbrani Üniversitesi’nde suikast gerçekleştiren Wael Qassem mi? Yoksa 20 İsraillinin öldürüldüğü ve 150 insanın yaralandığı saldırılardan hüküm giyen Mahmoud Attallah Tabet Mardawi mi? … 2011’den farklı olarak, bu kez İsrail ordusu ve rehinelerin aileleri dahil olmak üzere kimse bu kişilerin Gazze’ye döner dönmez silahlarından vazgeçeceklerine inanmıyor.”
Siyasi bir perspektife ihtiyaç var
France Inter köşe yazarı Pierre Haski, uluslararası destek sunulmazsa gerçek bir barış sürecinden söz edilemeyeceği görüşünde:
“Başından beri Netanyahu’nun en büyük zaafı ‘ertesi güne’ dair bir planının olmamasıydı. ... Şimdi o gün geliyor ve hayat bilinmezlikleri sevmiyor. Gazze, bölgenin idaresi, yeniden inşa ve güvenlik kimin kontrolünde olacak? Ateşkes anlaşmasına paralel bir siyasi perspektif geliştirilemezse, bölgede şimdiye değin yaşanan acıların tekrarlanması garanti. Siyasi çözüm eksikliği sorunları ortadan kaldırmaz, aksine daha da keskinleştirir - Ortadoğu’da on yıllardır yaşananlardan çıkarılan ama uzun zamandır görmezden gelinen ders tam da bu. Uluslararası topluma bu küçük umut ışığının sönmemesi için büyük rol düşüyor.”
Büyük umutlar yersiz
Népszava'ya göre, Netanyahu-Trump kombinasyonu barış ihtimalini azaltıyor:
“Her iki taraftaki halk da kutlama yapıyor ve umutlarını koruyor, ancak mevcut liderliklerle kalıcı bir çözüm ihtimali görünmüyor. ... Anlaşmanın mimarı olarak öne çıkan Trump, çözümün teminatı değil, aksine göreve başladığı gün bu başarıyı vitrine koymak niyetinde gibi. Selefiyle kıyasladığımızda, Filistinli sivillerin acılarının dindirilmesi ve haklarına saygı gösterilmesi konusunda tek kelam etmeyip yalnızca İsrailli rehinelere odaklandı. Washington'dan bir baskı gelmediği ve İsrail'de hükümet değişikliği yaşanmadığı sürece savaşın devam etmesi kaçınılmaz.”
Güçlü bir realpolitik olmadan zor
Die Welt, ateşkes anlaşması sonrasında Hamas’la mücadelenin sürmesi gerektiğini yazıyor:
“Aksi takdirde her tür barış girişimi savaşın başka yollarla devamından ibaret olur. Çok uluslu birlikler meselesi ve seçilmiş bir Filistin hükümetinin yönetimi devralması ancak Hamas’ın bütün terör hücreleri Gazze Şeridi’nden temizlendiğinde hayata geçirilebilir. Bunun için de öncelikle İsraillilerin gereken koşulları sağlayabilmesini ummalıyız. Ama maalesef Ortadoğu’da işler dilek ve umutlarla değil, güçlü bir realpolitik sayesinde ilerleyebiliyor.”
Bir cepheden fazlası
La Vanguardia anlaşmayı yorumluyor:
“İsrail, Gazze çatışması yüzünden Lübnan ve İran’da yeni cepheler açmak zorunda kaldı ve bu da [Netanyahu açısından] kimi olumlu değişimlere yol açtı. Beyrut’ta hükümeti değiştirdi, Tahran’daki rejimi zayıflattı. İsrail’in bu yıl içinde Ayetullahlarla savaşı yoğunlaştırması ihtimal dahilinde. Sonuçta ateşkes Gazze’de çatışmaların bittiği anlamına gelmiyor. Netanyahu hedeflerine ulaşana kadar durmayacaktır. Maalesef yalnızca yeni bir sayfa açılmış oldu.”