PVV başkanı Wilders hakim karşısında
Geçtiğimiz pazartesi günü Amsterdam'da yabancı düşmanı PVV partisi başkanı Geert Wilders'e dava açıldı. Wilders, Faslılar hakkındaki küçük düşürücü ifadeler kullandığı bir konuşması nedeniyle ayrımcılık ve nefret kışkırtıcılığıyla itham ediliyor. Hollanda basını davayı takip ediyor ve ülkenin Wilders'e nasıl tahammül ettiğini sorguluyor.
Wilders'e gülme vakti - hem de tam suratına!
Wilders ile hukuki değil, siyasi yolla mücadele edilmeli, diyor De Volkskrant köşeyazarı Bert Wagendorp:
“Belli nüfus guruplarına karşı gösterdiği ardı arkası kesilmez kızıştırmaları tatsız olmakla beraber demokratik hakkıdır. Ancak şiddete çağrı yapmadığı sürece. 'Nefrete tahrik etmek' ve 'ayrımcılık', esnek kavramlardır. Kendinden farklı düşünenlere saldırı nerede biter, kışkırtma nerede başlar? ... Hoşgörüyü yasalarla sabitlemek çok zordur. Bütün bu süreç, Wilders'in karşı olduğu azınlıkların pek işine yaramıyor; bir yargılama da öyle. Azınlıkların ne Wilders'ın ne de destekçisi olan acınası eziklerin çığırtkanlığının mağduru olarak gösterilmeleri, bunlara bir fayda sağlamayacak. Onun yerine sert bir tepki verin, görmezden gelin, onun o ebleh suratına gülün.”
Wilders'in antidemokratik partisi
Hollanda'nın Wilders'in Özgürlük Partisi'yle (PVV) ilgili yaşadığı sorunun temeli, partinin özüne sinmiş antidemokratik karakter, analizini yapıyor NRC Handelsblad köşe yazarı Tom-Jan Meeus:
“PVV demokrat bir parti değil. Tüm yetki tek bir kişide toplanmış. Örgütlü bir itiraza, herhangi bir denetime rastlayamazsınız. Bunun sonucunda dahili dengesi bulunmayan bir parti [tıpkı mart ayındaki parlamento seçimlerindeki gibi] 2017'de en büyük kuvvet olabilir. Bunun sebebi, parlamento seçimlerine alınmak için partilerin kendi içlerinde de demokratik olmaları gerektiği ilkesini, örneğin Almanya'daki gibi anayasamıza almamış olmamız. ... Diğer partilerin Wilders'in bu tavrına nasıl tepkisiz kaldığını görmek de tuhaf. Tehlike çanları gerçekten de çok yakınımızda çalıyor.”