AB, NATO'dan bağımsız mı olmalı?
Avrupa Birliği gelecekte kendi güvenliğini sağlamak için uğraşacak. Bu karar hafta başında birlik üyesi ülkelerin dışişleri ve savunma bakanları tarafindan alındı. Ancak savunma alanındaki girişimin sınırları henüz tartışmalı. Bazı yorumcuları AB'nin Trump'ın seçim zaferine sonra ABD'den bağımsızlaştırması gerektiğine inanıyor. Diğerleri ise AB'nin siyasal ve mali olarak bunun altından kalkıp kalkamayacağı konusunda kuşkulu.
Avrupa'da silahsızlanma dönemi geride kaldı
Handelsblatt, Avrupa’da barışın artık silahsız sağlanamayacağından korkuyor:
“Trump’ın seçim kampanyasında ettiği NATO karşıtısözleri ülkedeki çoğunluk yeni yeni kavramaya başladı: Çeyrek yüzyıllık silahsızlanma dönemi Berlin duvarının yıkılmasıyla sona erdi. Kırım’ın ilhakı ve Rusya’nın Doğu Ukrayna’daki sınır ihlalleri bu mutlu dönemin fiilen bittiğini gösteriyordu. ... Trump’ın artık Avrupa için topyekun bir koruma sağlanamayacağı yönündeki tehdidiyle silahsız barış hayali de sona ermiş oldu. ...Doğaldır ki arzu edilen, silahların olmadığı bir dünya. Böyle bir dünya son çeyrek yüzyılda sadece kısmen vardı. Bizim Almanya’da askeri olan her şeyden nefret etme lüksümüz, ancak ABD NATO içinde kriz anında yardıma koşacak koruyucu bir güç olduğu sürece vardı. ”
Askere daha çok kaynak, daha çok güvenlik demek
Avrupa'nın savunması için etkili tek yolun savunma giderlerinin arttırılması olacağını söylüyor Le Monde:
“Avrupa Birliği'nin savunma alanında NATO'nun imtiyazlarını elinden almasını reddeden kuzey Avrupalılar, AB savunma kurumları kavramını duydukça kızıyorlar. Kısa vadede önemli olan, AB ile NATO arasında bir anlaşmazlığın önlenmesi ve ABD'deki izolasyoncu güçlerin önüne bir set çekmek olacaktır. Britanya Savunma Bakanı Michael Fallon'un bu bağlamda mevkidaşlarına 'Trump'ın seçilmesi karşısında savunma giderlerinin arttırılması en iyi tepki olacaktır' yönündeki sözleri, yerinde bir tespittir. Böylece Amerika'nın geri çekilmek için öne süreceği bahanelerden biri daha eksilecektir. Bu durum Avrupa'yı daha güvenli yapacak ve böylece diğer ülkelere oranla Avrupa'nın güvenliğine çok daha fazla katkı sağlayan Fransa da hedefine ulaşmış olacaktır.”
AB daha çok savunmaya hazır değil
Savunma politikalarında daha güçlü bir işbirliğinin memnun edici olacağını söyleyen De Volkskrant, bir taraftan da bunun özellikle mali nedenlerle gerçekçi olmadığına inanıyor:
“Çünkü AB sadece bunu gerçekleştirecek askeri kaynaklardan değil, siyasi bir birlik ve iradeden de yoksun. ... O halde Avrupa’nın Amerikan korumasının azaldığı sert bir jeopolitik ortama vereceği iki yanıt olabilir: Ya daha çok savunma, ya da dış tehlikelere karşı yatıştırma (appeasement) politikası. İkinci yanıtın sonucu korkunç olabilir, ama en azından kısa vadede daha ekonomik olacağı kesin. Avrupa’nın yanıtlamak zorunda olduğu sorular çok önemli. Örneğin, Avrupalı NATO üyelerinin savunma giderlerini uzun vadeli olarak büyük ölçüde arttırmaya hazır olup olmadıkları. ... Bu bağlamdaki tartışmalar mutlaka zor geçecektir. Çünkü Avrupa, işbirliği konusunda ısrarcı olmakta iyi, ama büyük bütçe sorunlarına yanıt bulmakta yetersiz.”
AB orduyu denetlememeli
İngiltere'de yayınlanan The Daily Mail, savunma politikasını Avrupa Birliği'ne bırakmanın korkunç bir plan olduğunu öne sürüyor:
“AB ülkeleri gereğinden uzun bir süre savunma giderlerinde tasarrufa gitti. Çünkü ABD'nin Avrupa Birliği'nin güvenliğini sağlayacağını kesinlikle biliyorlar ya da en azından tahmin ediyorlardı. ... ABD'nin yeni başkanına gösterilecek tepki, komisyon başkanı Jean-Claude Juncker'in bizi inandırmak istediği gibi AB'nin daha fazla kontrole sahip olması değil. Hele şunu bir düşünün: Lüksemburg'un şampanya içen eski başbakanı, Avrupa Birliği'nin askeri konularında doğrudan söz sahibi olacak, öyle mi? ... Gerçek şu ki, AB ordusunun kurulması NATO'yu zayıflatacaktır. Kuzey Atlantik Paktı ikinci dünya savaşının sona ermesinden bu yana batının savunmasının temel taşıydı. Ayrıca bir AB ordusu, Rusya'yı da kışkırtabilir.”