Cumhuriyetçiler Obamacare'in fişini çekiyor
Obama'nın mirası daha şimdiden parçalanmaya başlandı, diye eleştiriyor iktisatbilimci Luís Aguiar-Conraria, Observador'daki yazısında:
“Obama'nın en az iki tane önemli mirası var. Bunlardan ilki azınlık mensuplarının da ABD başkanı olabileceğini göstermesi. Bunun kadar önemli diğer mirası ise, birçok eksiğine rağmen sağlık sigortası olmayan Amerikalılara yardım eden bir sağlık sistemi oldu. İlk mirasını yok etmek çok kolay olmayacaktır; ancak ikincisinin parçalanmasına çoktan başlandı. Birçok insan, ABD siyasi sistemi içerisindeki kuvvetler dengesinin Trump'ın grotesk bir figüre dönüşmesini önleyeceği inancına sahip. Ancak sağlık sistemi konusunda maalesef bir ara yol yok: Cumhuriyetçiler bu sistemin fişini çekmekte kararlı. Buna ilişkin ilk adım, 227 vekilin 'Obamacare'in kaldırılmasının önünü açan bir bütçe taslağını desteklediği Temsilciler Meclisinde atıldı.”
İkazlar Avrupa için de geçerli
Le Monde gazetesi Obama'nın veda konuşmasında ısrarla demokrasiyi tehdit eden unsurları dile getirmesinden Avrupa da ders çıkarmalı diyor:
“Bir ABD başkanının 2017 yılında bu gerçekleri hatırlatmak zorunda kalması kendi başına endişe verici bir durum. Barack Obama aynı zamanda yurttaşlarını 'bizi biz yapan değerlerimizin zaafa uğramaması' konusunda uyardı. Demek ki Obama şundan emin: 2016 seçim kampanyasına damgasını vuran hacker saldırılarının amacı ABD'deki demokratik sistemi zayıflatmaktı. Obama'nın ülkesinin seçmenine seslendiği veda konuşmasını çoğu Avrupa ülkesi için de geçerli sayabiliriz. Obama'nın uyarısı hepimizi ilgilendiriyor. ”
Ciddi başarılar ve bir acı damla
Turun Sanomat, Barack Obama'nın başkanlık dönemini değerlendirirken sadece olumlu noktaları dile getirmiyor:
“Obama Beyaz Saray'da bulunduğu süre içinde başardıklarıyla gurur duyabilir. Görevi yeni devraldığı dönemde yaşanan ekonomik kriz hızla büyümeye dönüştü, istihdam arttı, Küba'yla ilişkiler yeniden tesis edildi, İran ile nükleer anlaşma imzalandı, ABD Paris iklim sözleşmesini imzaladı, Osama Bin Ladin yakalandı ve vuruldu, bankacılık sistemi düzenlendi, sağlık reformu düşük gelirli insanlara sağlık güvencesi sağladı ve eşcinsel evliliği yasallaştı. ... Obama'nın belki de tek başarısızlığı, görev süresi bittiği sırada Demokratların her şeyi Cumhuriyetçilere kaptırmış olduğu ABD iç politikasında yaşandı. Ülkenin çatışmaya dayalı bu bölünmesinin sorumluluğu tek başına Obama'nın omuzlarında.”
Küresel çatışmalar Obama'nın mirası
Obama veda konuşmasında başarılarını öne çıkarmak niyetindeydi. Ancak Delo'ya göre Obama'nın bilhassa iç politikada başarı hanesine yazacak çok şeyi yok:
“Daha seçilmeden önce, ülkesinin en büyük düşmanlarıyla aynı müzakere masasına oturma sözü veren Obama, görevde olduğu sekiz yıl boyunca ABD'nin en yakın dostlarıyla bile görüşecek durumda olmadığını gösterdi. Bunun en açık örneklerinden biri, Amerika'nın Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nde İsrail'den aldığı 'haylazca' intikam oldu. Rusya, Obama başkan olmadan önce de ABD'nin yakın bir müttefiki değildi. Ancak Obama'nın ardında bıraktığı mirasın bir bölümü de dünyayı, küresel çapta askeri bir gövde gösterisine dönüşebilecek bir şeye dönüştürmeyi başarmış olması.”
Savaşlar, ırkçılık ve artan eşitsizlik
ABC Obama döneminin olumsuz bilançosunu çıkarıyor:
“Obama, nesnel bakıldığında vasatla kötü arası bir başkanlığın neler getirdiğine değil de, retoriğine göre değerlendirildiğinin farkında. Yaptıklarıyla değil, söyledikleriyle tartılmak demokratlara özgü bir ayrıcalıktır. Obama döneminin sonuna gelindiğinde, henüz bitmemiş beş savaşla (Suriye, Irak, Yemen, Libya ve Afganistan savaşları), akut bir ırkçılık kriziyle, (borsa ve istihdamdaki olumlu rakamlara rağmen) artan eşitsizliğin böldüğü bir orta sınıfla ve -ilericiler şimdi kulaklarını dört açsın- resmi belgeleri olmadığı için sınır dışı edilen üç milyon göçmenle karşı karşıyayız.”
Kararsızlığı kaderi oldu
La Republica Obama'nın 'Yes we can' sözünü tutamadığına üzgün:
“Uluslararası politikanın bilançosunu, yani büyük bir ulusun stratejilerinin getirilerini ve götürülerini asla bir şirketin bilançocu gibi değerlendiremeyiz. Her şeyi parayla ölçmeye alışmış Donald Trump da bunu yakında öğrenecek. Ancak Obama'nın yurtdışında yarattığı hayal kırıklığının temelinde 2009'da daha başarı olarak görülen bir hatası var ki, o da kararsızlığı. Ünlü sloganı 'Yes we can'le umut veren bir adam, hayatına ve siyasi kariyerine damgasını vuran çok önemli bir özelliğinden vazgeçemedi: Hayır deme ve düşman yaratma korkusu. ... Beyaz çoğunluğa fazla radikal ve militan görünme korkusu. ... Obama, doğası gereği, bir başkomutan olmak için fazlasıyla ılımlı, ölçülü, fazlasıyla temkinli ve fazlasıyla zeki.”
ABD daha insancıl bir yüze kavuştu
De Volkskrant'ın ABD muhabiri Max Westermann, görev süresinin sonuna gelen ABD başkanının maruz kaldığı eleştiriyi anlamakta zorlanıyor:
“Obama, ekonomiyi yüzyılın en korkunç krizinden çıkardı ve ülkeyi aldığından daha iyi durumda bıraktı. ... Aynı zamanda ABD'ye daha insani bir suret kazandırmakla kalmayıp dış politikada çok sayıda başarıya da imza attı. ... Tartışmasız olan Obama'nın son derece tutarlı, kararlarını dikkatli veren, saygın bir başkan olduğu ve ailesiyle beraber görgülü bir örnek teşkil ettiği. Obama'yı eleştirenlerin sergilediği aşağılayıcı tavır tam da bu nedenle çizgiyi aşıyor. ... Başkanın cilt renginin, kendisi hakkındaki görüşleri de etkilediği bilimsel olarak kanıtlanmış durumda. Amerikalı araştırmacılar, Obama beyaz olsa ABD halkından alacağı onayın birkaç puan daha yüksek olacağını tespit etti. Siyahi bir başkanın aynı saygıyı ve değeri görebilmesi için kendini daha çok kanıtlaması gerekiyor.”
Kötü güçlerin kurbanı
Görev süresi dolan ABD başkanı, trajik bir başarısızlıkla anılan bir figür olacak, diyor forum.tm:
“Elbette ilk görev dönemindeki başarılardan bahsedilecek ama ikinci dört yılda, gerek ABD'de gerekse tüm dünyada her şey tepetaklak oldu. Bunun sebebi Obama'nın baştaki düşüncelerinin kötü olması değildi; ne küreselleşmenin ne de kâr ve onun perde arkasındaki güçlü temsilcilerinin çıkarlarını gözetmişti. Zamanında kendisini iktidara taşıyan sistemin çiğneyip tuttuğu başkan şimdi sahneyi terk ediyor. Aynı sistem, Obama'nın kendilerine karşı olduğunu, oyunun kurallarını bir türlü öğrenmek istemediğini fark edince, onu işlerine yaradığı süre boyunca destekledi ve görev süresinin sonuna doğru kendi kaderine terk etti.”