ABD politikası: Avrupa nasıl silahlanmalı?

ABD'nin AB'ye yönelik gümrük vergileri, Grönland üzerindeki hak iddiaları ve üst düzey ABD hükümet yetkililerinin sohbet uygulaması Signal'de kullandığı aşağılayıcı ifadeler - Washington ile Brüksel arasındaki ilişkiler giderek sertleştiriyor. Yorumcular, Avrupa'nın artık neye odaklanması gerektiğini ve kitlesel silahlanmanın doğru yanıt olup olmadığını irdeliyor.

Tüm alıntıları göster/kapat
El Periódico de Catalunya (ES) /

Rusya en büyük tehdit olmaktan çıktı

Rafael Vilasanjuan, El Periódico de Catalunya'da Avrupa için yeni cepheler tanımlıyor:

“Rusya’nın tüm AB'ye boyun eğdirmesi zor. Polonya ve Baltık ülkeleri cazip hedefler olabilir, ancak Moskova askeri açıdan zayıf Ukrayna’yı dahi üç yılda zar zor yenebilmişken, AB’ye yönelik doğrudan bir tehdit gerçekçi görünmüyor. … Asıl savaş askeri değil ticari, ekonomik ve stratejik alanda yaşanıyor. Bu yüzden hedefimiz teknolojiye, küresel bilgi coğrafyasına ve ticari açıdan açık, güçlü bir Avrupa'ya yatırım yapmak olmalı. Zira artık asıl düşman Rusya değil, ABD.”

La Stampa (IT) /

Bağımsızlık ile çıkarcılık arasında

Siyasetçi Tommaso Nannicini, La Stampa’da Avrupa’nın dünya güçlerinden tamamen bağımsız olamayacağını, ancak bu bağımlılıkların yapısında dengeler kurması gerektiğini belirtiyor:

“Savunmadan enerjiye, teknolojiden ticarete kadar sektörler bazında farklı güçlerle ittifaklar kurularak çoklu hedefler peşinde mi koşulacak, yoksa tek bir gücün hamiliğinde stratejik davranılıp somur bir çıkar uğruna mı savaşılacak, buna karar vermek gerekiyor. ... Siyasi güçler, çağımız siyasetinin yeni ince çizgisi olan bağımsızlık ve mümkün olan en büyük çıkar arasındaki ikileme kafa yormaktan korkmasalar iyi ederler.”

De Standaard (BE) /

Şimdi sakin kalmalıyız

De Standaard, aşırıya kaçmadan bir zihniyet değişikliği gerektiği uyarısında bulunuyor:

“Yüksek alarm durumu artık yeni ana motif haline geldi. Avrupalılar dayanıklılıklarını artırmak mecburiyetinde. Ve İkinci Dünya Savaşı’nın sona ermesinin üzerinden 80 yıl geçmişken, bu önemli bir zihniyet değişikliği gerektiriyor. Ancak soğukkanlılığımızı da korumalıyız. Ortalama bir Avrupalıya her gün bir doz korku enjekte etmenin pek bir anlamı yok. Bu, bölgenin eşsiz karakterini riske atar. ABD Başkanı Franklin D. Roosevelt 100 yıl önce bunun farkındaydı: ‘Korkmamız gereken tek şey, korkunun kendisidir.”

Élet és Irodalom (HU) /

Dönüşmekte geç bile kalındı

Élet és Irodalom, Trump’ın Avrupa’nın ne zamandır ihtiyacını duyduğu dönüşüm için fırsat sunduğu kanısında:

“Trump’ın tokatları ve aşağılamaları Avrupa’nın yanaklarını kızarttı. ... Avrupa silahlanmaya zorlanıyor ve ABD’nin açtığı gümrük vergisi savaşı muhtemelen kıtayı yeni pazarlar fethetmek durumunda bırakacak. Avrupa dönüşüm için yeterli olgunluğa çoktan ulaştı ve ilk başta değişmesi gereken de AB’nin modası geçmiş karar alma mekanizması ve inanılmaz derecede zayıf haldeki savunma pozisyonu. Avrupa’nın gücünün de zayıflığının da ana kaynağı, zar zor getirilmiş müşterek kurallara sıkı sıkı bağlı kalması ve zorlu zamanlarda dahi veto hakkına sadakatini koruması. ... Bir dizi siyasi yeniliğe ihtiyaç var ve Avrupa bunları hayata geçirebilirse, küresel bir güç merkezi haline gelebilir.”

Efimerida ton Syntakton (GR) /

Seçmene de söz hakkı verilmeli

Efimerida ton Syntakton'a göre silahlanma politikasına Avrupa toplumları meşruiyet kazandırmalı:

“Halklara danışılıyor mu? Söz hakları var mı? Top ve tüfeği aşa tercih ediyorlar mı? Savaş kapitalizmini destekliyorlar mı? Sosyal harcamalar kitlesel silahlanma uğruna kesilecekse, yurttaşların buna dair söz hakkı olması gerekmez mi? ... Avrupa'daki hiçbir iktidar partisinin programında bu soruları ve yanıtlarını bulamazsınız. Bir yandan eğitim ve sağlık için para olmadığını söylüyor, öte yandan tanklar, toplar ve uçaklar için mutlaka kaynak bulacaklarını ilan ediyorlar. Bol bol krediyle ve yükselen faiz oranlarıyla. Piyasalar bildiğini okuyacaktır. Sosyal adalet diye bir şey bilmiyor, bunu vazgeçilebilir bir lüks olarak görüyorlar. Üstelik bir de popülizm tehlikesi var. ... Değişen politikalara seçmenin de rıza göstermesi gerekir.”

eldiario.es (ES) /

Daha açık bir kıta için

Avrupa Parlamentosu milletvekili María Eugenia Palop, eldiario.es’de başka yönde bir dönüşüm de yaşanabileceğini vurguluyor:

“Dünya değişken, belirsiz, karmaşık ve muğlak. ... Savaş çığırtkanları dümeni ele geçirdi. ... Reaktif bir modele geçiliyor. Ancak sosyal, yeşil ve feminist bir model de var: yardımseverliğin Avrupa’sı. Ancak belli ki bu model donmuş durumda. ... Rusya’nın Ukrayna’yı işgali, enerji krizi ve aşırı sağcıların zaferleriyle yeni bir dönüm noktasına gelindi. ... Askeri harcamaların artırılması caydırıcılık yaratabilir, ancak illa etkili olacak diye bir şey yok. ... Yaşanan dönüşüm bir yandan dayanışmayı da teşvik edebilir, demokrasi ve daha az yoksulluk getirebilir, daha açık bir Avrupa yaratabilir ve bizi hep olduğumuz gibi kültürel bakımdan bir referans noktası yapabilir.”

O Jornal Económico (PT) /

Silahsızlanma yerine silahlanma tercihi riskler barındırıyor

O Jornal Económico'ya göre askeri açıdan yeniden silahlanan bir Avrupa'nın kanlı tarihini hatırından çıkarmaması gerekiyor:

“Biz Avrupalılar bazen zorlu komşuluk ilişkileri yaşıyoruz. Müşterek ilkeleri, sorunları ve tarihi paylaşan ortaklarız. Sağduyu ve diyaloğu gerektiren tam da bu ortak tarih işte. Avrupa’nın silahsızlanması önlenemez bir barışçıllık dürtüsünden değil, iki büyük savaşla doğrulanan iç çatışma eğilimimizden kaynaklanıyor. Şimdi yeniden silahlandığımıza göre, bu kaçınılmaz kararın risklerinin farkında olmamız önemli.”

Lrytas (LT) /

Artık koordinasyonu sağlamalı ve sürece liderlik etmeli

Avrupa Parlamentosu milletvekili Petras Auštrevičius, Lyrtas’ta şöyle yazıyor:

“Madem tüm AB üyesi devletlerin 2026’ya kadar savunmaları için GSYH’lerinin yüzde 3,5’i hedefine ulaşamayacağı bugünden belli, inatla bu hedefin peşinde koşmayı bırakıp silahlanmayı artırmanın ve savunma sanayiini güçlendirmenin daha gerçekçi yollarını bulmalıyız. Pandemi tedbirlerinin ötesine geçecek mali teşvikler yaratabilecekken, bunu yapmıyoruz. Siyaseten AB’nin yapısal fonlarının bir kesiminin savunmayı güçlendirmek için kullanılıp kullanılamayacağı da tartışılmıyor. Neyi bekliyoruz? ... Maalesef AB bu kritik aşamada kararlı bir koordinasyondan ve liderlikten hâlâ yoksun.”