CETA AB'yi geliştirecek mi?
Avrupa Parlamentosu çarşamba günü Strazburg'ta AB ile Kanada arasındaki serbest ticaret antlaşmasını imzaladı. Yakında ticarette ilk kolaylıklar yürürlüğe girebilir. Kimi yorumcular AB'nin ilk kez popülistlere karşı durmasını coşkuyla karşılarken, diğerleri CETA'nın tam da popülistleri güçlendireceğinden korkuyor.
Avrupa doğru yolda
Radyo istasyonu Český rozhlas, Avrupa Parlamentosu'nun CETA'yı onaylamasını ileriye doğru atılmış bir adım olarak değerlendiriyor:
“Şimdi tek tek ülkeler de anlaşmayı imzalarsa, sonunda popülistlerin zafer kazanmadığı bir karar verilmiş olacak. Tabii serbest ticarette bütün tarafların kazandığı mitine artık inanmamak lazım. Çünkü bu şekilde insanlar işlerinden oluyor. Ama bunun asıl nedeni büyük ölçüde otomatizasyon ve robot kullanımı. ... O halde serbest ticarete son vermenin nedeni işsizlik olamaz. Aksi takdirde genel bir yoksullaşma söz konusu olurdu. Avrupa bir zamanlar Çin'in yaptığı koşullarda ticaret yapmak istemiyorsa, kuralları açık ve net olan bir ticaret anlaşmasını imzalamalı. O zaman çalışanların ve tüketicinin korunmasını, çevrenin korunmasını düzenleyen kurallar bizim şimdi sahip olduklarımızdan çok da kötü olmayacaktır. ”
İşte tam da bu popülistlere kazandırıyor
Trump taraftarları CETA'yı başkanın sınırlayıcı ticaret politikalarına karşı bir anlaşma olarak değerlendiriyor. Ancak Avrupa Parlamentosu Yeşiller Partisi milletvekilleri Philippe Lamberts ve Bart Staes Le Vif/L'Express'teki yazılarında bunun doğru olmadığını belirtiyor:
“Bu çok demode bir bakış açısı. Zira Trump'ın kendisi, çoğunluk yuttaşın iradesine karşı bir hareket olan neo-liberal küreselleşmenin ürünü. Yurttaşlar uluslararası tröstler karşısında çaresiz, çünkü hükümetlerin de elleri kolları bağlı. Ama tam da bu insanlar Trump'ı seçerek yeni bir başlangıç yapmak istediler. CETA'nın onaylanması, Avrupa için de böyle bir senaryonun giderek mümkün olacağı anlamına gelebilir. İstediğimiz bu mu? Gücünü iç pazarına ve alım gücüne borçlu olan Avrupa'nın 21. yüzyıldaki rolü, ticareti düzenlemek, yurttaşlarını korumak ve ticaretin ne insana, ne de çevreye zarar vermemesini sağlamaktır. ”
Politika artık halkı görmezden gelemez
Dnevnik gazetesi, antlaşma imzalanmasına rağmen CETA karşıtlarının zafer kazandığını düşünüyor: CETA'nın artıları ve eksileri konusundaki görüş ayrılıklarının ortaya koyduğu bir şey var:
“Avrupa Komisyonu gelecekte ticaret antlaşmaları imzalarken sivil toplumun endişelerini daha çok dikkate almalı. Bu anlamda CETA karşıtlarının dünkü yenilgisi aslından küçük bir zaferdir. Avrupa'da, CETA ve AB'yle ABD arasındaki Transatlantik Ticaret ve Yatırım Ortaklığı'na (TTIP) karşı daha şimdiden 3,5 milyon imza toplandı. Yani AB nüfusunun yaklaşık yüzde yedisi imza attı. Avrupa Komisyonu ve üye ülkelere rota değiştirmeleri için net bir uyarı bu. Eğer ticaret antlaşmaları konusunda başka bir yaklaşım bulamazlarsa, Avrupa'da popülizmin güçlenmesine kendileri neden olacak. ”
CETA AB ticaretini teğet geçiyor
Katolik haber portalı Gość Niedzielny, antlaşmanın AB ekonomisi için önemli olmadığına inanıyor:
“Antlaşmanın muhalifleri CETA'nın sadece büyük holdinglere yarayacağını ve Avrupa'da işsizliğin artmaya devam etmesine neden olacağını söylüyor. Örnek olarak da ABD, Kanada ve Meksika arasındaki benzer sonuçları olan serbest bölgeyi gösteriyorlar. Öte yandan Kanada ve Avrupa arasındaki ticaretin hacmi AB iç pazarındaki ticarete oranla daha küçük. Bu yüzden Kanada'yla imzalanan anlaşmanın Avrupa ekonomisine önemli bir etkisi olmayacaktır. CETA'yı eleştirenlerin, AB'nin de benzer birlik olduğunu anlamaları lazım. Yani AB de bir çeşit serbest bölge, ve üye ülkelerin ekonomilerini bağlayıcı kuralları var. Ve büyük holdinglerin bu kurallar üzerinde hiçbir etkisi yok. ”