Fiyatı belirleyen arz talep dengesidir
The Independent köşe yazarlarından Sean O'Grady, rekor transfer ücretlerinin yarattığı heyecanı anlamakta zorlanıyor:
“Gerçekte 'adil' (fair) ücret diye bir şey yok. Ücretimizin ne olduğunu en doğru şekilde serbest piyasadaki arz ile talep arasındaki dengeye bakarak anlayabiliriz. Bunun faydalı bir yan etkisi de, üretime dayalı bir pazar ekonomisi yaratmış olmamız. ... İnsanlar, başkalarının futbol oynamasını izlemek için para ödemeye hazırlarsa, bu da futbolculara çılgın transfer rakamları verilmesi demekse, onları engellemek devletin işi değildir.”
Paranın zaferi
Profesyonel sporu para yönetiyor. L'Echo bu durumdan son derece rahatsız:
“Günümüzde futbol devasa bir iş sektöründen ibaret. Ya oyunun (var olmayan) kurallarını kabul edeceksiniz (bir stadyuma adım atar ya da ilgili kanalı açarken iki kere düşünün) ya da kendinize başka bir şey arayacaksınız. Arz ve talep ilkesinin alternatifi ne? Diğer spor dalları bunu denemeye cesaret edebildi. Sonuç ne mi oldu? İster buz pistinde olsun, ister asfaltta ya da (dünyanın en yüksek maaşlarının ödendiği) NBA parkelerinde olsun, 2017 paranın zafer yılı oldu.”
Mahkemeler hile yapılmasını engellemeli
Der Standard'a göre işin ucunda UEFA'nın inandırıcılığı var:
“Avrupa Futbol Federasyonları Birliği UEFA, tam da bu türden suistimalleri engellemek için Finansal Fair Play (FFP) uygulamasını hayata geçirdi. FFP'ye göre futbol kulüplerinin üç yılda içinde en fazla 30 milyon Avroluk bir transfer zararı gösterebilir. Ancak Neymar'ı FC Barcelona'dan transfer eden PSG'nin 180 milyondan fazla değere sahip oyuncu satması mümkün olmadığı için, Parisli takımın -2022 dünya kupasının ev sahibi olan- Katarlı sahipleri öyle bir para döktü ki, bununla Neymar Barcelona'daki bonservisini kendisi bile alabilir. UEFA'nın Neymar ve danışmanlarının bu hilesine göz yumması abesle iştigal olur. Şimdi tek umut, vergi idaresi ve dürüst mahkemeler.”