BM için nasıl bir reform gerek?
ABD Başkanı Donald Trump'ın dışında başkaları da Birleşmiş Milletler bünyesinde bir reform gerektiği görüşünde. Örneğin Genel Sekreter Guterres, örgütün daha verimli ve yeni sorunlara uyumlu hale getirilmesini talep etti. Avrupalı yorumcular reformları gerekli görüyor, ancak bu konuda görüş birliği olmayacaktır diyor.
Görüş birliği kalıcı değil
Gazeteci Cristian Unteanu Adevărul blog'unda yayınlanan yazısında Birleşmiş Milletler'de ciddi bir reform yapılabileceğine inanmadığını söylüyor:
“BM'in içinde birbirine karşıt pek çok siyasi çıkar grubu var. Bu yüzden insanlık tarihinde yeni bir başlangıç yapacak, evrensel değerleri gözeten yasaların hayata geçirilmesi çok zor, hatta imkansız. ... Kuzey Kore örneğinde olduğu gibi, yaptırımların önce müzakere edilip, sonra 'siyaseten kabul edilebilir' olduğu ve sonra Pyongyang rejiminin bu yaptırımları hiç umursamadan geçiştirdiği, hatta alay konusu yaptığı bir ortamda, BM'in girişimlerine güvenimiz nasıl artacak? New York'ta bütün liderlerin bir şeyler yapılması gerektiği konusunda hemfikir olduğu bir hafta geçirdik. Liderler yapılacaklar, alınacak önlemler üzerindeki anlaşmazlıkları, evlerine döndükten sonra düşünecek. Böyle gelmiş böyle gidecek işte.”
Trump'ın yaklaşımı bir yere çıkmaz
Reformların yapılması doğru ama Trump'ın kurguladığı gibi değil, diyor Večer:
“Reform yapmak, beş daimi üyesinden birinin vetosunun her türlü (akılcı) inisiyatifin sona ermesine yol açan her şeye gücü yeten Güvenlik Konseyi için oyunun kurallarının değişmesiyle mümkün olacaktır. Her devletin öncelikli olarak kendisiyle ilgilenmesi ve Trump'ın da dün altını çizdiği üzere ancak bunun ardından milletler topluluğunun çıkarlarıyla ilgilenmesi mantıklı olmaktan uzak. Böyle bir durumda BM'nin, örneğin dünya kültür ve doğa miraslarının korunması, açlık felaketleriyle mücadele ve çocuklara yardım gibi bugüne kadar başardıklarını unutabiliriz. Reformların zamana gereksinimi vardır.”
En büyük sorun, veto hakkı
Pazartesi günkü toplantıda Donald Trump, on maddelik bir reform planını desteklemeleri için BM üyelerine çağrıda bulundu. BM'nin hareket kabiliyetini iyileştirmeleri durumunda bu öneriler kabul edilebilir, diyor El Mundo:
“BM, insan haklarına saygı göstermekten uzak, güçlü olanın hukukunun geçerli olduğu bir dünyayı engellemeyi başaran bir kuruma dönüştü. Bu nedenle dün tanıtılan programı övmek ve reformlar aracılığıyla kurumun verimliliğini iyileştirmek gerekir. ... Ancak reformlar hayata geçirilecek olsa da, verimliliğin önündeki en büyük engel varlığını sürdürüyor. Bu engel, BM Güvenlik Konseyi'nin, örneğin Suriye ya da Kuzey Kore'deki çatışmalara müdahale edilmesini ya da Myanmar'daki Rohingyalara uygulanan soykırımın durdurulmasını engelleyen veto hakkı.”
Güvenlik Konseyi'ne daha az güç
Sabah'a göre özellikle BM Güvenlik Konseyi'nin bir reforma gereksinimi var:
“Keşke Trump siyaseti bizim cumhurbaşkanımız Erdoğan kadar ciddiye alsa ve mesela BM'yi eleştirirken Erdoğan gibi 'Dünya beşten büyüktür' diyerek Güvenlik Konseyi'nin yapısındaki hastalığa değinebilse. Çünkü Güvenlik Konseyi kararlarını veto etme hakkına sahip beş daimi üye arasındaki inatlaşmalar ve uzlaşmalar, BM'nin üyesi olan devletleri önemsiz ve gereksiz kılıyor. Bu arada ABD Irak'a saldırırken ve bu ülkeyi işgal ederken de BM kararına ihtiyaç duymamıştı. Burada sadece Birleşmiş Milletler'in üyesi devletleri değil, demokrasi ve sorumlu siyaset konusunda hassas olan herkesi ilgilendiren bir durum var.”
BM'e bir ahlak pusulası gerek
Süddeutsche Zeitung, Birleşmiş Milletler'in ahlaki inandırıcılığını da yeniden tesis etmek üzere bir reform yapması gerektiğine inanıyor:
“Eskinin süper güçleri kavgalı, AB ise hala küresel düzeni sağlayacak bir güce dönüşemedi, çatışmanın taraflarından NATO ise Rusya'yla giriştiği düelloda fazlasıyla önyargılı. Geriye en azından krizleri sınıflandıracak bir tek BM kaldı. ... BM Güvenlik Konseyi, İkinci Dünya Savaşı'ndan 70 yıl sonra Afrika kıtasına ya da Hindistan gibi ülkelere küresel güç olarak daha fazla söz hakkı tanımalı. Öte yandan insan haklarını ayaklar altına alan ülkeler, ilgili kurullarda önemli aktörler olmaya devam ettiği sürece, ahlak pusulasında da bir şaşma var demektir. BM mükemmel değil, ancak dünya düzeninin alt üst olduğu günümüzde her zamankinden daha önemli.”