Merkel dönemi ne kadar çabuk bitecek?
Angela Merkel, Hıristiyan Demokrat Birlik CDU başında geçirdiği 18 yılın ardından genel başkanlığı bırakıyor. Ancak 2021'de bitecek yasama dönemi boyunca başbakanlığı sürdürecek. Bazı yorumcular görevi taksit taksit bırakmasından rahatsız, diğerleri istifanın zamanlamasını doğru buluyor.
Otorite ve inanılırlık kaybı
Die Presse'ye göre başbakanlıktan taksitle çekilmek iyi bir strateji değil:
“Parti genel başkanlığı ve başbakanlık birlikte yürütülen görevlerdir. Almanya başbakanının sarsılmaz prensibi bu olageldi. Nitekim bunu her fırsatta tekrarladı. Ta ki Avrupa'nın en güçlü kadını olarak ilkelerini terk edip CDU'nun başında geçirdiği 18 yılın ardından parti liderliğini bıraktığını açıkladığı düne kadar. Feci anket sonuçları ve seçim başarısızlıkları ışığında Merkel iktidar ilkelerinden ikincisini de terk etti ve son kullanma tarihini vermedi! 'Dördüncü dönem son dönemim olacak,' diyen başbakan, Merkel düsturlarını daha iyi okumalıydı. Görevi gönülsüz bırakması 'baştan sona bir otorite kaybı' (üstelik inandırıcılığına da iyi gelmedi). Bir siyasi partiye liderlik yapamayan birinin ülkeyi de yönetmemesi gerekir.”
Görevi taksitle bırakmak işleri daha da kötüleştirir
Angela Merkel'in başbakanlığı sürdürmek istemesi, hem Almanya'da hem de Avrupa'da merkez sağı zayıflatacaktır, diyor The Daily Telegraph:
“Anlaşılan Angela Merkel'in gerek kendi memleketinde gerekse AB'de ardında bıraktığı miras, duraksama olacak. Almanya'nın siyasi yelpazesinin parçalanması onun iktidarına denk geldi ve Avrupa'nın güç merkezini hükümet edilemez duruma getirdi. Merkel'in önümüzdeki aralık ayından sonra da başbakanlığa devam etmeyi istemesi, bu ürkütücü trendin devamına neden olacaktır. Avrupa Birliği'nde görülen siyasi kutuplaşma, Merkel'in Avrupa'nın en baskın siyasi kişiliği olarak geçirdiği 13 yıla damgasını vurdu. Görevden taksitle çekilmek, bu süreci tersine çevirmeye yetmeyecektir.”
Avrupa için kötü haber
Hospodářské noviny, Merkel'in görevi bırakma kararını kaygıyla karşılıyor:
“Başbakan ve partisi hakkında ne düşünürsek düşünelim, AB'nin itici güç olarak, mümkünse Fransa'yla el ele yürüyen, istikrarlı ve ne yapacağı önceden kestirilebilen bir Almanya'ya ihtiyacı var. Bu açıdan bakıldığında Merkel'in açıklaması Avrupa için kötü bir haber. ... Üzerinde fazla düşünülmemiş ama son derece insani, Almanya ve Avrupa'nın sınırlarını yüzbinlerce sığınmacıya açma kararı nedeniyle, dikkatle planladığı siyasetten ayrılma süreci kontrolünden çıktı. ... Almanlar Merkel sayesinde savaş sonrası dönemin en çalkantılı günlerini yaşadı; Almanya bu dönemde bütçe fazlası, nispeten zayıf bir ordu ve güçlü bir sosyal devlet gördü. Onu izleyecek olan ardılının hem Almanya'da hem de Avrupa'da işi çok zor.”
Hızlı sonun başlangıcı
Gazeteci Heikki Aittokoski, Helsingin Sanomat'taki yazısında, Merkel'in 2021'e kadar başbakan kalabileceğinden kuşkulu olduğunu söylüyor:
“Merkel başbakan kalmak istiyor, ancak parti genel başkanlığını bırakmasını, bir çağın sonunu muştulayan kararlı bir adım olarak okumamak oldukça güç. Merkel'in tüm yasama dönemi boyunca, yani 2021'e kadar başbakanlığı sürdürmesi ilkesel olarak mümkün elbette, ancak şahsen bu iddiaya, ortak para birimimizin bir tek kuruşunu dahi yatırmam. Almanya'daki koalisyon hükümeti sürekli gerginliklere maruz kalıyor. Kim seçilirse seçilsin, CDU'nun yeni genel başkanının da yıllarca Merkel'in gölgesinde kalmak isteyeceğini sanmam.”
Tam zamanında
Süddeutsche Zeitung ise, iktidarda fazla uzun kalmakla itham edilen Merkel'i savunuyor:
“Merkel, ABD'nin ne yapacağı öngörülemez birini başkan seçmesi ve dünyada görülen milliyetçilik akımları nedeniyle 2017 yılında durumdan vazife çıkardı. Avrupa ve ABD sarsılmaya başladıklarında Angela Merkel -keyiften çok görev bilinciyle- bir kez daha aday oldu. Ama bu karar o zaman olduğu gibi bugün de yeterli değil. İşin acı tarafı, yeniden seçilmesinden bu yana başbakanın güç kaybı hissedilir bir hal aldı. ... Merkel'in başarı reçetesi, başarının ta kendisiydi -ta ki başarısız olana kadar. Başarının eriyip artık kaybolmasıyla, Merkel'in liderlik niteliklerine olan güven de azaldı. Parti liderliğini tam zamanında bırakmasıyla bu gücü bir kez daha devreye soktu.”
On yıl daha yönetirdi
Başarı karnesi düşünüldüğünde Merkel'in bu hamlesi şaşırtıcı, diyor Habertürk:
“Avrupa’nın hiç tartışmasız en başarılı ve yine hiç tartışmasız en güçlü lideri Angela Merkel, iki ay sonra yapılacak parti kongresinde partisinin genel başkanlığına aday olmayacağını açıkladı. Bütün Avrupa peş peşe krizlerle boğuşurken Almanya’yı bunların dışında tutmayı başaran, Avrupa’nın açık ara ekonomik lideri haline getiren, ekonomik başarısını ülkesinin siyasi gücünü arttırarak taçlandıran, ülkesini sürekli reel olarak büyüten bu kadın lider bırakıyor. Hem de 64 yaşında. Ve o bıraktı diye Avrupa’nın para birimi Avro değer kaybediyor. Üstelik muhtemelen en az bir 10 yıl daha ülkesini yönetecek gücü varken.”
Merkel "C"yi söndürdü
Rzeczpospolita, Almanya başbakanın neden kendi partisinde güç kaybettiğini ele alıyor:
“CDU içindeki huzursuzlukların nedeni, Merkel'in, birkaç hafta önce Bavyera'daki CSU ile şiddetli bir çatışmaya neden olan ve Berlin yönetiminin istikrarını tehlikeye atan göç politikasından memnun olunmaması değil sadece. Birçok muhafazakar siyasetçi, CDU'nun ismindeki C'nin temsil ettiği Hıristiyan vurgusunun kaybolmasına karşı çıkıyor. Bu gelişme de, partisini siyasi merkeze kaydıran Merkel'in işi. Merkel seçimleri kazanmaya devam etti ama aldığı oylar giderek azaldı.”