BM Göç Anlaşması neyi değiştirecek?
BM Göç Anlaşması, Marakeş'te yapılan oylamada yaklaşık 150 ülkenin oyuyla kabul edildi. Oylama öncesinde anlaşma her yerde tartışmalara neden olmuş, hatta Belçika'da bu yüzden hükümet dağılmıştı. Mutabakat metni göç yönetimi için uluslararası direktifler belirliyor ama yasal bağlayıcılığı yok. Avrupalı yorumcular, onaylanmasının ardından bile anlaşmayı tartışmalı görüyor.
Bağlayıcı olmasa da ikna edici
Anlaşmanın yasal bağlayıcılığı olmasa da, büyük bir etki yaratması söz konusu, diyor taz gazetesi:
“Metinde 'yükümlülüğünü taşıyoruz' ibaresi geçiyorsa burada siyasi bir yükümlülük kastedilmiştir. Dört yılda bir devletler bir araya gelecek ve bu konuda ilerleme olup olmadığını değerlendirecek. ... Ne yazık ki içerik her zaman kolayca anlaşılmıyor: Göçmenlerin suistimal edilmemeleri, yargıya erişimlerinin sağlanması, memleketlerindeki unvanlarının tanınması, güvenli biçimde memleketlerine para gönderebilmeleri ve saire. ... İnsan Hakları Evrensel Bildirisi ... halen bağlayıcı olmayan bir BM kararı olmayı sürdürüyor. İkna edici bir metin olmayı başardı. Aynı başarıyı göç anlaşmasının da göstermesi dileğiyle.”
Sadece simgesel bir politika
Neue Zürcher Zeitung, göç anlaşmasında önem verilenin içerik değil, sadece anlaşmanın simgesel değeri olmasını eleştiriyor:
“Katıksız bir milliyetçiliğe verilen yanıt, 2. Dünya Savaşı ertesinde Birleşmiş Milletler'in kurulmuş ve ortak çözüme inanılmış olmasıdır, diye açıkladı [Angela Merkel] konuşmasında. Bu nedenle bu anlaşmanın etrafındaki tartışma, sadece ve sadece uluslararası işbirliğiyle ilgili aslında. Göç anlaşması milliyetçilikle mücadele ve uluslararası işbirliğinin bir simgesi yani. Asıl önemli olan tam olarak neyi amaçladığı değil. Bu gibi çok uluslu bir simge politikası, sorun çözmeye yetmeyecektir. Birçok insan bunun farkında -üstelik sadece milliyetçiler ve popülistler değil.”
Orbán başından beri dürüst
Hükümete yakın günlük gazete Hagyar Hirlap, BM Göç Anlaşması'nın Başbakan Orbán tarafından net biçimde reddedini övüyor:
“Daha onurlu bir davranış bir şeyi kesin bir dille daha baştan reddetmektir, bir metni baştan onaylayıp sonra da buna bağlı kalıp kalmamaya münferit vakalarda ayrı olarak karar verileceğini söylemek değil. Nitekim Rusya böyle davrandı, diğer katılımcılar da benzer bir şey düşünmüştür. Yani sopa zoruyla dayatılan ve uzun vadede ne ev sahibi ne de göç edilen ülke yurttaşlarının çıkarlarını gözeten bir anlaşmanın imzalandığını izliyoruz. Anlaşmanın yegane amacı, seçkinlerin iktidar pozisyonlarını güçlendirmek ve sorunlarla yüzleşmeyi bugünden yarına ertelemek.”
Popülistler galip gelmedi
Göç anlaşmasının karşılaştığı bunca dirence karşın imzalanabilmiş olması Novi list'i sevindiriyor:
“AB devletlerinin çoğunluğu, manipülasyonlar karşısında geri adım atmıyor ve göç anlaşmasına direnen ülkelerin sayısı küresel bağlamda aslında küçük. Kimi popülist hükümetlerin, Trump'ın ABD'sinin ve katı sığınmacı politikası yıllardır insan hakları örgütleri arasında infial yaratan Avustralya'nın aksine dünya bu anlaşmayı tartışmalı bir akit olarak değil, dünya çapında bir sorunun çözümünün ilk küresel adımı olarak görüyor. Kulağa tuhaf gelse de bugüne kadar göçle ilgili ortak bir belge bulunmamaktaydı. İşte bu nedenle göç anlaşması çok önemli.”