Trump'ın Golan Tepeleri hamlesi ne kadar hasar verecek?
ABD Başkanı Donald Trump, ABD'nin Suriye'ye ait Golan Tepeleri'ni İsrail'in egemenlik alanı olarak tanıdığı bir kararname imzaladı. İmza töreni Netanyahu'nun Washington ziyareti sırasında yapıldı. İsrail söz konusu bölgeyi 1967'deki Altı Gün Savaşı'nda işgal, 1981'deyse ilhak etmişti. Trump'ın kararı uluslararası düzeyde kabul görmedi. Gazeteciler bu hamleyi farklı şekillerde değerlendiriyor.
ABD aracı rolünü kaybediyor
Trump, Suriye'ye ait Golan Tepelerinde İsrail egemenliğini kabul ederek büyük bir zarara yol açıyor, diyor El País:
“Bu hamle, Arap-İsrail çatışmasına ilişkin BM deklarasyonlarının kabul edilemez şekilde ihlal edilmesi anlamına geliyor. Washington böylece, Suriye'de barışı müzakere edebilecek bir aracı rolüne soyunma fırsatını kaçırıyor. ... Yani Trump'ın kararı hem bölgedeki barış sürecine zarar veriyor hem de ABD dış politikasına. ... Üstelik İsrail'deki seçim mücadelesinin tam ortasında yaşanmasıyla da muhafazakar Başbakan Benjamin Netanyahu'ya verilen açık bir destek anlamına geliyor. ... Yani Trump doğrudan seçimlere müdahale ediyor.”
Netanyahu'ya seçim desteği
Ria Novosti, Trump'ın bu hamlesinin pek de önemli olmadığına inanıyor:
“Bundan 20 ya da 25 yıl önce Washington'un bu konuda verdiği karar, Birleşmiş Milletler dahil olmak üzere dünyanın geri kalan kısmında resmi bir görüş değişikliğine yol açabilirdi. Ancak şimdi tek bir ülkenin, tanınmış olan bir olguyu ihlal etmesi söz konusu; üstelik dünyanın kalan kısmı bu ülkeyi, başlarına ciddi bir şey gelmesinden endişe etmeden gönül rahatlığıyla göz ardı edebilir. Olayın tahlilinde önem arz eden tek mesele, ABD'nin aldığı kararın, iki hafta içinde İsrail'de gerçekleşecek parlamento seçimlerinde Başbakan Netanyahu ve partisinin alacağı sonucu büyük ölçüde etkileyip etkilemeyeceği. Zaten bu yüzden bu karışıklık vakitlice başlatıldı.”
Ezilenlere kimse yardım etmiyor
Golan Tepeleri'nin tanınması, Ukrayna için de olumsuz sonuçlar doğurabilir, diyor İhor Semivolos, Ukaryinska Pravda'daki yazısında:
“Şu anda bir paradigma değişimi yaşandığı ve başkalarının kendini kullanmasına izin vermeyenlerin kazanacağı hissiyatı giderek daha da güçleniyor. BM Güvelik Kurulu'nun daimi üyelerinden Rusya'nın ilhak ettiği Kırım'ın durumuyla ilgili olarak Ukrayna bu süreçten hangi dersleri çıkarabilir? ... Artık bir özne olmaktan çıktığımızda bize ne uluslararası hukuk ne de uluslararası kurumlar yardım edecektir. Zayıflar her zaman göz ardı edilir ve olayları olduğu gibi kabullenmesi beklenir. Bunun bizim için anlamı, güvenlik konusundaki kaygısız tavrımızı sürdürdükçe her şeyi, özgürlüğümüzü, adaleti ve topraklarımızı kaybedeceğimiz.”