Salvini Avrupa sağını birleştirebilir mi?
İtalya İçişleri Bakanı Salvini, Avrupa Parlamentosu seçimlerinin ardından Avrupa'nın sağını bir parlamento grubunda toplamak istiyor. Pazartesi günü Milano'da Avrupa Halklar ve Uluslar İttifakı'nı tanıtan Salvini'ye Alman AfD, Finler Partisi ve Danimarka Halk Partisi başkanları eşlik etti. Yorumcular bu hamlenin başarısından neden şüphe ettiklerini açıklıyor.
İttifak şantiyeyi andırıyor
Avrupa Halklar ve Uluslar İttifakı'nın hedefi Avrupa Parlamentosu'ndaki en güçlü siyasi grup olmak. Huffington Post Italia'ya göre bir tek nasıl yapacaklarını bilemiyorlar:
“Salvini liderliğindeki bu egemenlikçi ittifakın ne sınırları belli ne de kimlerin ekibe dahil olabileceği konusu kesinleştirilmiş durumda. ... Manifestonun içeriği ve hangi yetkilerin AB'den geri alınıp ulus devletlere verileceği hakkındaki görüşler de çok açık sayılmaz. Belirsizliğini koruyan bir başka konuysa, bu yapının adayının kim olması gerektiği, kimin AB Komisyonu başkanlığı koltuğuna oturacağı. Bu rolün Salvini'ye verileceği tahmin ediliyor ancak henüz verilmiş bir karar yok. Şimdilik ittifak, tam bir şantiyeyi andırıyor.”
Önünde sonunda zaten kavgaya tutuşacaklar
İttifak bütün tarafların münferit çıkarlarını tek çatı altında toplamakta çok zorlanacaktır, diyor Delo:
“İslam düşmanlığından, Yahudi karşıtlığından, milliyetçilikten ve merkeziyetçi Brüksel'in reddinden beslenen ittifak, ortak bir program üzerinde uzlaşmakta zorluk çekiyor. Kaczyński ile Salvini, Rusya konusunda taban tabana zıt görüşlere sahip. Öte yandan ne Polonyalı popülist Kaczyński ne de Marine Le Pen ve Viktor Orbán, Avrupa'nın liderlik koltuğunu İtalyan temsilciye bırakmak istiyor. ... Kimi öngörüler bu partilerin AP'nin toplam 705 koltuğundan 150'sini alabileceğini söylüyor ve görünen o ki, Emmanuel Macron'dan başka bunu dert eden yok.”
İttifakın tutkalı eksik
Tages-Anzeiger de Avrupa sağını birleştirme planının başarısız olacağını düşünenlerden:
“Milliyetçiler sadece kendi ülkelerinin selametini düşünür; kendi kültürlerini, kendi dillerini, kendi paralarını ve tabii kendi siyasi yıldızlarını. Örneğin Lega'nın sloganı: 'Prima gli Italiani', Önce İtalyanlar. ... Salvini'nin Lega'sıyla ittifak yapmak isteyen AfD ise şu sözü etmiş bir parti: 'Bu Romalılar kafayı yemiş!' AfD lideri Alice Weidel geçtiğimiz sonbaharda İtalya'nın 2019 bütçesi açıklandığında böyle bir tweet atmıştı. 'Bunun ceremesini biz Almanlar mı çekeceğiz şimdi?' görüşü yaygındı. Şimdi bu taraflar nasıl birleşecek? Aslında Avrupa radikal sağını birleştiren tek şey, yabancı olana, dünyaya açık olmaya ve birlikteliğe duyulan nefret. Bu enternasyonelleri birleştiren tek tutkal yalıtılma politikası ve bu kadarı da pek yeterli olmuyor.”
Sokak çocukları buluştu
Deutschlandfunk Avrupa sağının önemli liderlerinin eksikliğine işaret ediyor:
“Ne Kaczyński, ne Orbán, ne Wilders, ne Strache ne de Le Pen geldi. Neden mi? Marine Le Pen yakın zamanda İtalya'ya karşı kışkırtıcı tavır takındı. Avusturyalı FPÖ'nün lideri Strache ise aşırı sağcılığı yüzünden ÖVP tarafından hükümetten atılmamaya dikkat etmek zorunda. Yani Avrupa'da yerler yaş, dikkatli yürümek lazım. Aksi takdirde Viyana'daki refah sona erer. Orbán da radikal sağın pis çocuklarıyla bira masasında oturmaktansa Brüksel'de Hıristiyan demokrat hükümet başkanlarının mükellef sofrasında oturmayı tercih eder. Kesin olan mayıstaki Avrupa seçimlerinde sağın oylarını arttıracağı. Sonunda Avrupa Parlamentosu'nda tek bir siyasi grup altında birleşmeleri imkansızdan öte.”