İbizagate ve Avrupa seçimlerine etkisi
Avusturya, istifa eden başbakan yardımcısı Strache'ye ait görüntü kayıtları yayınlandığından beri ağır bir hükümet krizi yaşıyor. Aşırı sağcı FPÖ'nün istifa eden bakanlarının yerini üst düzey bürokratlar alacak. İbizagate skandalı Avrupa seçim kampanyasında diğer ülkelerdeki sağ-popülist partileri de etkileyecek mi?
Skandalın olumlu yanları
Strache skandalı aynı zamanda sevindirici, diyor Jutarnji list:
“Muhafazakar başbakan Sebastian Kurz ile aşırı sağcı Heinz-Christian Strache'nin ortak hükümetini düşüren İbizagate skandalı, popülizmle, milliyetçilikle ve aşırı sağ partilerle savaşanlar için bir tür bulunmaz bir nimet. ... Bu skandalın en iyi mesajı, giderek popülerleşen Avusturya Başbakanı Kurz'un işbirliği yaparak siyasi sağı yatıştırma çabalarının fiyaskoyla bittiğidir. Aşırı uçlarla şavaşan herkes için en iyi haber bu. Çünkü AB için en büyük tehlike tek başına radikaller değil. Asıl tehlike, geleneksel partilerin onların argümanlarını benimsemesi ve onlarla işbirliği yapmaya başlamasıyla ortaya çıkıyor.”
Strache skandalı domino etkisi yarattı
Adevărul, Rusya'yla ilişkisi olan popülist ve aşırı uçtaki tüm partilerin Avrupa seçiminde Strache skandalının etkilerini hissedeceğini öngörüyor:
“Ülkeyi -diyelim özelleştirmelerle- asıl satanlar, liberaller ya da kapitalistler değil, kendilerini vatanın koruyucuları olarak gösteren ve vatanseverlik sloganlarıyla seslerini yükseltenlerdir. İtalya'da Lega ve Beş Yıldız Hareketi, Marine Le Pen'in Ulusal Birleşme Hareketi, Hollanda, İsveç, Danimarka ve Macaristan'daki aşırı sağ partiler bu skandaldan sonra güç kaybedebilir. Bu gelişmelerden özellikle ılımlı partiler ile popülist partilerin kurduğu koalisyon hükümetleri etkileniyor. Perde arkasında Rus oligarkların, Rus çıkarlarının ve parasının olduğu bütün hareketler de izleniyor artık.”
Başkasının başına gelen felakete sevinmek yanlış
Kristeligt Dagblad, Strache vakasından sonra Avrupa seçimine katılımın artacağını umuyor:
“Avrupa seçiminin arifesinde Avusturya'da yaşanan skandal Avrupa'ya ders olmalı. Ama geleneksel partilerdeki siyasiler, aşırı milliyetçileri yolsuzlukla suçlayıp sağ-popülizme karşı bir hareket başlayacağını umarken, başkasının başına gelen bir kötülüğe sevinmek yanlış olur. FPÖ'yle hükümet kurma deneyi karaya oturdu. Aynı şey, Orbán'ın Avusturya modelinin bütün Avrupa'ya uygulanması önerisi için de geçerli. Kıssadan hisse: Seçime yüksek katılım Avrupa'nın demokratik kurumlarını güçlendirmeli, basın özgür olmalı ve hukuk devleti herkes için geçerli olmalı.”