Girit'te öldürülen kadın: Göz göre göre mi?
Girit'te bir kişi, Almanya'nın Dresden kentinden gelen bir bilim kadınını öldürdüğünü itiraf etti. Adam koşuya çıkmış kadından 'tahrik' olduğunu, arabasıyla kadına çarptıktan sonra ona üç kez tecavüz ettiğini, ardından kadını öldürüp bir mağaraya götürdüğünü söyledi. Suzanne Eaton ABD yurttaşı bir biyologtu ve Girit'e bir konferans için gelmişti. Yorumcular vakanın trajik bir önemi olduğu görüşünde.
Kadın olduğu için öldürüldü
Suzanne Eaton ismi, her gün öldürülen bunca kadının arasına katılmış oldu, diyor Phileleftheros:
“Kendisi bir kadındı. Bu yüzden öldürüldü. Sırf kadın olduğu için. Sırf şanssız bir rastlantı sonucu ve bir anlığına yolu hasta bir adamın yoluyla kesiştiği için. ... Birçok insan kadın cinayeti kavramını, eldeki kanıtlar bunu sürekli olarak teyit etse de kabul etmiyor. Bu son vakada bile olayın münferit olduğunu ve adamın hasta olduğunu ileri sürenler olacaktır. Her vaka münferit bir olaydır elbette. Bunlar bir araya geldiğinde de endişe verici bir tablo oluşuyor. Bir kadın hayatını kaybetti, sırf bir kadın olduğu ve yanlış zamanda yanlış yerde bulunduğu için vahşice öldürüldü.”
Küçük toplumların sessizlik yemini
Efimerida için yazan Christina Poulidou, tıpkı Kıbrıs'taki seri katil vakasında olduğu gibi burada da faile hoşgörülü davrandığına inanıyor:
“Suzanne'nin katili olan canavar, normal bir hayat sürse de olacakların işareti vardı. Soruşturulmayan şikayetler ve tuhaf davranış biçimleri -ancak tüm bu işaretler, küçük toplumlara özgü bir sessizlik yemini içinde kaybolup gitti. Bu kez ise kurban dikkat çeken biri olduğu ve soruşturmalar bu yüzden özenli yapıldığı için canavar tutuklanabildi. Buna karşın Kıbrıslı cani ancak gecikmeli olarak tutuklanabildi ve ait oldukları toplumsal sınıf nedeniyle kurbanlarının sayısı giderek arttı. Bunlar Filipinli, Taylandlı ve Rumen gündelikçilerdi.”