Bağdadi öldü, şimdi ne yapılmalı?
'Irak ve Şam İslam Devleti'nin kurucusu ve lideri Ebu Bekir el Bağdadi öldü. Donald Trump, ABD özel birliklerinin pazar gecesi Kuzeybatı Suriye'de el Bağdadi'ye karşı bir operasyon başlattığını, operasyon sonunda terör örgütü liderinin kendini havaya uçurduğunu açıkladı. Ancak köşe yazarları, IŞİD ve cihatçı terörle mücadelenin henüz bitmediği uyarısında bulunuyor.
Yeniden inşaya başlanıp IŞİD'liler geri alınmalı
Independent Arabia, IŞİD milislerinin etkisini artık kontrol altına almak için neler yapılması gerektiğini açıklıyor:
“Aşırıcılık tehlikesiyle etkili şekilde mücadele, ancak uluslararası toplumun daha önce IŞİD'in elinde bulunan topraklarda istikrar sağlanmasına katkıda bulunması ve buranın yeniden inşasıyla ilgilenmesiyle mümkün olacaktır. ... Ayrıca Batılı devletlerin kendi sorumluluklarını yerine getirmesi gerekiyor. Reşit olsun, olmasın, IŞİD milislerine katılmış kendi vatandaşlarını geri almalı, yargılamalı ve yeniden topluma kazandırmalılar. Sırf siyasi bedeli yüksek olacak diye bu sorumluluklarından kaçmamalılar. ... Dünya gerçekten de terör karşısında bir 'zafer' kazanmak istiyorsa bu adımları atmak kaçınılmaz.”
Müttefikler olmadan terörle mücadele edilemez
El Bağdadi'ye yapılan operasyonun aslında ABD başkanının gözünü açması gerekiyor, diyor Dagens Nyheter:
“Trump'ın buradan çıkarması gereken üç ders var. Öncelikle gerekli yerde asker bulundurmanın faydaları; ABD istihbarat servisinin bilgisine ihtiyaç olması ve müttefiklerle arayı iyi tutmanın önemi. Ne yazık ki Trump bunların hiçbirine inanmıyor. ... Amerikalıların gelecekte daha az değil, daha çok dosta ihtiyacı olacaktır. El Bağdadi ölmesine öldü ama terör denen olgu hala canlı. Trump Ortadoğu'dan çıkacak olursa, bu boşluğu doldurabilecek birçok rahatsız edici güç var. ... İster burada, ister dünyanın başka bir köşesinde yeni çatışmalar çıkacaktır. Buradaki risk, ABD'nin bundan sonra potansiyel müttefiklerini ikna etmekte zorlanacak olması.”
Türkiye tetikte olmaya devam etmeli
El Bağdadi'nin ölümü, Türkiye için terörün sonu anlamına gelmiyor, diyor Hürriyet Daily News:
“Bu ülke terörün birçok türüne maruz kaldı. Bu nedenle el Bağdadi'nin ölüm haberi memnuniyetle karşılansa da aynı zamanda güvenlik önlemlerini arttırmak, istihbarat çalışmalarını güçlendirmek ve mümkün olan her türlü önleyici adımı atmak için bir uyarı mahiyetindeydi. Tüm bunları yaparken de elbette halihazırda kısıtlanmış insan haklarını ve ifade özgürlüğünü daha da tehlikeye atmamak için her türlü çaba sarfedilmelidir.”
Zafer sarhoşluğunun yeri değil
Trump erken sevinmese iyi eder, diyor The Irish Independent:
“Trump'ın bu zafer sarhoşluğu karşısında, el Bağdadi'nin ölümünü memnuniyetle karşılayanların bile tüyleri diken diken olacaktır. ... Trump, tek bir kişinin ölümüyle bir işin hallolduğunu sanan yeni bir ABD başkanının sevimsiz imgesini sunuyor bize. Böyle hallolmayacak bu iş, hem de hiçbir zaman. Nitekim bir dizi ABD başkanı, bunu sancılı şekilde öğrenmek zorunda kaldı. İster Irak ve Libya'daki gibi gerçek bir hükümet söz konusu olsun, isterse Usame bin Ladin ve el Bağdadi örneklerindeki gibi bir terör örgütü ya da sözde 'halifelik', düşman bir gücün liderlerinin öldürülmesi genellikle olumlu sonuçlar doğurmuyor.”
Beyaz adam kendi aşiretine sesleniyor
Avvenire için yazan siyasetbilimci Vittorio E. Parsi, bu operasyonun seçim stratejisi olduğundan kuşku duymuyor:
“Mesele ne terörle mücadele, ne uluslararası sivil toplum ne de Müslüman dünyanın kamusal görüşleri. ... Trump, salt seçim stratejisi olarak, bir düşmana işaret ederek ülke içindeki birlik duygusunu güçlendirmek amacıyla 'kendi' aşiretine sesleniyor. Şiddet gösteren İslamcı köktenciliğin savunucusunun ölümü, üstün beyaz ırk düşüncesine göz kırpan ve ister Meksika sınırına olsun, isterse [bir ABD eyaleti olan] New Mexico sınırına bir duvar çekmeyi amaçlayan yeni muhafazakar radikal güçleri birleştirmek için kullanılıyor. ... Hedefin aslı bu, mesajın alıcısı da potansiyel seçmenleri olduğu için dünyadaki birkaç milyon Müslümanı kızdırmak, Trump için göze alınacak bir bedel.”
'Just do it!' terörünün mucidi
Gazeta Wyborcza, IŞİD terörünün Bağdadi'nin ölümünden sonra da devam edeceğini düşünenlerden:
“Bağdadi'nin yaptığı şey, 'Nike tarzı terörü', yani şirketin sloganı olan 'Just do it!' ['Yap gitsin!'] düsturuna uygun saldırıları icat etmiş olması. Çektiği videolarda insanları hep yerel ve hızlı hareket etmeye çağırmıştı. Yıllarca plan yapmaktan, büyük bombalar hazırlamak için para biriktirmektense, küçük bombalar imal etmeli, en yakın silaha sarılmalı ya da bir kamyon kaçırıp kalabalığa dalmalıydılar. Bu şekilde IŞİD terörünün kapsama alanını epey arttırdı, zira dünyanın öbür ucunda da olsa herhangi bir meczup, IŞİD adına silaha sarılabilir.”
Teröristlerin yeni bir şehidi var
The Independent, teröristlerin liderinin öldüğüne hiç sevinemiyor:
“[Bağdadi'yi yargılayarak] Dünyaya üstün medeni standartlara sahip olduğumuzu gösterebilirdik. Ancak bunun yerine silahlı cihatçılara yeni bir şehit kazandırmış olduk. İslamcıların, sırf Bağdadi artık yok diye ortadan kaybolmayacaklarını ve teslim olmayacaklarını unutmamalıyız. Aslında şimdi Bağdadi'nin ölümünden kendine arsızca pay çıkaran Donald Trump, Amerikan birliklerini Suriye'den çekerek IŞİD'e yeniden can vermiş oldu. ”
İdeoloji yaşamaya devam ediyor
Tages-Anzeiger'e göre IŞİD sempatizanlarını harekete geçiren, bunların liderleri değildi:
“Ebu Bekir el-Bağdadi hiçbir zaman karizmatik bir lider olmadı. Terör örgütünün, akıllı telefon neslinin seyir alışkanlıklarına uygun bir şekilde ve son derece profesyonelce üretilmiş propagandasının aksine, lideri kendisini son derece gösterişsiz sahneliyordu. Bağdadi, IŞİD'in lideri olabilir - ama dünyanın her tarafındaki sempatizanlarını büyüleyen liderin kendisinden ziyade, uzak bir gelecekte değil hemen bugün oluşmaya başlayan yeni bir halifelik fikriydi. İtaatkar Müslüman otoritelerin de karşı koyamayacakları bu fikir kalıcı.”
Nefreti sadece eğitim ve sevgiyle yenilebilir
Večernji list de IŞİD'in, lideriyle birlikte yok olmayacağını düşünenler arasında:
“Terörist Ebu Bekir el-Bağdadi'nin ölümü, kendisinin 2014'te ilan ettiği IŞİD ya da Halifelik olarak bilinen oluşumun varlığını devam ettirip ettiremeyeceği sorusunu ortaya attı. ... El Kaide, Usame Bin Ladin'in ölümünden sonra da varlığını sürdürmüştü. Kimi hareketler kurucularının ölümünden sonra da onların fikirleri ve ideolojileriyle yaşamaya devam eder. El Kaide ve IŞİD'in ardındaki ideoloji, Hıristiyanlara ve başka farklı inanışlara karşı nefret içeriyor. Nefret ideolojisini yenmenin tek yoluysa eğitim, hoşgörü ve insan sevgisidir.”
Onu Amerika Birleşik Devletleri cihatçı yaptı
Tygodnik Powszeczny, resmi adıyla İbrahim el-Bedri'nin [Bağdadi] Irak'taki ABD işgali yüzünden radikalleştiğini söylüyor:
“Irak'ta ABD'nin sahneye çıkmasıyla başlayan savaş, İbrahim'in hayatını sonsuza dek değiştirdi. İşgalin kendisi Irak'ta orduyu, polisi, mahkemeleri, devlet kurumlarını ve tahtından indirilen zorba Saddam Hüseyin'in hükümetini dağıttı. Aralarında askerlerin, polislerin ve güvenlik görevlilerinin de yer aldığı yarım milyon insan, bir anda kendini sokakta buldu. ... Amerika'nın hapishanesi Bucca Kampı'nda geçirdiği on ay, onun cihat akademisiydi. Bağdadi, demir parmaklıkların ardındayken hem Saddam'ın ordusunun tutuklu subaylarıyla bir araya geldi, hem de Amerikalılara açılan kutsal savaşı sürdürmek için Irak'a gelmiş cihatçılarla.”