İtalya: 'Sardalyalar' siyaseti altüst etti
Roma'da cumartesi günü on binlerce insan popülist sağı protesto etmek için sokağa çıktı. San Giovanni Meydanındaki gösteri, daha bir ay önce Lega Partisi'ne tepki olarak kurulan Sardalyalar Hareketi'nin zirvesi oldu. İtalya basını gösterilerin cazibesinin ne olduğunu ve uzun vadede siyaseti nasıl etkileyebileceğini tartışıyor.
Ilımlı, anlaşılır, başarılı
Sardalyalar'ın talepleri örnek olacak ölçüde açık ve yalın, diyor La Repubblica köşe yazarı Gad Lerner:
“Milletvekilleri görevlerini bu iş için öngörülmüş kurumlar içerisinde yerine getirmeli, bakanlar ise söyleyeceklerini basın ofisleri üzerinden yaymalı. Sosyal ağlarda propaganda için yapılan harcamalar kamuya açıklanmalı, sözel şiddet fiziksel şiddetle eş koşulmalı ve önceki hükümetin çıkardığı güvenlik kararnameleri kaldırılmalıdır. Biz gazetecilerden, olgulara sadık kalarak haber yapmamız beklenir. Son derece açık ve kolayca hayata geçirilebilir bu talepler, San Giovanni Meydanında atılan 'omurgamız anayasamızdır', 'nefrete kanmaktansa yağda kızarırım' gibi hayalgücü yüksek sloganlarla da çeşnilendiriliyor.”
Sardalyalar'a demir atacakları bir liman lazım
Ocak ayında İtalya'da kritik bir yerel seçim yapılacak, diyen felsefeci Paolo Flores d'Arcais, HuffPost Italia'daki yazısında Sardalyalar'ı daha faal olmaya çağırıyor:
“Sardalyalar, çözmekten artık kaçınamayacakları bir durumla karşı karşıya olduklarının ve bir ay kadar kısa sürede oluşan bu 'olağanüstü enerji' fenomenine bir 'siyasi kimlik' kazandırmayı daha fazla erteleyemeyeceklerinin farkında. Sabır gösterilmesini bekliyorlar, çünkü bu hedefe ortak bir yol tutturarak ulaşmak istiyorlar. ... Ancak siyaset, hangi tempoda ilerleneceğini seçerken pek özgürlük tanımıyor. Sardalyalar'ın basın bildirisinde Emilia-Romagna ve Kalabriya bölgelerinde yapılacak yerel seçimlerin önemine atıfta bulunuluyor. ... Sardalyalar'ın karşısına dikildiği nefret ve dışlayıcı güçlerin zafer mi yenilgi mi alacağını belirleyecek olan iki hassas seçim. Sardalyalar'ın desteklediği bir yurttaş listesi fark yaratabilir.”
Nihayet insanlar yine meydanları dolduruyor
İletişim sosyologu Massimilianı Pararai, La Stampa'daki yazısında, siyasetin bir kez daha fiziksel bir harekete dönüşmesine ne kadar sevindiğini yazıyor:
“Dijital doğrudan demokrasinin (ve bilhassa da retoriğin) ardından siyaset, öngörülmesi mümkün olmayan şekilde kanlı canlı insanların doldurduğu meydanlara geri dönüyor ... Birbirinden farklı hareketler, bir halkın popülizmin münhasır ayrıcalığı olması gerekmediğini (dönemin ruhu düşünüldüğünde şaşırtıcı olsa da) nihayet keşfediyor. ... Meydanları dolduran o beden, birincil ve temel biyo-politik bir hareket ve mevcut partilerin sebep olduğu memnuniyetsizliğin getirdiği boşluğu doldurmaya çalışır. ... Yurttaşların yetersiz temsil edilmeleri karşısındaki eleştirisi de, popülist seçeneklerin bugün sergilediğinden daha farklı olacaktır.”
Sardalyanın faydaları
Salvini karşıtı hareket, sardalyayı seçerek doğru bir simgede karar kılmış görünüyor, diyor yazar Tahar Ben Jelloun, Le Point'teki yazısında:
“Sardalya sevilen bir balıktır. Pahalı olmadığı gibi Omega 3 yağ asidi açısından zengin ve son derece sağlıklıdır. Üstelik asla tek başına değildir. Sardalyalar daima sıkı gruplar halinde dolaşır. Dayanışmacı bir balıktır. Birilerinin kalkıp 'Bizler faşizme karşı çıkan sardalyalarız' diye bağırması, ırkçılığı ve aşırı uçları reddeden göstericiler arasında dayanışmanın hissedilmesine yetti. ... Sardalyalar rüşvetçi değildir, (genellikle) küçük balık yemezler, insan sağlığı için değerli besin maddeleri sağlarlar. Dolayısıyla yüksek bir kalitenin simgesi kabul edilebilirler. Liderlerinin olmaması ise dönemin ruhuna uygun.”
Yeni yumuşak üslup Salvini'yi korkutuyor
Neyse ki göstericilerin kafası, geleneksel soldan farklı çalışıyor, diyor La Repubblica köşe yazarı Francesco Merlo neşeyle:
“'Sardalyalar' Salvini'yi korkutuyor, çünkü ilk kez korku salmaya çalışmayan bir sol olmayı başardılar. Bu yeni ve yumuşak üslubun kuzeyde Bolonya'dan güneydeki Palermo'ya kadar yayılması ve kafa karıştırıcı bir etki yaratmasını izlemek son derece keyifli. Bilhassa Salvini'nin kafasını karıştırıyor olmasının sırrı, aslında çatışma aramıyor olmasında yatıyor. ... 'Sardalya'lar hem mecburiyetten hem de içgüdüsel olarak Facebook üzerinden örgütlendi ve gerçekten de henüz bir liderleri yok. Tıpkı 'Gelecek İçin Cumalar' gençleri gibi. Tribünlere oynamadan, demagoji yapmadan sokağa çıkıyorlar.”
Demokratik Parti hamiliği zarar verir
'Sardalyalar' hareketinin başarısı, demokratik bir hareketin ancak köklü sol partiler olmadan başarılabileceğini göstermiş oldu, diyor MicroMega'nın genel yayın yönetmeni Paolo Flores d'Arcais:
“Dört kafadar ve internette yayınlanan ilerici bir açıklama metnin bir inisiyatif kurabildiğini gördük. Örgütlü yapısı nedeniyle katma değer sağlayabilecek bir partiyi (elbette Demokratik Parti PD'den söz ediyoruz) dahil etseler tam bir fiyasko olurdu. PD demokratik bir hareket için bir katma değer olmaktan çıktı, aksine bir köstek, başarısızlığın bir teminatı olarak görülmeye başlandı. Bunun sebebi de PD'nin tamamen itibarsızlaşmış olması. ... Parti, (bilinçli ya da bilinçsiz ama kesinlikle haklı olarak) yerleşik düzenin ayrılmaz bir parçası, aktif kentsoylu sınıftan ayrılmış 'tepedekiler'in bir tanesi, kast sisteminin bir parçası olarak görülüyor.”