Efsane Cuma ve Siber Pazartesi'nin bize getirisi ne?
Noel alışverişi başlamadan önce Efsane Cuma ve Siber Pazartesi gibi özel günlerle müşteri çekmek isteyen şirketlerin sayısı giderek artıyor. Köşe yazarları çoğunlukla online alışveriş siteleriyle ilgili tüketim çılgınlığını mercek altına alıyor.
İklimin korunmasını bugün önemseyelim
Luzerner Zeitung, tüketiciye, Efsane Cuma günü gücünü kanıtlama çağrısı yapıyor:
“Vazgeçmek zor, ama bir yandan da Uzakdoğu'dan ucuz ürünler sipariş ederken ya da tatil için Meksika'ya uçarken bile kendimizi ender olarak sorunun bir parçası olarak görüyoruz. Bu yıl Efsane Cuma'yla aynı güne rastlayan iklim boykotu gibi kamuoyu yaratan eylemler, sorunun kendisi ve tutumumuzun doğurduğu sonuçlarla ilgili bilincimizi arttırıyor. Ancak aktörlerin konunun ahlaki boyutunu çok fazla öne çıkarması ve tüketicinin kendini vesayet altında hissetmesi, ters etki yaratacaktır. Çünkü tüketicinin gücünün küçümsenmemesi lazım. Tüketici her alışverişte, adil ücretler veren, çevre bilinciyle üretim yapan ve insan haklarına saygı duyan bir şirketi ödüllendirip ödüllendirmeyeceğine karar veriyor. Bunu da hemen şimdi, bu cuma günü yapsa mükemmel olur.”
Herkesin boykot lüksü yok
Ekonomist Jérôme Batout ve danışman Geoffroy Daignes, Le Figaro'daki yazılarında, herkesin çevre adına indirimleri reddetme lüksü olmadığını dile getiriyor:
“Dünyanın dört bir yanında orta sınıfı ve sıradan vatandaşı indirimlere saldırırken seyretmek, bu abartılı tüketimin ve bunun sonucu olan iklim değişikliğinin, varlıklı olmayan insanlardan kaynaklandığı izlenimini verebilir. Efsane Cuma'daki ciddi indirimler toplumun, öncelikle alım gücünü korumak için bu indirimlere eli mecbur olan kesimine yönelik. Kimilerinin bir şey satın almak için gerçekten de bu günü beklemekten başka çaresi yok. Zenginlerin ise özel indirimlere uzak durması ise çok kolay.”
Tüketici gerçekten ihtiyacı olanı fark etmiyor
Yazar Sofia Margariti, To Vima'daki yazısında, insanların tutkularının kurbanı olduğunu belirtiyor:
“İçinde yaşadığımız tüketim toplumu, maddi ihtiyaçları küresel ve metafizik ihtiyaçlar olarak sunduğu ve bu değişimin etkilerini örtbas ettiği için totaliter bir çehre kazandı. Bir kurban olarak insan, bütün savunma mekanizmalarını tüketti ve eksiklerini 'varoluş' eksikliği olarak değil, 'sahip olma' eksikliği olarak görmeye başladı. Tüketiciler uzun süredir devam eden ekonomik krizin, kendi hayatları ve özgürlükleri için ölümcül bir tehdit olmasından korkmuyor, aksine, tüketim ve keyif aldığı şeylerin azalmasının konforunu ve mallarını tehdit ettiğini düşünüp korkuyorlar.”
Biz rahatça sipariş verelim, Amazon köleleri çalışsın
İtalya'nın kimi kentlerinde Efsane Cuma süresince Amazon'un paketlerini teslim edecek kargo elemanları grevde. La Stampa'ya göre çalışanlar haklı:
“Onlar çağdaş köleler. Ama bunu kimse bilmiyor. ... Kargo çalışanları bu grevle, online alışverişte en iyi kazanç sağlayan Amerikan devi Amazon'u, Efsane Cuma süresince boykot etmeye yönelik bir eylem yapıyor. Amazon'un sahibi Jeff Bezos için büyük bir maddi kayıp olmayabilir, ama en azından dikkatleri kargo paketlerini teslim eden elemanların çalışma koşullarına çevirecektir. ... Bizler bilgisayarın başında, dışarıda yağan yağmura maruz kalmadan indirimdeki güzel Noel hediyeleri seçerken paketin ardındakileri ... Fordizmin üretim bantlarını hatırlatan koşullarda çalışmak zorunda olan işçileri düşünmüyoruz.”
ABD'nin yanlış fikirlerini kopyalıyoruz
Thejournal.ie köşe yazarı Larry Donnelly'ye göre, Avrupalılar, Amerikalılardan keşke bir gün önce kutlanan Şükran Günü'nü kopya etseydi:
“ABD'nin kendi sınırları dışına ihraç ettiği şeylerin en kötüsü, şu Efsane Cuma olsa gerek. İrlandalı saygın perakendecilerin Efsane Cuma reklamlarını görünce ya da işitince çaresizliğe kapılıyorum. Ama bir taraftan -kültürel emperyalist görünme riskini de göze alarak- Şükran Günü'nün tüm dünyada kutlanmasını arzu ediyorum. Sahip olduklarımız için şükretmek arzu edilen, asil bir davranıştır. Çoğumuz yaşantımızda ve dünyamızda yolunda gitmeyen şeylerle uğraşmaya meyilliyiz. Bir günlüğüne de olsa olumsuzlukları bir kenara bırakıp, olumlu şeyleri görsek iyi olur.”
Noel alışverişi kasımda başlıyor demek ki
Amid Faljaoui, Efsane Cuma için yapılan indirimlerin aşırı tüketimin önünü açtığı eleştirisine, Trends-Tendances'taki yazısında karşı çıkıyor:
“Efsane Cuma, ileri sürüldüğü gibi satınalma çılgınlığına sebep olmuyor. Tüketiciler aslında sadece Noel alışverişlerini öne çekmiş oluyor. Diğer bir deyişle, Efsane Cuma yıl sonu yapılan indirimlere bir yenisini katmıyor, bunların yerini alıyor. Giderlerin büyük kısmını oluşturuyor ama tüm yıla vurulduğunda, işletmelerin ciroları sabit kalıyor, hatta gerilediği bile söylenebilir. Yani teknik olarak aşırı tüketimden değil en fazla takvimde kaydırılmış bir alışverişten söz edebiliriz. Fiziki dükkanlara sahip ticaretin duymaktan hoşlanmadığı realite, indirimin zamanlarını artık yasa koyucunun ya da odalar ve birliklerin değil, Amazon ve küçük kardeşlerinin belirlemesi.”
Tüketim çılgınlığı çağdışı bir olgu
Alternatif düşünceye sahip şirketlerin, alışveriş çılgınlığını zekice protesto etmesi, Les Echos'a yazan Akeneo şirketinin müdürü Fred de Gombert'i memnun etmiş:
“Nature & Découvertes 'Adil Cuma' etkinliği düzenliyor. Bu etkinliklerin merkezindeki 'indirimlerin' fiyatların azalması değil, biyolojik çeşitliliğin azalması olduğuna dikkat çekiyor. ... Araba paylaşımı platformu Drivy, geçtiğimiz yıl Efsane Cuma'yı boykot eden kullanıcılarına 50 avro vermeyi vaat etti. Organik mağaza zinciri Naturalia ise Fransızları, paketsiz ürün almaya ve atıkları azaltmaya teşvik amacıyla 'Vrack Friday' eylemini başlattı. İklimin tehlikede olduğu günümüzde farklı sektörlerden şirket ve dernekler ekolojik, sosyal ve yurttaş odaklı bir zihniyet değişikliği için seferberlik başlatıyor. Aşırı tüketim çağı bitti artık; sorumluluk sahibi ve akıllı tüketim dönemine hoş geldiniz!”
Holdingler kazanıyor, mağazalar kepenk indiriyor
Noel öncesi yapılan büyük online promosyonlar, şehir merkezlerindeki perakendecilerin müşterilerini ellerinden alıyor, diyor Irish Examiner:
“Efsane Cuma ya da Siber Pazartesi'nin, vakitlice Noel ağacının altına konmak üzere ürün satmaktan başka hedefi olmayan, kurnaz pazarlama stratejileri olduğunu anlamak için alışveriş düşmanı olmak gerekmiyor. Pricewaterhouse Coopers'ın yaptırdığı bir anket, bu fikrin nasıl kısa sürede başarı kazandığını ortaya koyuyor. ... Bu etkinlik, ki buna bir etkinlik denebilirse tabii, tüketim kültürü ile teknolojinin mükemmel karışımını temsil ediyor. Tüketici ve dizüstü bilgisayarının Noel'e erişimi artık o kadar konforlu ve kolay ki, bu teklifi reddetmek imkansız. Ocak ayında da yine kentlerdeki küçük mağazaların yok oluğundan şikayet etmeye başlayacağız.”