İste son PISA sonuçları
OECD salı günü son PISA araştırmasının sonuçlarını yayınladı. Bu kez araştırmada 79 ülke ile ilgili veriler yer alıyor. En korkutucu sonuç: 15 yaşındakilerin dörtte biri basit metinleri bile anlayamıyor ve yorumlayamıyor. Bunun ana nedeni dijital medya mı? Ülkelere özgü faktörlerin rolü nedir?
Daha çok, ama daha yüzeysel okuyoruz
Avvenire, söz dağları arasında okuma yazmayı öğrenemiyoruz, diyor:
“Okuma ve özellikle de okuduğunu anlama konusu hepimizi ilgilendiriyor. Biz yetişkinleri de. Dijital yolla çok sayıda kısa metin (kısa mesaj, e-postalar ve otomatik bildirimler) okuma, noktalama işaretleri olmadan ama emoji ve kısaltmalarla dolup taşan haberler yazma -hatta konuşma tanıma uygulamalarıyla doğrudan bilgisayara yazdırma- eğilimimiz nedeniyle okuma-yazmayı unutuyoruz. ... Tam bir çelişki yaşanıyor: Öylesine yoğun bir uyaran bombardımanına maruz kalıyoruz ki, günde binlerce sözcük tüketiyoruz. Kimi dilbilimciye göre bunların sayısı, eskiye kıyasla çok daha fazla. Gençlerin de günümüzde, 20 ya da 50 yıl önceye göre daha çok okuduğu tahmin ediliyor. Ama modern okumanın ortalama kalitesi düşük, beynimiz yüzeyde kalıyor.”
Önemli olan, ilkokullar
Almanya'da 15 yaş grubundaki çocukların beşte birinin basit metinleri okumaktan aciz olması, Die Welt gazetesine göre son derece kaygı verici:
“Okuma becerisi çocuğa ilkokulda kazandırılır. 15 yaşında hala okuyamayan, dokuzunda da okuyamıyordur. Almanya'da eyaletlerin birçoğu hala küçük yaşta yabancı dil eğitimi verme lüksünü yaşıyor. ... Erken dönemde İngilizce öğrenmek anlamsız. Bu ders saatlerinin vakit kaybetmeden ilave Almanca dersi için kullanılması gerekiyor. ... Adil olmak eğitim şekliyle değil, olabilecek en iyi eğitim imkanıyla sağlanır. Bu nedenle tüm dikkatimizi ilkokullara vermeliyiz. İlkokul öğretmenleri, tüm eğitimciler içinde en önemli görevi üstlenen kesim. İlkokulların en seçkin okullarımıza dönüşmesi gerekiyor.”
Akıllı telefonlar sürekli dikkat dağıtıyor
Yapılan son PISA araştırmasında Belçikalı öğrenciler bir kez daha kötü sonuçlar aldı. Bunun sebebini dersliklerin dışında arayan De Standaard kaygılı:
“Ufkumuzu, okulda ve okulla ilgili olup bitenleri görecek şekilde genişletmeliyiz. Yirmi yıllık PISA sonuçlarına bakıldığında tüm toplumun tartışmasız şekilde değiştiğini görebiliriz. Sadece çeşitlilik değil, teknoloji nedeniyle de. Kafanızı nereye çevirirseniz çevirin, öğrencilerin dikkatini dağıtacak bir ekran olacaktır. Bu alanda değişiklik yaratacak fikirlere acilen ihtiyacımız olduğunun herkes farkında. Aksi halde tartışmalar sadece ideolojik açıdan tartışıldığıyla kalır. Öğretmenler her halükarda çözümün bir parçası olmalı. Onlara daha çok kulak vermek, yararlı olacaktır.”
Komünizm döneminde okullar daha iyiydi
Bulgaristan, PISA sonuçlarında 2015 yılına oranla gerileyip AB içinde son sıraya düştü. Duma, bundan komünizmin ardından eğitim sisteminin yenilenmesini sorumlu tutuyor:
“Bundan üç yıl önce, 15 yaşındaki gençlerin yüzde 41,5'inin okuduklarını anlamadıklarını ve mantıklı düşünce dizgelerini kağıda dökemediklerini öğrendiğimizde şoka uğramıştık. Şimdiyse oran yüzde 47'ye çıktı! ... Komünist rejim sonrası demokratlar 'eski eğitim sistemini' yenilemeden önce, Bulgar öğrenciler dünyanın ilk beşinde yer alırdı. Şimdiyse AB'nin son beşinde ve dünya ortalamasının epey altındayız. 1990 yılında Bulgaristan için gerekli ekonomik reformları geliştiren ekonomistler Richard Rahn ve Ronald Utt, daha o zamanlar eğitim sistemimize, Avrupa'da örnek olduğunu söyleyerek dokunmamamızı salık vermişti. Şimdiyse Amerikalılar gelip, eğitim sisteminiz çok kötü diyor.”