Devrim Muhafızları'na yanlış görev verildi
Güvenlik uzmanı Iulian Chifu, Adevărul'daki yazısında, Tahran'ın uçağın düşürülme nedenini daha ayrıntılı incelemesi gerektiğini söylüyor:
“İran'ın dini lideri, Devrim Muhafızları’nın doğrudan amiridir. Bu paramiliter güçlerin deniz kuvvetleri, hava kuvvetleri ve füze birlikleri var. Bir anlamda ülkenin ikinci ordusu yani. Burada sorulması gereken soru, klasik askeri okullara gitmeyen kişilerin, saniyeler içinde yaşam ve ölüm hakkında karar verme yetkisine, eğitimine, ahlakına ve özgüvenine sahip olup olmadıkları . ... Önce rejimi sonra ülkeyi savunması için öngörülmüş bu birliklerin maruz kaldığı aşırı dini endoktrinasyon ve aldıkları köhne, muhafazakar ve psikolojik eğitimin, kırmızı düğmeye basma dürtüsünde bir rol oynayıp oynamadığı, sorulması gereken bir başka soru.”
Bu rejimde cumhuriyetçi bir nüve gizleniyor
Vedomosti'ye göre bu itiraf, İran İslam Cumhuriyeti'nin göründüğünden çok daha cumhuriyetçi karakterde olduğunu gösterdi:
“İran'daki siyasi rejim, Avrupa'nın demokrasi anlayışından son derece uzak ve birçok yönden kanlı, zorba ve baskıcı bir rejim. Devlet iktidarına yönelik sivil protestolar, her fırsatta aşırı sert şekilde bastırılıyor. Şimdi, yani İran halkı ifşa olmuş yalan çabalarını protesto etmek için sokaklara dökülmüşken, yeni bir şiddet dalgası ülkeyi silindir gibi eziyor. Ama tüm bunlara karşın İran'ın kendisini cumhuriyet olarak tanımlamak için, komşu ülkelerinin çoğundan çok daha fazla nedeni var. Devrim Muhafızları rejimin temel taşlarından biri olsa da ülke yönetiminin suçunu itiraf etmeye hazır olması şunu gösterdi ki, İran İslam Cumhuriyeti'nin liderlerinin gözünde devletin prestiji, onu koruyanların prestijinden daha önemli.”
Fanatiklere net bir ders vermek lazım
Censor.net'in genel yayın yönetmeni Yuri Butussov, Novoye Vremya'da yayınlanan yazısında İran'ın hesap vermesi gerektiğini söylüyor:
“Çılgın dini fanatikler Putin'den füze alıp bunlarla 176 insanı öldürdü. ... Ukrayna, mağdur olan diğer ülkelerle birlikte BM Güvenlik Konseyi'nin toplanması için çağrı yapmalı ve Ukrayna uçağına yapılan bu canice saldırının araştırılması için bir soruşturma komisyonu kurmalı. ... İran hükümetinin tek sorumluluğu, yerinde davranmayan birliklerine verdiği emirler değil. İran hükümeti hava sahasını kapamadı ve uçağımızın saldırıya maruz kalmasına sebep oldu. İran bunun sorumluluğunu da üstlenmek zorunda. Ukrayna'nın dini fanatiklere bir ders vermesi gerekiyor.”
Avrupa çok saf davrandı
The Daily Telegraph, İran'a karşı bütün çekincelerin teyit edilmiş olduğunu saptıyor:
“Barack Obama ve aralarında maalesef Britanya’nın da olduğu müttefikleri, durmadan yalan haberler yayan ve kendi yurttaşlarını öldüren bir diktatörlüğün bu kadar para kazanıp da bunun bir kısmını nükleer silah sistemi geliştirmede kullanmayacağına nasıl oldu da inandı? İran'ın resmi olarak anlaşmaya uyduğu iddia edilebilir, ama nükleer programa devam dediği anda başlık taşımak için kullanılabilecek füzelerini de geliştirmeye devam etti. Donald Trump çok hata yaptı, ama bu rejime güven duymaması, takdir edilmesi gereken bir tutum.”
Sokak Hamaney'e işaret ediyor
Der Standard'a göre, Hamaney'in beceriksizliği ve acımasızlığı, İran'daki rejimin yıkılmasına neden olabilir:
“General Kasım Süleymani'nin ABD tarafından hukuk dışı yollarla öldürülmesinden sonra rejimin kurduğu ulusal birlik hayali tuzla buz oluverdi. Nitekim bu ulusal birlik yanılsaması da Süleymani'nin Kirman'daki cenaze töreni sırasında yaşanan kitlesel panik sonucu düzinelerce insanın hayatını kaybetmesiyle kana bulanmıştı. Şimdiyse düşürülen Boeing uçağının kurbanları nedeniyle yerle bir oldu. ... İran medyası pazar günü uçağın düşürülmesinden 'sorumlu olanlara' veryansın etti, ama bahsettikleri sorumlular, göstericilerin kastettiklerinden farklıydı. Emir komuta zincirinde yanlış kararlar verenler herhalde cezalandırılacaktır. Ama sokak, sisteme ve onun en başındaki Ali Hamaney'e işaret ediyor.”
İran'ı kınamak adil değil
Aktuality.sk'ya göre, Tahran yakınlarında düşürülen uçak ile Ukrayna üzerinde düşürülen MH-17 vakalarını karşılaştırmak doğru değil:
“Tahran'da düşürülen uçağa füzeler isabet etmesinin sebebi, İran’ın ABD'nin saldırdığını zannetmesiydi. Bu paranoyak bir tavır değildi. Çatışmayı, General Süleymani'yi uluslararası hukuku ihlal ederek öldüren ABD başlattı. ... 176 kurbanı geri getirmek mümkün değil elbette. Ama İran Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani'nin davranışı, dikkatle bakmamızı gerektiriyor. ... Tahran'ın suçunu itiraf etmesi ve pişmanlığını dile getirmesi bir hafta sürdü. Ruhani'in aksine Putin, bugüne kadar suçunu itiraf etmedi.”
Putin çetesi bunu itiraf edemez
Yazar Viktor Şenderoviç, Echo Moskvy'deki yazısında Moskova'nın MH-17'nin düşürülmesindeki suçunu, altı yıl sonra dahi kabul etmemesine alabildiğine öfkeli:
“Suç işleyen ideolojik bir rejim ile adi bir çete arasındaki fark tam da bu. Tanrı aşkına, sakın birilerinin diğerinden daha iyi olduğu sanılmasın! Daha az tehlikeli de değiller; daha tehlikeli bile denebilir. Mollalar kendi çarpık anlayışları içinde, Allah'ın inayetine sahip olduklarına, bu yüzden de gerek tanrı hükmünü yerine getirdikleri gerekse kendi inatçı haklılıklarını ispatladıkları için suçsuz insanların öldürülmesine iznine sahip olduklarına inanıyor. Putin ve yandaşları yeşil bayrak sallamıyor, hatta salladıkları bayrak değil, üzerindeki slogan daha etkili: 'Sen bugün öleceksin, bense ancak yarın.' Bütün o hık mık etmeler ve 'Önce kanıtlayın bakalım' tavırları bu yüzden işte. Kanıtlarla köşeye sıkıştırıldıklarında da cevap olarak dalga geçmekle yetiniyorlar.”