Azil davasında son durum: Trump görev başında

ABD Başkanı Donald Trump, çarşamba günü hakkındaki azil davasında aklandı. Cumhuriyetçi Parti'den sadece Mitt Romney, aleyhte oy kullandı. Yorumcular azil davasının başarısızlıkla sonuçlanmasından kimin sorumlu tutulması gerektiği ve bunun ABD siyaseti üzerinde ne gibi etkileri olduğu konusunda farklı görüşlere sahip.

Tüm alıntıları göster/kapat
La Stampa (IT) /

Kuvvetler ayrılığına elveda

Amerikalı gazeteci Alan Friedman, La Stampa'daki yazısında Trump'ın aklanmasının, hukuk devletinin iflası anlamına geldiğini söylüyor:

“Aklama kararının en huzursuz edici yanı, Trump'ın yabancı bir devlet yöneticisine yönelik şantaj ve rüşvete teşebbüs etmesi nedeniyle hesap vermeyecek olması değil. Buradaki asıl sorun, Cumhuriyetçi Parti'nin Trump'ı, ABD tarihinde ilk kez yasanın üzerinde bir başkan haline getirmekte sakınca görmemesi. ABD'de fren ve denge mekanizması olarak da bilinen kuvvetler ayrılığı sistemi, tamamen raydan çıkmışa benziyor. ABD Yüksek Mahkemesi Trump taraftarı ve kürtaj karşıtı [gebeliğin sonlandırılmasına ilişkin kararın mart ayında çıkması bekleniyor] cumhuriyetçi partizanlardan oluşan bir çeteye dönüşmeye yüz tuttu. ... Trump'ın otoriter davranışları nedeniyle bu durum, hem benim hem de ülke nüfusunun en az yarısının endişe duymasına yol açıyor.”

tagesschau.de (DE) /

Kasımda yeni bir umut

Başarısızlıkla sonuçlanmasına rağmen, bu azil davasına mutlaka ihtiyaç vardı, diyor Alman ARD televizyonunun Washington muhabiri Claudia Sarre, tagesschau.de sitesinde:

“Azil davası, birçok karşıtının iddia ettiği gibi bir tiyatro oyunundan ibaret değil. Bu başkanın dürüstlük ve terbiye eksikliğinin açıkça ifşa edilmesi gerekiyordu. Bu arada Cumhuriyetçilerin de ne kadar omurgasız olduğunu ve ülkenin giderek iki kutba ayrıldığını görmüş olduk. Hala bir umudumuz varsa o da mümkün olduğunca çok sayıda seçmenin Cumhuriyetçilerin yüz kızartıcı tutumuna tanık olduğu ve 3 Kasım günü seçimlerini buna göre yapacakları.”

Népszava (HU) /

Vicdan sahibi bir cumhuriyetçi

Mitt Romney, partisinin tek aykırı oy sahibi olarak tarih kitaplarına girmeyi hak etti, diyor Népszava:

“Romney, başkanı centilmenlik dışı hareketleri, üslubu ya da kendisine yönelik acımasız saldırıları yüzünden itham etmedi. Hatta birçok konuda Trump'la aynı fikirde olduğunu söyledi. ... Ancak tanrı huzurunda verdiği, adaleti tarafsız şekilde sağlama sözüne sadık kalması gerektiğini sözlerine ekledi. Üstelik Trump'ın, kendi siyasi rakibine zarar vermesi için Ukrayna'ya şantaj yapmak istediği gerçeğini de görmezden gelemeyeceğini söyledi. ... Dünyanın dört bir yanından hamasi siyasetçiler şu anda Romney'e gülüyor. Ne var ki, tüm bunlar onun çarşamba günü adını tarihe yazdırdığı gerçeğini değiştirmiyor, çünkü Romney, kendi partisinden olan bir başkanın azledilmesi yönünde oy veren ilk senatör oldu.”