Aşı: Dünya umut ile şüphe arasında
Biontech ve Pfizer ikilisinden sadece bir hafta sonra ABD şirketi Moderna'nın yüksek etkili Korona aşısıyla ilgili iyi haberlerinin ardından pandeminin geniş kapsamlı bağışıklamayla atlatılabileceğine dair umutlar arttı. Kimi yorumcular neredeyse coşkuya kapılırken, diğerleri hala ciddi engeller görüyor ve şüpheler bulunduğunu ileri sürüyor.
Şüphe yaratan hız
Özellikle de bilimin dostları, geliştirilen aşılardan şüphe duymakla yükümlüdür, diyor gazeteci Henrique Raposo, Expresso'daki yazısında:
“Bu aşılara karşı şüpheci olmamın sebebi, bilime karşı ya da ilaç sanayine karşı olmam değil. Aksine. Şüpheciyim çünkü bilimsel protokole inanıyorum ve bu protokol mucizevi bir çare arayışı içindeki siyaset, medya ve kolektif korku tarafından aceleye getiriliyor. Bu ruh hali içinde de insanlar soru sormadan aşıyı kabul edecek ve her şeyin iyi olacağını umacak. Bu bana hem bilimin inandırıcılığı hem de gerçek olgusu açısından tehlikeli bir illüzyon gibi geliyor.”
Artan aşı karşıtlığı tesadüf değil
Güncel bir araştırmaya göre, aşının henüz olmadığı temmuz ayına kıyasla aşı olma isteği araştırmaya katılan tüm ülkelerde geriledi. La Stampa bu isteksizliğin nedenlerine bakıyor:
“Hükümete, bilimsel kurumlara ve bunların pandemi karşısındaki tutumuna olan güven, bu konuda ne kadar etkili oldu? Bilim insanları ve uzmanlar arasındaki fikir ayrılıklarından beslenen medyadaki tantana nasıl bir rol oynadı? Peki ya bunun sebep olduğu bilgi ve verilere güvenirlik konusundaki kafa karışıklığı? ... Anketin yapıldığı beş ülkenin dördünde insanların çoğunluğunun, aşıların güvenliği konusundaki kaygılarını dile getirmesi ve aşı geliştirme ve üretim sürecinin hızını sorgulaması boşuna değildi. Buna bir de yan etki korkusu eşlik ediyor.”
Üretken dalganın önü açık
Buna karşın bilim muhabiri David McWilliams, blogunda, aşı geliştirme çalışmaları, içimizde yeni bir çağa dair umut vermeli, diyor:
“Aşı kullanımı, sürü bağışıklamasına giden yola hız kazandırır. Bunun ardından toplum, tıpkı daha önceki pandemilerdeki gibi toparlanabilir. Tarih, bizi nelerin bekliyor olabileceğini gösteriyor. Nitekim ekonominin, teknolojinin ve ticaretin 1918-1921 yılları arasında yaşanan İspanyol Gribi'ne verdiği tepki son derece etkileyiciydi. ... Elektrik şalterine bastığınızda yanan ışığı, herkesin bütçesine uygun Ford T model otomobilini, milyonlarca insanı haberlerle buluşturan radyoyu ya da telefonu bir düşünün. ... Tüm bu buluşlar, küresel bir pandemi ve bir dünya savaşının sona ermesinin sebep olduğu bir iyimserlik dalgası tarafından başlatılmıştı. Benzer gelişmeler 2020'li yıllarda da yaşanabilir.”
Rekabet herkes için iyidir
Tages-Anzeiger, Moderna'nın aşı açıklamasını coşkuyla karşılıyor:
“Biyoteknoloji şirketi Moderna'nın araştırma ara sonuçları, rakip Biontech'in çalışmasını daha inanılır kıldığı için de iyimserliğe yol açıyor. Çünkü her iki aşı da aynı gen prensibiyle çalışıyor, her ikisi de son derece etkili ... ve bilinen bir yan etkileri yok. ... İyimserliğin bir başka nedeni de, güven veren ikinci aşı projesiyle artık gerçek bir rekabetin başlayacak olması. ... Şirketler böylece aşılarının riskli olmadığını göstermek zorunda. ... İki benzer Covid aşısı arasındaki rekabet, şirketlerin astronomik fiyatlar talep etmesini de engelleyecek.”
Kararsızların sayısı çok fazla
The Guardian, gerektiği gibi kitlesel bir aşılamadan önce ikna çalışması yapılmalı, diyor:
“Sağlık sistemindeki uzmanların uykusunu kaçıran şey, kendilerine Bill Gates'in görünmez mikroçiplerinin enjekte edeceğine inanan bir avuç insan değil. ... Daha çok, aşı konusunda kararsız olanlar. ... JL Partners'in geçen hafta yaptığı ankete göre, toplumun sadece yüzde 7'si Covid aşısını reddediyor. Ama her beş kişiden biri kararsız. Aşının gerektiği gibi test edilmediğine inanan kadın sayısı ise erkeklerden fazla. Bu kararsız insanlar arkadaşlarının Facebook'ta paylaştığı bir mesajdan kolayca etkilenebilir, başkaları aşılandığında ne olacağını bekleyip görmeyi tercih edebilirler.”
AB, ilk kez gerçekten birleşti
Avrupa Komisyonu Biontech ve Pfizer'la 300 milyon adet aşı alımı için anlaştı. La Repubblica köşe yazarı Massimo Riva bu adımdan övgüyle söz ediyor:
“AB'nin federalleşme yönünde gelişmesi göz önünde bulundurulduğunda Komisyon'un girişimi daha da anlam kazanıyor. Dış politika ve güvenlik politikaları konusunda gerçek bir adım bu. AB'nin siyasi ağırlığını ve ekonomik gücünü en iyi şekilde kullanmak için uluslararası arenada birlikte ve tek ses olarak yer aldığı ilk olay belki de.”
Bilgi transferi mümkün kılınmalı
Le Temps gazetesinde İsviçre eski bakanlarından Ruth Dreifuss ve sağlık uzmanı Patrick Durisch, Hindistan ve Güney Afrika'nın, Covid-19'la mücadelede kullanılacak ilaç ve teknolojilerin fikri mülkiyet hakkını bir süreliğine kaldırılması için DSÖ'ye yaptığı başvuruyu savunuyor:
“Dünya Sağlık Örgütü, aşı için kullanılan Covax gibi, dayanışmaya yönelik inisiyatifleri başlattı ancak Covax gibi küresel mekanizmalar büyük bir engelle karşılaşıyor: Patent, bilgi birikimi ve gizli veriler içeren fikri mülkiyet. Bu konudaki düzenlemeler bilginin paylaşılmasını ve acil tıbbi ürünlerin hızla çoğaltılabilmesini engelliyor. ... İsviçre sivil toplum ve DSÖ'nün çağrısına uymalı ve patentlerin geçici bir süreliğine kaldırılması talebini desteklemeli. ... Milyonlarca insanın hayatı söz konusu. İsviçre bu insanların kurtuluşuna katkıda bulunabilir.”
Paris yönetimi, patent korumasıyla ilgilenmeli
Fikri mülkiyet uzmanı avukat Matthieu Dhenne, Fransa hükümeti şimdi kararlılıkla müdahale etmezse, aşının dağıtımında gecikmeler yaşanacaktır, diyor Les Echos'daki yazısında:
“Devlet, patentlere erişimin sağlanması için zorunlu bir lisans uygulaması talep edebilir; ancak bu prosedür oldukça hantaldır. ... Sektördeki diğer aktörlerden farklı olarak Pfizer ve Biontech, belli koşullar altında Covid-19 ile ilişkili fikri mülkiyetlerine ücretsiz erişim hakkı tanımayı kabul etmedi. ... Araştırmaların yavaş yavaş meyve vermeye başladığı bir evrede, geçen ilkbaharda yaşanan maske kaosu benzeri bir darboğazın yaşanması istenmiyorsa Fransa hükümetinin fikri mülkiyet konusunu boylu boyuna düşünmesinin zamanı geldi de geçiyor.”
Araştırma fonlarını kısmak yerine garantileyin
Aşının Biontech ve Pfizer tarafından bulunduğu haberi, Politiken'e göre bilimin zaferi:
“Neredeyse bir yıldan kısa sürede böylesine etkili bir aşının geliştirilmiş olması benzersiz. Bilimin zaferi bu ve önümüzdeki yıllarda araştırma bütçeleri dağıtılırken siyasetçilerin aklından çıkarmaması gereken bir konu. Uygarlık, bilim ve araştırma üzerine inşa edilmiştir ve kısa vadede tasarruf gibi gözüken, uzun vadede oldukça pahalıya patlayabilir.”
Avrupa'nın acilen bir plana ihtiyacı var
Der Tagesspiegel, aşının Avrupa'da nasıl dağıtılacağına ilişkin kriterleri şimdiden düşünmenin iyi olacağı görüşünde:
“İhtiyaçları olduğunu söyledikleri aşı miktarını hangi ülke önce alacak? Aşının geliştirilmesi çalışmalarına milyonlar tutarında teşvik sağladığı için Almanya mı, halkı Korona sıkıntısını Almanlardan daha fazla yaşadığı için Polonya mı? Yoksa yoğun bakım yatak sayısı en az olan ve bu nedenle aşının yoğun bakım yatağı sıkıntısı çekmeyenlere kıyasla hayat kurtarmakta daha etkili olduğu bir ülke mi? Adil bir aşı sırası tartışmasının bir an önce somutlaştırılmasında fayda var; özellikle de gelişmelerin gerisinde kalındığı izlenimini ortadan kaldırmak için. Çünkü böyle bir aşı planının aslında çoktan hazır olması gerekiyordu.”
Aşı karşıtlarına yönelik strateji
Covid-19'a karşı geliştirilen bir aşı, ancak çok sayıda insana uygulanmasıyla etkili olacaktır, diyen Webcafé, aşı karşıtları için aydınlatma kampanyası istiyor:
“Zaman, aşı karşıtlarıyla mücadele zamanı. Zira aşı bir kez eksiksiz geliştirildiğinde, iş işten geçmiş olacaktır. Kafayı komplo teorilerine takmış birisi ya da ateşli bir aşı karşıtıyla konuşmuş herkes, bu gibi kuşkucuları görüşlerinden caydırmanın ne kadar zor olduğunu bilecektir. Bu nedenle kelimenin tam anlamıyla hayat kurtaracak, iyice düşünülmüş bir strateji geliştirilmelidir.”
Başarılı bilim sınır tanımaz
Bu başarı, ancak göç ve sınırlar ötesi bir işbirliğiyle mümkün oldu, diyor The Times köşe yazarı David Aaronovitch:
“Büyük bir bilimsel çaba, sınırları aşan ve büyük oranda önyargıların ötesinde bir girişimdir. Genç bilim insanlarının en akıllıları en ilginç iş imkanlarının olduğu yere gitmek, burada çalışmak, üniversite eğitimlerini burada almak istiyor. Fizikçi Carlo Rovelli'yle röportaj yapmak üzere 2016 yılında Güney Fransa'ya gittiğimde, Rovelli'nin çalıştığı mekanları, birlikte ter döktüğü meslektaşlarını görmek, beni derinden etkilemişti. Bu seviyede bilim yapmak tarafların karşılıklı olarak birbirini beslemesiyle mümkün. Bunun için de dolaşım özgürlüğü ve göç gerekiyor. İşbirliği ve bilimsel bilgi alışverişi gerekiyor.”
Kuşkucular acilen ikna edilmeli
Upsala Nya Tidning, toplumun genelgeçer aşılanmasını engelleyen çok sayıdaki aşı karşıtını kaygıyla izliyor:
“Tüm aşılama programları nispeten yüksek oranda belli bir katılıma ve dayanışmacı aşı olmanın bir yurttaşlık görevi olduğu bilincine dayanır. Aşı karşıtlığı, internette kendine has bir alan ve popülizm ve yalan haberlerle sık sıkıya ilişkili. Aşılama sürecinin başlamasıyla beraber bununla mücadelenin, Koronavirüsle mücadeleye paralel olarak sürdürülmesi gerekir. Kimsenin Korona yılı 2020'nin tekrarlanmasını istemediği düşünülebilir. Bu nedenle bilgi ve doğru bilgilendirmeye öncelik vermek çok önemli.”
Tedbirsizlik zamanı değil
İnsanlar güncel başarılara rağmen bir süre daha disiplini elden bırakmamalı, diyor To Vima:
“Uzmanlar aşının mucizevi bir ilaç olmayacağını teyit ediyor. Salgının alevlenmesini önlemek için koruyucu önlemleri sürdürmeliyiz. Diğer bir deyişle, Covid-19 ile daha uzun süre birlikte yaşamaya alışmalıyız. Sokağa çıkma kısıtlamalarının ortasında ve art arda rekorlar kıran ölü ve entübe hasta sayılarına rağmen yurttaşlarımızın önemli bir kısmı durumun vahametini anlamış gözükmüyor ve becerikli hamlelerle kuralların etrafından dolanmanın yollarını arıyor. Sokağa çıkma kısıtlamasının ilk günü [7 Kasım] Atina'daki hava herhangi bir kısıtlama varmış izlenimi yaratmıyordu ve martta yaşananlarla kıyaslanamazdı.”
Doğudaki rakipler şeytanlaştırılmamalı
Avrupa, tüm kuşkulara ve ekonomik çıkarlarına rağmen Rus ve Çin aşılarını kullanmayı düşünmeli, diyor yayıncı ve Avrupa eski parlamenteri Gyula Hegyi, Népszava'daki yazısında:
“Aşı, tıpkı tüm diğer ilaçlar gibi olağanüstü bir iş fırsatıdır. Batılı medya organlarında sık sık, fazladan kâr eden Batılı ilaç üreticileriyle alakalı büyük skandalları okuyoruz. AB'nin, kendi sınırları dışından gelen aşıları katı bir bilimsel denetime tabi tutması son derece doğru bir tutum. Ancak içinde bulunduğumuz kriz koşullarında, Batılı çokuluslu şirketlerin kendi piyasa çıkarlarını kollamak uğruna ucuz ve etkili aşıların ithalatını engellemesinin önüne geçilmesi gerekmektedir.”
Hep de kötümser olunmamalı
Les Echos, açıklamayı önemli bir aşama olarak yorumluyor:
“Kutlamak için henüz çok erken. Ama umudun yeniden yeşermesi için hiçbir zaman geç değildir. Kötümserlik ve şüphenin yayıldığı, bilime inanmayan komplo teorisyenlerinin göklere çıkarıldığı bir dünyada Pfizer'ın açıklamaları, salt dünya borsalarında olumlu bir hava yaratmaktan çok daha önemli. ... Covid'e karşı bu ilaçla ilgili umut veren sonuçlar, bir yandan da bilimin insanlığın hizmetindeki güçlü bir silah olduğunu hatırlamak için bir fırsat. ... Şimdi gözleri kör eden bir iyimserliğe kapılmak gerekmiyor ama her zaman en kötü senaryonun da gerçekleşmesi gerekmediğini kabul etmek lazım.”
Borsalar ve havayollarına doping
Borsalar ABD'deki başkanlık seçiminden sonra iyimserlik için bir neden ararken, olumlu sürpriz bambaşka bir yerden geldi, diyor Hospodářské noviny:
“Pazartesi günü deneysel Korona aşısının yüzde 90 oranında etkili olduğu haberi gelince kartlar yeniden karıldı. Avrupa borsaları adeta coştu. Onu Amerika izledi. Bu kadar etkili bir aşının hızla uygulanması, havayolu şirketlerini ölümcül bir darbeden koruyabilir örneğin, hatta ekonominin tamamının üzerindeki yükü kaldırabilir. Sonuçta bu, siyasette tüm değişimlerden çok daha güçlü bir ivme.”
Saflığın alemi yok
De Morgen, haberlerin umut verdiğini söylerken, fazla iyimserlik karşısında uyarıyor:
“Temkinli olmak şart. Finiş çizgisi henüz görülmedi. Ama bütün dünyada sadece yatırımcıların değil, başka insanların da bu habere böylesine sevinmesi tesadüf değil. ... Nihayet umut ışığı göründü. ... Geçtiğimiz aylarda hiç olmayan bir umut. Ancak zamanında [pandeminin sönümleneceği] umudu da Belçika'daki ve Avrupa'nın geri kalanındaki yöneticileri yanılgıya sürüklemişti. Koronavirüsle mücadelede umudu saflık ve kibirle karıştırdılar. Bu da bize, kısmen ilkinden kötü, hatta çok daha kötü ikinci bir dalgaya mal oldu.”
Bu bir engelli koşu
Financial Times erken sevinmek karşısında uyarıyor:
“Üreticiler aşının eksi 80 derecede muhafaza edilmesi zorunluluğuna bir çare bulamadıkları sürece küresel dağıtımı oldukça zor bir iş olacak. Binlerce insanın ölmesine ya da virüsü yaymasına neden olacak yeni dalgaları engellemek için gelişmekte olan ülkelerin bu ya da başka bir aşıyı yeterli miktarda temin edebilmesi çok para demek. Doğanın hala bilimi alt edebileceği endişesinin bir başka nedeni de, vizonlarda tespit edilen mutasyona uğramış virüs. ... Virüse karşı bulunan ilaçlar yaygınlaşana kadar, daha az dikkatli olmamızı gerektirecek bir neden yok.”