Yunanistan: Gösterilerde basın özgürlüğü tehdit altında mı?
Yunanistan'da, toplanma özgürlüğünü ilgilendiren yeni bir düzenleme tartışmalara neden oluyor. Gazeteci birliklerine göre düzenlemeyle beraber medya, toplu gösterileri sadece polis tarafından belirlenen bir "koruma bölgesi" içinde ve arada irtibatı sağlayacak bir polis memuruyla işbirliği halinde haberleştirebilecek. Konuyla ilgili bakanlığın perşembe akşamı yaptığı açıklamaya göre düzenlemeye uyulması zorunlu değil. Basın için yapılan açıklamalar ve uygulama tümüyle bir skandal.
Asıl tehdit polisin kendisi
Yunanistan Kamu Düzeni Bakanı Hrisohoidis, polis şiddetini gizlemek için elinden geleni ardına koymuyor, diyor sol görüşlü Avgi gazetesi:
“Protestolar esnasında gazetecilerin can güvenliği tehlike altına girdiğinde bunun sebebi her zaman polis olmuştur. Bunun karşılığında bir tane olsun polis memuru ceza almadı. Bizi aptal yerine koymayın. Kamu Düzeni Bakanı Hrisohoidis'in istediği, polisin halka yönelik sistematik ve orantısız müdahaleleri hakkında geriye tek bir kanıtın bile kalmaması. ... Açık konuşmak gerekirse: Bu karar, basın özgürlüğünü ve yurttaşların, anayasa tarafından korunan bilgi edinme hakkını ihlal etmektedir. Üstelik kararın tek amacı, polisin keyfi uygulamalarını kollamak ve gizlemektir. Böyle bir şey olmayacak.”
Daha illiberal olmak mümkün değil
Muhafazakar günlük gazete Naftemporiki de çok öfkeli:
“Eşi benzeri görülmemiş bu düzenlemenin temelinde, basının görevinin, yurttaşların eylem ve davranışlarını haberleştirirken, kurumlar hakkında haber yapmamak olduğu anlayışı yatıyor. Üstelik düzenleme taslağına göre, gazeteciler bu konudaki haberlerini de kendi gözleriyle gördüklerine dayanarak değil, Yunan emniyetiyle 'işbirliği ve karşılıklı anlayış içinde' yapmalılar. ... Bütün gazetecilere aynı 'bakış açısını' dayatan ve onlara tek bir kaynaktan, yani emniyet teşkilatından haber almalarını öngören bir düzenlemeden daha antiliberal bir şey olabilir mi? Peki ya bir demokrasi için, yetkili kurumlara, yaptıkları her şeyin kamuoyundan gizli tutulacağını bildirmekten daha tehlikeli bir şey düşünülebilir mi?”