Macaristan'ın son muhalif radyo kanalı kapanıyor
Klubrádió'nun yayın lisansı uzatılmadı. Macaristan Medya Kurulu bu kararını, bildirim mecburiyetine uyulmaması gibi küçük ihlallerle gerekçelendirdi. Radyonun karara itiraz amacıyla birinci mahkemede açtığı dava başarısız oldu. Klubrádió, ülkedeki son muhalif radyo olduğundan yorumcular bunu siyasi bir karar olarak görüyor ve Brüksel'in müdahil olmasını istiyor.
Tanrısal medya kurulu
Bu karar Macaristan'da görülen genel eğilimin teyidi anlamına geliyor, diyor 444.hu:
“[Fideszli] Yasa koyucular tarafından yaratılmış medya kurulu, fiiliyatta medya sektörünün hemen tüm alanlarında kimin hayatta kalıp kimin yok olacağına karar veren bir yapı. Klubrádió'nun fiili ve hukuki olarak 'ipinin çekilmesine' imkan tanıyan, bir anlamda ilahi bir güce sahip medya kurulunun yönetiminde 11 yıldır sadece iktidar partisi delegelerinin yer alıyor olması. ... Medya kurulunun bu kararı da [tüm devlet kurumlarının] Macaristan'ı yaşanmaz bir yer yapma çalışmalarının gözle görülür bir başka örneği. ... İçeride adamınız yoksa hapı yuttunuz demektir.”
AB fonlarıyla yapılan olası yolsuzluklar araştırılmalı
Macar yazar Zsuzsanna Szelényi, The Independent'teki yazısında, AB temsilcilerinden daha fazla müdahil olmalarını bekliyor:
“Avrupalı siyasetçiler, özellikle Viktor Orbán'ın partisi Fidesz'in hala üyesi olduğu Avrupa Halk Partisi üyeleri, Macaristan'da hükümeti eleştiren son radyo kanalına yönelen tehdit karşısında şimdiye kadar sessiz kaldılar. Oysa Macaristan'da AB fonlarının basın özgürlüğünü ve çoğulculuğu yok etmek amacıyla kötüye kullanılıp kullanılmadığını ivedilikle araştırmak gerekiyor. Buna paralel olarak ülkede bağımsız gazetecilik için de harekete geçilmeli. AB fonları demokrasiyi yok etmek için değil, ortak bir Avrupa inşa etmek için kullanılmalı. Dengeli yayın yapan özgür bir basın olmadan özgür seçimler de olmaz.”
Klubrádió'nun nüfuzlu dostları yok
Népszava, radyonun arkasında güçlü bir şirket durmadığı için AB'nin yine sessiz kalacağından endişeli:
“AB'nin müdahale etme olanağı var aslında. Bu olanak, yaptırımı olmadığı için bir işe yaramayan o pek önemli ilkeler değil, somut rekabet hukuku. Çünkü Avrupa Birliği aslen siyasi bir değerler birliği değil, sıradan bir ekonomik entegrasyon biçimi hala. ... Klubrádió'nun arkasında güçlü, hatta Ursula von der Leyen'i tanıyan bir Alman sahibi olsaydı hiç kimse onu susturamazdı.”