Myanmar'daki askeri şiddete karşı ne yapılmalı?
Myanmar’da bu hafta sonu 100 kişinin ölümüyle askeri şiddet yeni bir zirve yapmış durumda. BM Güvenlik Konseyi bu sebeple çarşamba günü bir oturumda bir araya gelecek. ABD, Myanmar ile ticaret üzerine hazırlanmış çerçeve sözleşmeyi çoktan askıya aldı ve mevcut yaptırımları daha da keskinleştirmeye hazırlanıyor. Birçok Avrupa devleti ülkedeki şiddeti kınıyor.
Soykırımcılar kendilerini güvende hissedememeli
Uluslararası topluluğun müdahale etmek için çok fazla fırsatı yok, ancak olanı da kullanmalı, diyor Dagens Nyheter:
“AB'nin kimi bazı generallere giriş yasağı getirmiş olması hiçbir katliamı sona erdirmeyecektir. Bununla kıyaslandığında, ordunun elindeki iki şirkete uygulanan ABD yaptırımları çok daha ümit verici bir yöntem. Bu yaptırım, cunta ve yardakçılarının ceplerini doldurmasını zorlaştırıyor. Ancak bu, yaptıklarından pişman olup geri çekilecekleri anlamına gelmiyor. Buradaki risk, silahsız sivillere yönelik acımasız şiddetin daha da tırmanması. Fakat soykırımcılar, uluslararası yargı karşısında kendilerini asla güvende hissetmemeli. Myanmar halkı da olanları asla unutmayacak.”
Cuntaya hesap sormak
Generaller tarafından azmettirilen kanlı olaylar cezasız kalmamalı, diyor The Irish Times:
“Ordu devlet içinde ayrıcalıklı bir devlet ve Budist Bamar nüfusunun iktidarını savunmak için ant içmiş. Bamarlar ülkedeki en büyük nüfus grubu. ... Birleşmiş Milletler Myanmar özel raportörü, ordunun 'toplu katliam' yaptığını açıkladı ve tüm dünyayı, ülkedeki cuntayı yalıtmaya ve silahlara erişimini ve petrol ve doğalgazla finansmanını kesmeye çağırdı. İrlanda'nın BM Güvenlik Konseyi'nde, Myanmar'a ivedilikle silah ambargosu uygulanmasını ve cunta lideri General Min Aung Hlaing olmak üzere ordu liderlerinin Uluslararası Ceza Mahkemesi'ne çıkarılmasını desteklemesi son derece önemli.”
Generallerin dostları da var
Cumartesi günü Myanmar silahlı kuvvetleri "Ordu Günü" törenine katıldı. La Stampa etkinliğe yakından bakmanın önemli bilgiler sağladığını ileri sürüyor:
“Moskova kaynaklı kimi medya organları tarafından [bu resmi geçit] Rus ihracat ürünlerinin geçit töreni olarak gösterildi. Ülkenin son yirmi yılda yaptığı alışverişlerin arasında yaklaşık otuz Mig-29 savaş uçağı, bir düzine helikopter ve sekiz adet Pechora-2M hava savunma sistemi yer alıyor. Bu silahlar sınır boyunca etnik gruplarla mücadelede kullanıldı. ... Ancak tüm Myanmar toplumunun 1 Şubat'taki devlet darbesini protesto etmeye karar vermesinden bu yana, ordunun baskıcı uygulamaları kendi halkına döndü. Birçok ülkenin, uyguladıkları şiddet nedeniyle generallere sırt çevirmesi, askeri geçit törenine katılan ülkelerin daha da göze batmasına neden oldu: Sadece Rusya değil, ... Çin, Hindistan, Tayland, Bangladeş, Pakistan, Vietnam ve Laos da oradaydı.”
Demokrasi uğruna verilen cesur mücadele
Göstericiler cesaretlerini kanıtlıyor, diyor Polityka:
“Neredeyse iki aydır giderek artan baskılara, ekonomik krize ve gelmeyen yardımlara rağmen Myanmar'daki protestolar, toplum açısından büyük bir başarı ve halkın demokrasi için ayağa kalktığının kanıtı. ... Gösterdiği bir başka şey de halkın ne gönlünü ne de aklını bir türlü kazanamayan ordunun beceriksizliği. Nitekim halkın gözünü korkutmayı bile başaramıyor ki, yolsuzluğa batmış bu kurumun -şimdiye kadar sergileyebildiği- yegane yetkinliği buydu. Askeri yetkililere en ufak bir direniş göstermenin bile öldürülmek anlamına geleceğinden herkes emin olmasına rağmen, kanlı çarpışmalar bile protestoları sona erdirmeye yetmedi.”