İsveç başbakanı istifa edeceğini açıkladı
İsveç Başbakanı Stefan Löfven, Sosyal Demokrat Parti'nin kasım ayındaki kongresinde genel başkanlığı bırakacağını, ardından başbakanlık koltuğunu devredeceğini açıkladı. Yorumcular Löfven'in karnesini çıkarıyor ve gelecekte olacaklar üzerine fikir yürütüyor.
Bir kadının başbakan olmasının zamanı geldi
Kuzeydeki komşu ülkeler Danimarka, Finlandiya, Norveç ve İzlanda'nın aksine İsveç'in daha önce hiç kadın başbakanı olmadı. Kadın sosyal demokrat maliye bakanının şansının yüksek olması bu nedenle Aftonbladet'i sevindirmiş:
“Stefan Löfven'in ardılı olarak kimi favori gördüğü oldukça açık. Geleneksel yaz konuşmasında 'dünyanın en iyi maliye bakanı' olarak tarif ettiği Magdalena Andersson, en hafif tabirle bu görev için uygun denebilecek bir siyasi kişilik. Üstelik bu sene, İsveç'te kadınların seçme hakkının yürürlüğe girmesinin yüzüncü yıldönümü kutlanıyor. Böylece İsveç sosyal demokrasisi, bu sene İsveç'in ilk kadın başbakanını çıkararak tarih yazma şansına sahip.”
Tükenmiş sosyal demokrasi
Löfven'in görev süresi, partisine iyi gelmedi, diyor Süddeutsche Zeitung'un İskandinavya muhabiri Kai Strittmatter:
“Stefan Löfven, sosyal demokratların iktidarını defalarca kurtardı. Ancak bunun için ödenen bedel çok yüksek oldu. Löfven ardında tükenmiş, kan kaybeden bir Sosyal Demokrat Parti bırakıyor. Bu parti, sosyal devletin tasfiyesine, vergi indirimlerine, istihdam piyasasının liberalleşmesine ve eğitim sektörünün yanı sıra sosyal ve sağlık hizmetlerinin (ki İsveç Korona pandemisi sırasında bunun acısını çekti) özelleştirilmesine ve rasyonelleştirilmesine dair politikalara göz yumdu, hatta buna önayak oldu. Seçmen tabanının hem sağa hem sola kaçtığı bu parti, yoksul ile zengin arasındaki uçurumun hızla büyüdüğü bir İsveç'e hükümet ediyor.”
Löfven 'Halkın Evi'ni parçaladı
Stefan Löfven'in görev süresince ülke istisnasız olumsuz yönde değişti, diyor Jyllands-Posten:
“Löfven yönetimi altında İsveç ciddi anlamda değişti ve iyi işleyen 'Halkın Evi'nden, çete suçlarının ve darp ve tecavüz vakalarında Avrupa'da rekorlar kıran suç istatistiklerinin damgasını vurduğu, o kadar da iyi çalışmayan bir cangıl toplumuna dönüştü. ... Löfven'in Covid-19'a yaklaşımı da tam bir felaket oldu. İsveç, Avrupa'daki en yüksek ölüm oranına sahip ülkelerden biri. Yaşlıların ve zayıf bünyeli insanların acımasız bir deneyin kurbanları olduğu izlenimi halen silinebilmiş değil. ... İsveç ibretlik bir ülke, bir ülkenin nasıl yönetilmemesi gerektiğine dair bir tür model oldu.”