Sırbistan ve Kosova: AB'nin arabuluculuğu sonuçsuz kaldı
AB Dış İlişkiler Yüksek Temsilcisi Josep Borrell'in moderatörlüğünde gerçekleşen bir görüşme, Sırbistan ve Kosova arasındaki ihtilafa çözüm getirmedi. Ne seyahat düzenlemeleri konusundaki anlaşmazlıklarda ne de karşılıklı tanıma meselelerinde Kosova Başbakanı Albin Kurti ile Sırbistan Cumhurbaşkanı Aleksandar Vućić arasında bir orta yol bulunabildi. Yorumcular, durumu analiz etmeye çalışıyor.
Sırbistan zamana oynuyor
Jutarnji list Sırbistan ile Kosova ilişkilerinde ufukta henüz bir normalleşme görmüyor:
“Kurti ve Vučić, ilişkilerin gelecekte normalleşmesine ilişkin fikirlerini açıklama fırsatı bulmuş olsalar da bu meselede birbirlerinden çok uzaktalar. Gazetemizin aldığı bilgiye göre Kosova Başbakanı, ilişkileri normalleştirmeye yönelik kapsamlı bir anlaşmanın kilit unsur olarak Kosova ve Sırbistan’ın birbirlerini egemen devletler olarak tanımasını içermesi gerektiğini söylemiş. ABD, Almanya ve diğer pek çok ülke de bu görüşü paylaşıyor. ... Ancak Sırbistan, tanımayı reddediyor ve daha ziyade statükoyu devam ettirmek ve tanıma sürecini geciktirmek için diyaloğa giriyor.”
Durumlar belirsiz
Danas, gerçek bir uzlaşıya varılması için hem Kurti hem de Vučić’in ipleri gevşetmesi gerektiğini söylüyor:
“Çözüm bulunursa ortada ihtilaf diye bir şey kalmaz. Bu da ancak Belgrad’ın Priştine’nin plaka ve belgelerle ilgili isteklerini ya da Priştine’nin Belgrad’ın önerdiği uzlaşı seçeneklerini kabul etmesiyle mümkün. ... İhtilafın çözümden daha olası olduğu görülüyor. Ya da çoktan anlaştılar ve şimdi bunu kendi halklarına nasıl anlatacaklarını düşünüyorlar; çünkü hem Kurti hem de Vučić herhangi bir şey kabul ederlerse, siyasi olarak puan kaybedecekler.”
Brüksel kriz modunda
Dnevnik, Sırbistan ile Kosova arasında yaşanan ihtilafta bir aşama kat edilebileceğine inanmıyor:
“Üyelik sürecinde uzun yıllardır hiçbir adım atılmadıktan sonra, şimdi de hem kendi genişleme yorgunluğu hem de yerel siyaset seçkinlerinin reform yapma konusundaki isteksizlikleri yüzünden ancak bölgedeki olumsuz eğilimlerin gözlemcisi olmakla yetinen AB, yine kriz modunda. Görüşmelerin asıl amacı, on yıllardır süren ilişkileri normalleştirme sürecinde nihai bir atılıma gitmek değil, Ukrayna’daki savaşın gölgesinde başka bir çatışmanın alevlenmesini önlemek. Böyle bir şey yaşanması halinde, AB arka bahçesinde bir darbe daha alacaktır.”