Ortadoğu'da savaş: Sırada ne var?
İsrail Gazze Şeridi'nde radikal İslamcı Hamas'a yönelik saldırılarını yeni yılda da sürdürüyor. İsrail ayrıca Lübnan'a, orduya göre buradan yapılan saldırılara karşılık olarak insansız hava aracı saldırıları düzenledi ve iddialara göre Beyrut'ta bir Hamas lideri hedef alınarak öldürüldü. Yorumcular, savaşın çıkmaza girdiği uyarısında bulunuyor.
Zaman İsrailliler için durdu
Gazeteci Menachem Gantz, La Repubblica'da anlayış eksikliğinden yakınıyor:
“Dünya saatinin ibresi 2024'ü gösterdi. Ancak İsrail'de zaman durmuş ve İsrailler için tarih 7 Ekim 2023'te takılı kalmış durumda. İsraillilerin hayatlarının gerçekliğini algılama biçimi ile Batı'nın ve özgür dünyanın İsrail'e bakış açısını birbirinden ayıran derin bir uçurum var. İsraillilerin sürekli yaşadıkları ıstırap ve travma ile demokratik ülkelerdeki çoğunluğun onlara ilişkin algısı arasında büyük bir uyumsuzluk ve anlayış eksikliği mevcut. ... Tüm yurttaşların güvenlik duygusu ellerinden alınmış durumda. ... Bu korku, öldürülenler için duyulan sonsuz üzüntüyle birbirine karışmış halde.”
Çatışma ancak adil bir barışla çözülebilir
Tages-Anzeiger şöyle diyor:
“İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, Trump'ın ABD'deki seçimden zaferle çıkmasını umutla bekliyor. Netanyahu, Trump sayesinde uzun süredir başarı vaat ediyor görünen bir dış politika stratejisi geliştirdi. ... Bundan böyle hiçbir Arap ülkesi, Gazze'de savaş nasıl sonuçlanırsa sonuçlansın İsrail'le barış yapmayı göze alamaz. ABD Başkanı Joe Biden, Netanyahu'ya savaşa son vermesi ve Filistinlilerle bir çözüm sunması için baskı yapmaya başladı. Kendisi veya halefi, kabul edilebilir bir barış teklifinde karar kılmalı; zira İsrail tüm Hamas savaşçılarını öldürmeyi başarsa dahi nihayetinde adil bir barış ihtimali doğmazsa, beş yıl içinde Hamas saflarına bugünkünün iki katı savaşçı katılır.”
Kendi ayağına sıkıyor
Le Figaro savaşın uzama tehlikesine karşı uyarıyor:
“Bu fetihçi siyonizm, İsrail ve onu destekleyen Batı için intiharla eşdeğer. Bir devletin gerçek güvenliği, tüm komşularıyla iyi geçinmesine bağlıdır. Ancak böyle bir yerinden etme stratejisinin İsrail'in yakın ya da uzak komşuları tarafından kabul edilme ihtimali yok denecek kadar az. ... Bu, sonsuz savaş için mükemmel bir zemin sunuyor. ABD dahi bir gün Filistinlileri ulus olmaktan mahrum bırakan İsrail sağının kibrinden usanabilir.”
ABD'nin Ortadoğu'daki varlığı güçlendi
HuffPost Greece, Hamas ve ortaklarının uluslararası alanda hiçbir şey kazanmadığını yazıyor:
“İran, Türkiye ve arka planda Rusya, ABD'yi Güneydoğu Akdeniz bölgesinden çıkarmaya ve böylece İbrahim Anlaşması adıyla da bilinen Birleşik Arap Emirlikleri-İsrail Barış Anlaşması'nı tehlikeye atmaya çalışmış olabilirler, ancak bunu başaramadılar ve başaramayacaklar da. ABD'nin Ortadoğu'daki varlığının, Güneydoğu Akdeniz'deki heterojen halkların bir arada yaşamasını sağlayabilecek bir devlet olarak hissedilmeye devam etmesi daha muhtemel. Uluslararası diplomasi, gözlerini İsrail topraklarına çevirmiş durumda. Zira diplomasinin on yıllardır meşgul olduğu siyasi meselelere ilişkin kararlar buradan yola çıkılarak alınacak.”
Batı Filistinlilere karşı fazla naif
Novinky.cz, İsrailliler ile Filistinlilerin barış içinde bir arada yaşamasını pek mümkün görmüyor:
“Palestinian Center for Policy and Survey Research’ün (PCPSR) yakınlarda yaptığı bir ankete göre, Batı Şeria’da yaşayanların yüzde 82’si 7 Ekim pogromunu destekliyor. ... Dördüncü nesil Filistinlilere anaokulundan beri Yahudi nefreti aşılanırken ve intihar bombacılarının aileleri kutlanıp yüksek tazminatlar alırken, aksi mümkün olabilir miydi zaten? Halkın ezici çoğunluğu, İsrail’i Arap topraklarını zorla ele geçiren ve yok edilmesi gereken bir devlet olarak görüyor. ... Pogromu memnuniyetle karşılayan Filistin Ulusal Yönetimi’nin Gazze’de barışın garantörü olabileceğini düşünmek düpedüz saçmalık.”