AB yeniden doğallaştırma yasası: Çevre için başarılı bir adım mı?
Muhafazakâr EPP’nin son dakika muhalefetine rağmen, dünyanın ilk yeniden doğallaştırma yasası Avrupa Parlamentosu’nda çarşamba günü son haliyle kabul edildi. Yasa, AB devletlerinin 2030 yılına kadar kötü durumdaki ekosistemlerin en az yüzde 30’u, 2040 yılına kadar yüzde 60’ı ve 2050 yılına kadar da yüzde 90’ı için restorasyon tedbirleri almasını öngörüyor. Yasanın en başta da tarım arazilerini ilgilendiren maddelerinde büyük ölçüde yumuşatmaya gidilmişti.
Gerçekçi olmayan yeşil coşku
Karardan üzüntü duyan De Telegraaf, git gide artan itirazlara dikkat çekiyor:
“Yasa, Brüksel'de son haftalarda şekillenen değişimle tam bir tezat teşkil ediyor. Çiftçi protestoları, dramatik üretim bilançoları ve aşırı sağ partilerle flört eden seçmen, Brüksel'in giderek daha fazla insan ve girişimcinin Avrupa'nın yeşil hedefleriyle ilgili sorunlar yaşadığını fark etmesine yol açtı. Sonuçları daha iyi öngören, daha gerçekçi bir yaklaşım çağrıları yapılıyor. Yeniden doğallaştırma yasasında eksik olan bu. Sonuçlarına ilişkin tahminlere göre büyük yasal riskler söz konusu. Ve Lahey, planla yeni bir nitrojen krizi tehlikesinin yaklaşmakta olduğunun uzun zamandır farkında.”
Doğa buna değer
La Vanguardia şu gözlemde bulunuyor:
“Muhafazakârların tartışmada sergiledikleri büyük direnç, yeniden doğallaştırma yasasının başta önerilenin epey gerisinde kalmasına neden oldu. ... Parlamentodaki siyasi bölünme, toplumun kırsal ve kentsel kesimleri arasındaki bölünmenin de bir yansıması. ... Ulusal hükümetler, Avrupa’daki bu yeni hukuki düzenlemeyi uygulamaya koyarlarken türlü çıkarlar arasında bir denge kurmalı. ... Zarar gören doğanın eski haline kavuşturulması meselesi, toplumun bütününü ilgilendiren ve buna mukabil insani, mali ve bilimsel kaynaklar gerektiren takdire şayan bir hedef.”
Çiftçilerin de çıkarına
The Irish Times, yasanın sağlayacağı avantajların acilen daha iyi anlatılması gerektiği uyarısında bulunuyor:
“Yeniden doğallaştırma yasasının çiftçilerin çıkarlarına yönelik bir saldırı teşkil ettiğini söylemek ironik. Avrupa’nın kırsal kesimleri, [azalan] biyoçeşitlilik meselesi ile iklim çöküşünün sorumlusu olan güçlerin yol açtığı yıkımı doğrudan hissedecek bölgeler. Seller, yangınlar, kuraklıklar ve tozlaşma sağlayan böceklerin neslinin tükenmesi, bölgedeki tarımsal üretimi giderek yok ediyor. Verimli arazilerin, iyi işleyen ekosistemlerin ve mevsimsel istikrarın eski hâline kavuşturulması çiftçilerin de çıkarına.”