Berlin, Hamburg'daki Mavi Cami’ye kilit vurdu
Almanya Federal İçişleri Bakanlığı, Hamburg İslam Merkezi'nin (IZH) faaliyetlerini, derneğin Anayasa karşıtı hedefler güttüğü ve saldırgan bir antisemitizm ile İran İslam Devrimi ideolojisini yaydığı gerekçesiyle yasakladı. Bunun üzerine Tahran, protesto amacıyla Almanya'nın İran Büyükelçisini Dışişleri Bakanlığı'na çağırdı. Peki yasak gecikmiş bir karar mıydı?
Dozu iyi ayarlanmış devlet otoritesi
Frankfurter Rundschau, böyle bir adım atılmadan iyi düşünülmesi gerektiğini vurguluyor:
“Daha geçen hafta 'Compact' dergisinin yasaklanması soru işaretleri yaratmışken, şimdi de Federal İçişleri Bakanlığı bir kez daha en radikal silahlarından birine başvurdu. Devlet otoriterleşiyor mu? Bilinçli yurttaşların kendilerine yeterince fazla sormadıkları bir soru bu. Ancak, toplumun uç noktalarındaki saldırgan ve otoriter grupların nüfuzu giderek artarken bu sorunun yanıtı, dozu böylesi iyi ayarlanmış bir devlet otoritesinin elzem olduğudur.”
Saflık ve çatışmadan kaçınma yaklaşımı
Aargauer Zeitung uzun süre hiçbir şey yapılmamış olmasını eleştiriyor:
“Federal Alman Hükümeti daha 2017'de, merkezin müdürünün Tahran'daki devrim lideri tarafından gönderildiğini ve IZH'nin İran'ın propaganda aracı olduğunu açıklamıştı. Buna rağmen dönemin Belediye Başkanı Olaf Scholz yönetimindeki Hamburg idaresi hiçbir şey yapmamıştı. … Bu hikâyeyle Avrupa'nın pek çok yerinde karşı karşıya kalabiliriz, zira tanıdık bir şablonu izliyor: İslamcılarla mücadelede saflık ve çatışmadan kaçınma yaklaşımı. Ancak kıtamız her ikisini de kaldıramaz.”