Rusya'da BRICS zirvesi: Batı karşıtlığı güçleniyor mu?

BRICS'in dokuz üyesiyle birlikte ittifaka ilgi duyan diğer devletlerin temsilcileri, perşembe gününe kadar Rusya'nın Kazan kentinde bir araya gelmeyi sürdürecek. İttifak, çok kutuplu bir dünya düzeni için çabalarını güçlendirme niyetinde. Avrupa basını, grubun "küresel Batı"ya karşı bir denge unsuru olarak nasıl değerlendirilmesi gerektiğini ve BM Genel Sekreteri Guterres'in Kazan'daki zirveye katılmasının ne anlama geldiğini irdeliyor.

Tüm alıntıları göster/kapat
Süddeutsche Zeitung (DE) /

BM kendi itibarını sarsıyor

Süddeutsche Zeitung, daha Kazan'a gidişi kesinleşmeden evvel Guterres'i sert eleştirmişti:

“Zirvede otoriter yönetim biçimlerine, şeffaflık eksikliğine, manipülasyon gücüne ve her türden savaş suçlularına karşı yüksek düzeyde hoşgörü gösteren ticaret ve emtia güçleri bir araya geliyor. … Savaş lordu Vladimir Putin'in, uluslararası hukuk normlarına göre işlediği suçlar gözardı edilerek el üstünde tutulması, BRICS ittifakına istikrar kazandıran değerlere kanıt teşkil ediyor. BM Genel Sekreteri António Guterres'in kısa süre önce Güney Afrika'da yaptığı gibi zirveye katılması halinde bir dönüm noktasından söz edebiliriz. Uluslararası hukukun en yüksek temsilcisinin, uluslararası hukuku en çok ayaklar altına alan kişinin forumunda bulunması - Birleşmiş Milletler kendi kendine itibarını nasıl da sarsıyor.”

Hämeen Sanomat (FI) /

Guterres'in katılımı kıymetli

Hämeen Sanomat, BM Genel Sekreteri’nin gidişini farklı değerlendiriyor:

“Uluslararası güvenlik politikası bakımından BRICS zirvesine katılan enteresan devletler var. Rusya, Ukrayna’da süren savaşta kilit bir rol oynuyor. İran, Ortadoğu’daki krizin tarafı. Çin’in Tayvan üzerindeki siyasi baskısı devam ediyor. Dolayısıyla, BM Genel Sekreteri António Guterres’in buluşmaya katılması çok kıymetli. BRICS ülkelerinin devlet ve hükümet liderlerine salt ekonomik çabalarını değil, küresel güvenlik politikasının istikrarını da görüşme ve etkileme fırsatı sunacak. Tabii Rusya’nın Guterres’in varlığını kendi propagandası uğruna kullanmaması şartıyla.”

The Insider (RU) /

Kremlin için şimdilik kötü bir yatırım

The Insider’a göre Kremlin son on yılda BRICS ittifakının çok da faydasını görmedi:

“BRICS’in Rusya’ya verebileceği pek şey yok. Çoğu ülke, Batı’nın yaptırımlarını öyle ya da böyle destekliyor. 2014’te altyapı yatırımlarına yönelik kurulan BRICS Kalkınma Bankası, yaptırımların doğurduğu riskleri gerekçe göstererek Rusya’da yeni projelere girmeyi reddediyor. Rus temsilcilerin açıklamalarına göre IMF’ye alternatif olması beklenen de aynı BRICS Kalkınma Bankası’ydı. Moskova BRICS üyelerini ısrarla bağımsız ödeme sistemleri geliştirmeye yönelik yatırımlarda bulunmaya ikna etme çabasında, ancak şimdiye değin yalnızca İran bu tür projelere ilgi gösterdi.”

Telegraf (UA) /

Dolara alternatif arayan pek yok

Telegraf, BRICS para birimi fikrinin şu anda üye ülkeler arasında fazla destek görmediğini yazıyor:

“Yaptırımlara tabi olan bir tek Rusya. Diğer ülkelerin bankaları Rusya ile aynı gemide olmak istemiyor. Mevcut bankacılık modelinin kısıtlamalarını aşacak bir sistem yaratmaya yönelik herhangi bir girişim, söz konusu ülkeleri derhal yaptırım riskiyle karşı karşıya bırakacaktır. ... Ve tüm bunlar sırf Rusya ile ticareti kolaylaştırmak için mi göze alınacak? ... Yeni bir para birimi, SWIFT ağına alternatif bir sistem - bunlara muhtaç olan Moskova, İran ve Kuzey Kore, uluslararası finans sistemiyle hiçbir sorunu bulunmayan Küresel Güney değil.”

Jutarnji list (HR) /

Türkiye gerçekten üye olacak mı?

Jutarnji list gözünü Kazan’a giden yegâne NATO devletine çeviriyor:

“Rusya BRICS’i, Rusya ile Çin’in ‘Üçüncü Dünya ülkelerinin’ liderleri rolüne bürünüp, bu devletleri Batı’nın nüfuz alanından mümkün olduğunca uzaklaştıracakları yeni bir dünya düzeni kurma amacıyla kullanma niyetinde. ... BRICS üyeliği seçeneğini göz ardı etmeyen Recep Tayyip Erdoğan da buluşmaya katılacak. Vereceği karar, önemli bir NATO üyesinin katılımının Batı’ya yönelik kritik bir mesaj ve hatta ‘NATO’ya büyük darbe’ olarak değerlendirildiği Moskova’da merakla bekleniyor. Rusya ve Çin için ekonomik değil de siyasi açıdan önem teşkil eden Türkiye’nin üyeliği meselesinin nasıl sonuçlanacağı, zirvenin kilit konularından biri.”

Corriere della Sera (IT) /

Putin için dev sahne

Corriere della Sera, Kazan’daki zirvenin Putin’e imajını düzeltmesi için müthiş bir fırsat sunduğunu yazıyor:

“Moskova’nın diktatörü açısından burası salt Batı’nın kendisinin izole edildiğine dair söylemini retorikte çürütebileceği değil, aynı zamanda parçalanmaların büyümesiyle karakterize edilen yeni dünya düzenini etkileme amaçlı bir etkinlikte öncü rol üstlenebileceği bir sahne olacak. ... BRICS 2006’da kurulduğunda, böylesine heterojen bir yapıya sahip oluşumun hayatta kalıp kalamayacağı ve uluslararası dengeleri etkileyip etkileyemeyeceği konusunda büyük şüpheler vardı. Ama bugüne gelindiğinde, Küresel Güney denilen ve kendilerini geleneksel dünya siyasetinden dışlanmış hisseden ülkeler açısından zoraki bir referans noktasına döndü.”

Le Temps (CH) /

G7'ye rakip olması hâlâ çok zor

Le Temps, birlik içinde çıkar çatışmaları yaşandığını ve uyum eksikliği olduğunu gözlemliyor:

“İlk bakıldığında, grubun çok taraflılığın organlarını kendi lehine dengeleyecek araçlara sahip olduğu sanılıyor. Ancak hakikatte, her şeyden önce kendi çıkarlarını savunma niyetinde olan ve genelde birbirleriyle çatışan, aynı zamanda da dünyada yaşananları şekillendirmede daha fazla nüfuza sahip olma arzusundaki heterojen bir ülkeler topluluğu var ortada. ... BRICS, dünyanın en güçlü sanayileşmiş ülkelerinin oluşturduğu G7’nin muadili olduğu iddiasında. Ama G7’deki tutarlılığa ve kararlılığa sahip olmaktan hâlâ çok uzak.”

France Inter (FR) /

Batı zirveyi dikkatle takip etmeli

France Inter köşe yazarı Pierre Haski, zirvenin dünyanın geri kalanı için de önemli olduğunun altını çiziyor:

“BRICS ülkelerini birleştiren temel unsur, Batı'ya aşırı önem veren mevcut dünya düzenini reddetmeleri. Yine de grubun tüm üyeleri, Batı'nın yerine Çin liderliğindeki bir düzeni ya da Putin'in ahlak bekçiliğini de istemiyor. Ancak, dünya düzenini reforme etmenin imkânsızlığı ve Ortadoğu’daki çatışmaların doğurduğu Batı’nın çifte standart uyguladığı izlenimi, en başta da Çin ve onun ‘Küresel Güney’i ele geçirme girişimleri konusunda olmak üzere BRICS savunucularına kapı aralıyor. Batı, Kazan'dan gelen bu mesajı göz ardı etmemeli, aksi takdirde giderek kendisinden uzaklaşan bir dünya düzenine uyanma riskiyle karşı karşıya kalabilir.”

Yetkin Report (TR) /

Bağdaşmaz çıkarlar aynı çatı altında nasıl savunulacak?

Türkiye, BRICS üyeliğine başvuran ilk NATO ülkesi olmuştu ve bu isteği de muhtemelen Kazan’daki zirvede kabul edilecek. Eski diplomat Özden Sanberk, Yetkin Report’ta bunun nasıl olacağı sorusuna yanıt arıyor:

“Bir tarafta demokrasiyi ve insanı merkeze alan, AB, NATO, Avrupa Konseyi ve benzeri Batı birleşme hareketlerini, diğer tarafta ise, üyeleri güç ve tahakkümü merkeze alan ülkelerden oluşan ŞİÖ ve BRICS’i görüyoruz. Dolayısıyla birbiriyle asla bağdaşamayan iki farklı sistemden meydana gelmiş olan gruplara mensup devletlerin birbirlerinin kurdukları bölgesel veya küresel birliklere katılmayı öngören üyelik talepleri ortaya çıktığında, bu taleplerin nasıl gerçekleşebileceği şu sıralarda gizemini koruyor.”