Berlin'de hükümet düştü: Avrupa için ne anlama geliyor?
Almanya’da Şansölye Olaf Scholz, Federal Meclis üyelerinin çoğunluğundan güvenoyu alamadı. Pazartesi günkü oylama sonrasında, 23 Şubat’ta yapılacak erken seçim süreci de başlamış oldu. Scholz yine SPD’nin liste başı adayı olacak. Anketler ise muhalefet lideri Friedrich Merz’i (CDU) önde gösteriyor. Avrupa basını Berlin’deki gelişmeleri değerlendiriyor.
Daha iyi bir gelecek umudu
La Stampa, Almanya'nın artık kadük bir şansölye tarafından yönetileceğini söylüyor:
“Yeni hükümetin kurulması sürecinde ortaya çıkacak istikrarsızlık ne kadar büyük olursa olsun, Olaf Scholz'un gidişi Avrupa için bir nefes alma anı anlamına geliyor. Uzun süredir 'topal ördek' konumundaki Almanya, bu kez kelimenin tam anlamıyla bir 'topal ördek' tarafından yönetiliyor. Ancak en azından artık daha iyi bir gelecek için umutlanmak mümkün. ... Avrupa'nın son dönemdeki Almanya'yı bu haliyle daha fazla taşıması imkânsızdı.”
Scholz hâlâ laf dinlemiyor
Zeit Online Scholz’a iyi bir karne vermiyor:
“Koalisyon döneminden beri hiç laf dinlememesiyle meşhur Sosyal Demokrat, hükümetin pazartesi günü düşmesinden kendisini değil başkalarını sorumlu tutuyor: Her şeyden önce eski ortağı FDP’yi. Zorlu bütçe sürecini. Ukrayna’daki savaşı. ... Tam da çoğunluk elde etmenin giderek zorlaştığı bir dönemde özeleştiri yapmamak hata. ... Olaf Scholz bu tutumuyla salt hükümete değil, aynı zamanda siyasi kampların sınırlarını aşarak pragmatik politikalar izlenebileceğine yönelik inanca da zarar verdi. ... Bu pazartesi itibarıyla Olaf Scholz’un doğru isim olduğuna dair hiçbir emare kalmadı.”
Merz'in reçetesi dünden kalma
Hospodářské noviny, muhtemel bir CDU hükümeti ile bir şeylerin değişeceğinden şüpheli:
“Merz, milenyumun başındaki Sosyal Demokrat Şansölye Gerhard Schröder'i anımsatan söylemlerle seçime hazırlanıyor. Almanya o dönemde refah devletinde kesintiler yapmış, ücret artışlarını yavaşlatmış ve bu sayede şirketler rekabet gücü kazanmıştı. Ancak günümüzde bu tür önlemler artık yeterli değil. ... Almanya'nın dijital dönüşüme ayak uydurması şart. ... CDU/CSU, programıyla bunun nasıl başaracağını net bir şekilde ortaya koymuyor. Üstelik Merz'in, Sosyal Demokratlar veya Yeşiller ile bir koalisyon kurması gerekecek. Böyle bir hükümetin hareket kabiliyeti şu anki koalisyon kadar kısıtlı olabilir.”
Harcamalar tartışması varoluşsal önemde
El País, borç freni meselesinde çıkan anlaşmazlığın önemine işaret ediyor:
“Merz, kamu borcuna yönelik neredeyse kültürel antipatiye varan tepkilerin aşılması gerektiği konusunda uzlaşmaya hevesli gözüküyor. ... Harcamalar tartışması Almanya’da varoluşsal bir meseleye dönüştü ve AB’ye de sıçrıyor. Scholz, iki yıl önce İkinci Dünya Savaşı’ndan bu yana görülen en yüksek seviye olan 100 milyar avroluk savunma harcamasını, Ukrayna’daki savaşın dönüm noktası olduğu iddiasıyla gerekçelendirmişti. … Bu mesajı bütün Avrupa anladı. Şimdi sıra Almanlar’da.”
AB motorsuz kaldı
The Guardian, Almanya ve Fransa'daki siyasi gidişatı endişeyle izliyor:
“Avrupa Birliği'nin en güçlü iki üye ülkesindeki siyasi işlevsizlik, yıl sonunu hayli kaygı verici hale getirecek gibi görünüyor. Ocak ayından itibaren Trump'ın Batılı müttefiklerine ekonomi ve dış politikada gözdağı vermeye çalışacağına hiç şüphe yok. Paris ve Berlin şu anda kendi iç meselelerine gömülmüşken, Avrupa'nın bu meydan okumaya hazır olmadığını söylemek yanlış olmaz.”
Varşova için bir şans
Polityka, Polonya’nın Almanya’nın zayıflamasından istifade edip edemeyeceği sorusuna yanıt arıyor:
“Erken seçimi kim kazanırsa kazansın, yeni şansölye bu kaosa bir düzen getirmek zorunda kalacak. Bunun anlamı, AB’deki liderlik boşluğunu doldurmak gerekliliği bir yana, örneğin Ukrayna meselesinde radikal bir politika değişikliği için çok az bir manevra alanına sahip olacak. Dolayısıyla, iki hafta içinde AB Konseyi Dönem Başkanlığı’nı devralacak Polonya için büyük bir şans doğabilir. Avrupa’nın yakın tarihinde ilk kez Berlin’in yaşadığı sıkıntılar Varşova’nın hayrına olabilir.”