Sırbistan'daki kitlesel protestolar nereye varacak?

Cumartesi günü 100 binden fazla gösterici, Cumhurbaşkanı Aleksandar Vučić yönetiminde yaşanan yolsuzlukları protesto etmek için Belgrad sokaklarına döküldü. Gözlemciler, bunun Slobodan Miloşeviç 25 yıl önce devrildiğinden beri düzenlenen en büyük gösteri olduğunu söylüyor. Aylardır süren hoşnutsuzluğu tetikleyen, inşaat hataları ve kayırmacılığın yol açtığı öne sürülen ölümcül Novi Sad kazası olmuştu. Avrupa basını ülkedeki vaziyeti analiz ediyor.

Tüm alıntıları göster/kapat
Vreme (RS) /

Top Vučić'in sahasında

Vreme son protestoları Cumhurbaşkanı açısından acı bir yenilgi olarak görüyor:

“Yangını benzinle söndürmeye çalışan Vučić, kindarlığını ve kışkırtıcılığını sürdürüyor. Krizi sona erdirecek yegâne seçenek olan geçici hükümetin ya da teknokratlar hükümetinin ancak kendi cesedi çiğnenerek kurulabileceğini defalarca söyledi. Kimse o ölsün istemiyor. Aksine, yurttaşlar barışçıl bir dönüşüm ve adil seçimden yana olduklarını söylüyorlar. ... Peki şimdi ne olacak? Sporun diliyle konuşacak olursak, top artık Vučić’in sahasında. 15 Mart’taki protesto kendisi açısından ağır bir siyasi yenilgiydi. Bunu kabul edip hiç değilse kısmen de olsa öfkenin yatışmasına ve krizden çıkış yolunun bulunmasına katkı sağlayabilecek mi acaba?”

Neue Zürcher Zeitung (CH) /

Aşağıdan demokrasi okulu

Tarihçi Armina Galijaš, Neue Zürcher Zeitung’da protestoları bir sosyal deney olarak yorumluyor:

“Protestocuların ellerindeki pankartlar sıklıkla görenlerin yüzünde gülümseme bırakıyor ve tabuları yıkıyor: ‘All we need is law’ [Tek ihtiyacımız hukuk] diyor ya da ‘Next year in prison’ [Seneye hapishanede] sözleriyle milliyetçi ‘Seneye Prizren’de’ (Kosova) şarkısına gönderme yapıyorlar. Öğrenciler Sırbistan’ı ve yaralanmış Sırp toplumunu iyileştirmek için çalışıyorlar. İnsanlara başka bir yolun mümkün olabileceğini gösteriyorlar. Geçtiğimiz dört aydır Sırbistan’da bir sosyal deney yapılıyor. Kolektif bir öğrenme sürecine girildi. Aşağıdan demokrasi okulunun provası yapılıyor - yüz binlerce genç üzerinde izler bırakacak biyografik bir deneyim bu.”

Telegram.hr (HR) /

Taleplere yönelik yanlış bir yaklaşım

Telegram, protestolar istasyon çatısında yaşanan ölümcül kazanın soruşturulması talebiyle sınırlı kaldığı sürece, hedefin gerisine düşüleceğini söylüyor:

“Öğrenciler, Aleksandar Vučić’in devrilmesini birincil ve nihai hedefleri olarak açıkça tanımlamış değiller. Ve bu stratejik açıdan yanlış bir yaklaşım. Uzun süre iktidarda kalan otoriter bir lideri, yönetimindeki tek bir ciddi yolsuzluk vakasıyla devirmek mümkün değil. Eğer gerçekten kendisini devirmek istiyorlarsa, bunu doğrudan hedeflemeleri şart. ... Vučić’in devrilmesi ve siyasetten çekilmesi talebi net bir şekilde dile getirilmedikçe, cumartesi günkü gibi protestolar yalnızca güçlü bir siyasi irade göstergesi olarak kalacak, ancak somut bir sonuç doğurmayacaktır.”

Der Standard (AT) /

Otokratın oyunlarına kanmamalı

Der Standard'a göre AB'nin öğrencilerin başlattığı demokrasi hareketinin yanında durması gerekiyor:

“Öğrenciler bir geçici hükümetin kurulması, iktidardaki İlerleme Partisi'nin yargıya ve devlet televizyonuna sızarak her şeyi kontrol altında tutmasına ve kuvvetler ayrılığını engellemesine yol açan yüksek makamlardaki kişilerin istifa etmesi gibi daha fazla siyasi talepte bulunmadığı sürece, otokrat Aleksandar Vučić sürecin dışında kalacaktır. Mevcut taleplerle bir yere varılamaz. ... Avrupa hükümetleri de Vučić'in manipülasyon girişimlerine kanmayıp Sırbistan’a yönelik AB fonlarını durdurursa, ülkenin demokratikleşmesine katkıda bulunabilirler.”

taz, die tageszeitung (DE) /

Tek bir AB bayrağı olmaması şaşırtıcı değil

Taz, Avrupa’nın Belgrad hükümeti üzerinde baskı kurmamasını eleştiriyor:

“Avrupalı siyasetçiler, eleştirilerini dile getireceklerine Vučić’e kur yapma peşindeler: Olaf Scholz Alman otomotiv endüstrisine lityum sağladı, Emmanuel Macron savaş uçağı sattı, Ursula von der Leyen Sırbistan’ın AB rotasını övdü ve Markus Söder de Vučić’in elinden devlet nişanı aldı. Vučić’in Sırp İlerleme Partisi (SNS) de CDU ve CSU’nun siyasi ailesinin parçası olmayı sürdürüyor. Rüzgâr Vučić sistemi lehine eserken, protestolarda tek bir AB bayrağının görülmemesi hiç şaşırtıcı değil.”