Yalan haber ne kadar tehlikeli?
Müstakbel başkan Trump'ın geçici ekibinin bir üyesi, Twitter'da yaydığı yalan haberler sebebiyle kovuldu. Online haber portalı Buzzfeed'e göre, ABD seçimleri öncesi Facebook'ta yayınlanan yalan haberler, medyadaki ciddi haberlerden daha hızlı yayıldı. Yorumcular "post-gerçek" çağının kökenlerini tartışıyor.
Post-gerçek dünyanın sorumlusu sol liberaller
Oxford Dictionary, "post-gerçek" kavramını yılın sözcüğü seçti. Gazetecilik profesörü Britanyalı Andrew Calcutt, Le Point'taki yazısında bu sözcüğün Trump ve popülistlerle birlikte anılmasının haksızlık olduğunu söylüyor:
“'Post-gerçek' kavramını bulanlar, ne medyayı cahillikle suçlayanlar ne de onların yeni kahramanları. ... Bilakis, sonunda nesnelliğe darbe vuran değerler dönüşümünü, çalışan orta sınıfın da büyük desteğiyle dolaşıma sokan bizzat akademi dünyası oldu. Liberalizme iman eden ve siyasi sola sempati duyan bu çevre, devlet eliyle ilan edilen gerçekliği ikame etmesi için yeni bir cehalet biçimi olarak 'post-gerçeği' icat etti. Akademisyenler 'gerçeğin', zeki insanlar için artık inandırıcı olmayan 'büyük bir masal' olduğunu bundan 30 yıl önce ilan etmişti. ... Bu yaklaşımdakilerin bir kısmının, post-gerçeğin hayata geçirilmesinin ilk kurbanları olması da kaderin tuhaf bir cilvesi.”
Abartılı Rusya eleştirisi de propagandadır
Sahte haberlerin yayılmasında Rusya'nın etkisi genellikle abartılıyor, diyor ABD'de yetişmiş Litvanyalı siyasetbilimci Kęstutis Girnius. BNS haber ajansının haberi:
“Çoğu Doğu Avrupalı komplo teorilerine inanır ve her taşın altında bir komünistin çıkacağından neredeyse emindir. Günümüzde komplo teorisi fanatiklerine Batı'da da rastlanıyor ve bunlar eskiden Sovyet gizli servisi KGB'ye ve Sovyet diplomasisine atfedilen büyülü gücün artık Rusya'daki dezenformasyon uzmanlarının elinde olduğuna inanıyor. ... Tıpkı Batı gibi Rusya da propagandayı araç olarak kullanıyor. Ne var ki Rus propagandasının etkisi ve verimliliği çoğu zaman abartılıyor. Rusya gerçekte olduğundan daha kötücül ve tehlikeli tasvir ediliyor, çabucak suçlamalar yapılıyor. Ancak bu haksız ithamlar da çoğu zaman bir tür propaganda aracı. Rusya medyasından talep ettiğimiz ilkeleri aslında biz de yerine getirmiyoruz.”
Sansür yanlış bir yaklaşım
Le Soir, yalan haberlerin sosyal medya üzerinden yayılmasının nasıl önleneceğine dair görüş bildiriyor:
“Siyasetçilerin, medyanın veya partilerin gerçeği her eğip bükmesinde veya çarpıtmasında zihinsel bir yıkım süreci gerçekleşiyor. Bunun (geçici) bir faydası olsa da, her defasında toplumu adım adım sağırlar diyaloğuna doğru itiyor. ... 'Sosyal' ağ tabir edilen ortamlar hem doğru, hem de yanlış bilgilerin yayılmasını neredeyse sonsuz ölçüde güçlendiriyor. Burada verilecek en yanlış tepki sansür olacaktır. Bunun yerine beynimizi dumura uğratma riski taşıyan bu yalanlar ifşa edilmeli. ... Peki çözüm ne olabilir? Eğitim, diyalog, saygı. Aksi halde giderek etrafımızı saran bu ahlaki çöl ortamı ve burada yetişen korkular, yine bizim mücadele etmemiz gerekecek yeni canavarlar yaratacaktır. Bu savaşı kazandığımıza dair henüz herhangi bir emare de yok.”
Kültür ve demokrasi çöküşün eşiğinde
Yanlış 'gerçekler' kültürümüz üzerinde büyük bir tehdit oluşturuyor, diyor Tom-Jan Meeus, NRC Handelsblad'taki köşesinde:
“Onlarca yıldır hep aynı sıkıntıların dile getirildiğini işitiyoruz: Göç kültürümüzü tehdit ediyor. İslam kültürümüzü tehdit ediyor. Avrupa işbirliği kültürümüzü tehdit ediyor. Bütün bunlardan anladığımız, olgu ve gerçeklerin anlamının gerilemesinin nedense kültürümüzü tehdit etmediği. Oysa şahsen, kavga ve kutuplaşmadan başka bir yöntem bilmeyen bir kültürün de sorun teşkil edebileceği görüşündeyim. ... Gerçeklerin geçer akçe olmadığı bir kültür ne kadar üstün olursa olsun, kaybolmaya mahkumdur. Sahte haberlerle mücadele edilmezse, gerçeklere hak ettikleri değer verilmezse hem kültürümüz hem de demokrasi çökmeye mahkumdur.”
Yalan haberlerle mücadele neredeyse imkansız
Deutsche Welle Bulgarca Servisi, internette yalan haberlerin yayılmasına karşı yapacak fazla şey olmadığından endişeli:
“Haber doğrulayan filtrelerden, neyin gerçek neyin yalan olduğunu bilen programlardan söz ediliyor, ancak bunların bir kısmı güvenlik duvarları örerken, diğerleri bu duvarları yıkmaya çalışıyor. ... Bir diğer alternatif de, yalan haber yayan gazetecilerin akreditasyonunu kaybetmesi gibi mesleki önlemlerin alınması. Ancak böyle bir önlem de gerçekçi değil, zira günümüzde kimin gazeteci, kimin sıradan yurttaş olduğunu kim belirleyecek? Belki de yapılması gereken yasa koyucuların, AB'nin ve meslek örgütlerinin okurun haberlerin doğruluğunu sınamak için 'fact-checking' tabir edilen olguların denetimini yapan kurumlar tesis etmesi. Maalesef gerçekler sıkıcıdır, 'Michelle Obama erkekmiş' gibi saçma sapan bildirimlerin eğlence değeriyse oldukça yüksek. Gerçekler hala dışarıda bir yerde, ama biz onları aramaya üşeniyoruz. ”
İnternetteki zehirli atıklar
El Periódico de Catalunya, ABD seçim kampanyasında dönen sahte bildirimlerin boyutları karşısındaki şaşkınlığını gizleyemiyor:
“ABD seçim kampanyası süresince internete boca edilen çerçöpün ardından Google ve Facebook yalanları yasaklamak niyetinde. Bunun kolay bir iş olmadığı aşikar. ... Mark Zuckerberg daha önce de 'Gerçeği tespit etmekte zorlanıyoruz,' uyarısında bulunmuştu. Üstelik tek mesele de bu değil. İçinde bulunduğumuz post-gerçeklik döneminde önce zehirleniyoruz, biraz şansımız varsa ardından birileri sapla samanı birbirinden ayırma zahmetine girişiyor. Bunun ardından başta bu yalanlara inanan kitle bu haberi nüanslı olarak yeniden alıyor. Bizi zehirleyenler bunu birkaç kuruş için yapmıyor; bu bilgilerle zehirleniyoruz çünkü sonunda büyük paranın kokusu alınıyor. Yaşadığımız şey, birkaç kişiye zarar vermek için yürürlüğe konan bir basın krizi ve çamur atma kampanyaları. ABD seçimleri sırasında internette olanların yanında, bizim kötülüklerimiz çocuk oyuncağı kalıyor.”
Günah keçisi bulundu
Libération yeni medyanın, özellikle de Facebook'un Trump'ın seçiminden haksız yere sorumlu tutulduğunu düşünüyor:
“Genç ve kentli nüfus, ilginç şekilde Trump'ın söylemine kapılma ihtimali daha düşüktü. Oysa sosyal ağlar ekosisteminden doğmuş olan ve Fransa'da şiddetle eleştirilen Buzzfeed örneğinde olduğu gibi kurumsal siyasete bakmayan yeni habercilik biçimlerine açık olanlar tam da bu sosyal gruplar. Yalancıbaşının zaferinin gerçek nedeni çaresizlik, öteki ve karanlık bir gelecek korkusu, siyasi sorumluk sahiplerinin inandırıcı alternatifler sunmadaki beceriksizliği ve geleneksel basının, güvensiz okurlara hitap edemediği gerçeği. Trump'ın başarısında suçu başka yerlerde arayanlar, bir günah keçisi bulmanın, gerçek sorunlara yanıt aramaktan daha kolay olduğunun pekala farkında.”
Yalan haber bol kâr demek
Facebook başkanı Mark Zuckerberg gelecekte Facebook'ta yayınlanan haber içeriklerinin gerçek olup olmadıklarının denetleneceğini söyledi. The Guardian bunu inandırıcı bulmuyor:
“Zuckerberg'ın sorunu, gerçeklerin denetlenmesinin umurunda olmaması. Çünkü bu Facebook'un sadece bir teknoloji şirketi değil, aynı zamanda bir yayıncı olduğunu kabul etmesi anlamına gelir. Bu da Facebook'un bir ölçüde habercilik sorumluluğu taşıması demek olur. Bu noktada Zuckerberg Facebook'un bir çıkar çatışması yaşadığını görmezden geliyor. Hatırı sayılır yükseklikteki gelirini kullanıcılarının veri izlerini takip ederek elde ediyor. Bir şey internette ne kadar çok paylaşılırsa, Facebook için o kadar kârlı. ... Diğer bir deyişle: internette bir sosyal ağ sahibiyseniz, yalan haberler -demokrasi için kötü olsa da- işiniz için çok iyidir.”