Schulz'un görev yeri AB'yi nasıl değiştirecek?
Martin Schulz, Avrupa Parlamentosu başkanlığı için üçüncü kez aday olmak yerine görev yerini Federal Almanya'ya taşıdı. Burada hangi mevkiye geleceği henüz belli değil. Kimi uzmanlar Schulz ile Komisyon Başkanı Juncker arasındaki "dostluğun" kopmasından memnunken diğerleri Almanya'nın Avrupa üzerinde etkisinin artmasından endişe duyuyor.
Eski 'dostluklar' rafa kalktı
Martin Schulz'un Brüksel'den Berlin'e taşınmasıyla AB Komisyonu Başkanı Juncker ile köprüler atılmış oldu, diyor NZZ ve bu yeni başlangıcı memnuniyetle karşılıyor:
“2014 sonunda Luxleaks skandalında yer alan Lüksemburg vergi uygulamaları, Juncker için siyasi açıdan tehlike arz ettiğinde, sosyal demokrat Schulz her zamanki maharetiyle devreye girmiş ve AB Parlamentosu'nda bir inceleme komisyonu yerine, hukuki müdahale gücü daha kısıtlı bir özel komisyon kurulmasını sağlamıştı. Junker ise bunun karşılığında Schulz'un üçüncü kez görev başına gelmesi için kulis yaptı. ... Ancak AB'nin kurmayları arasında yaşanan böyle bir kayırmacılık, Birliğin inandırıcılığına zarar veriyor. Nitekim bu sebeple hıristiyan demokratlar Schulz'un üçüncü dönemini kolaylaştırmak yerine, 2017'de Avrupa Parlamentosu Başkanlığını almakta ısrar etti. Bu gelişme Brüksel'deki parti politikalarının dengelerini kısa vadeli olarak bozmuş olabilir. Ancak AB'nin ihtiyacı olan devamlılık değil, taze kanın bulunması ve başkanıyla kurumları arasında sağlıklı bir mesafenin muhafaza edilmesi.”
Almanya'nın AB hegemonyası artacak
Schulz'un Brüksel'den Berlin'e gidişi, Lidové noviny gazetesi tarafından kaygıyla karşılanıyor:
“Schulz, Avrupa Parlamentosu başkanı olarak Almanya'nın AB içindeki rolünün vücut bulmuş haliydi. Helmut Kohl 1990 yılında asıl hedefin Almanlaşmış bir Avrupa değil, Avrupalı bir Almanya olduğunu söylemişti; yani birleşen bir Avrupa'da madalyonunun diğer yüzüydü bu. Ne var ki Schulz, Avrupa fikrinin sarsılmaz temsilcisi olmasına rağmen, katı, sabırsız ve kibirli bir tavırla Almanlaşan bir Avrupa izlenimi yarattı. ... AB Kohl'ün vizyonu doğrultusunda işliyor olsaydı, Schulz'un Alman siyasetinin zirvesinde yer alması bir sorun teşkil etmez, etki alanı Fransa ve Büyük Britanya nedeniyle yumuşardı. Ancak Almanya'nın yalnız bir hegemonya gücü olarak kaldığı bir ortamda, Schulz tam da Kohl'ün uyardığı türden bir Almanlaşmış Avrupa'yı temsil ediyor.”
AP gerçek bir Avrupalıya veda ediyor
Deutschlandfunk'a göre görev yerini Berlin'e taşıyan Martin Schulz, ardında büyük bir boşluk bıraktı:
“Schulz'u en kıyasıya eleştirenler dahi onun Avrupa Parlamentosu'na daha önce benzerine rastlanmamış bir saygınlık kazandırdığını teslim ediyor. ... Schulz, Avrupa sahnesinde konuşmak için ne zaman bir fırsat bulsa sözünü sakınmadı; bunu kimi zaman seçilmiş temsilciler adına, kimi zaman ise kendi adına yaptı. Brüksel ve Strazburg, kelimenin tam anlamıyla tutkulu bir Avrupa yurttaşı olan bir parlamento başkanına veda ediyor. ... Schulz Avrupa adına, 'sokaktaki adamın' anlayacağı ve bugüne kadar genellikle AB karşıtlarının tercih ettiği dili de kullanmayı bildi.”