Tillerson nasıl bir dış politika izleyecek?
Seçilmiş ABD başkanı Trump, enerji holdingi ExxonMobil'in patronu Rex Tillerson'ı dışişleri bakanlığına getirdi. Bir işadamı olan Tillerson'ın, Rusya Devlet Başkanı Putin ile iyi ilişkileri var ve Moskova'ya uygulanacak yaptırımlara karşı. Yorumcular Tillerson'ın atanmasının iyi mi kötü mü olacağı konusunda fikir ayrılığında.
Avrupa'nın güvenliği önemini yitiriyor
Avrupa Parlamentosu milletvekili Urmas Paet, gelecekteki ABD dış politikalarıyla ilgili endişelerini Eesti Päevaleht'te dile getirmiş:
“Estonya için ABD ve Avrupa arasındaki ilişki en önemli konu. Bu ikili ister İran'ın nükleer programı olsun, ister IŞİD'le mücadele isterse Suriye Savaşı ya da Rusya'ya uygulanan yaptırımlar, şimdiye kadar Avrupa'nın güvenliği konusunda her zaman hemfikirdi. ... Ekonomik çıkarlar ile insan haklarınının savunulması arasındaki denge aranır ve bulunurdu. Şimdiyse Avrupa ve ABD için geçtiğimiz onlarca yıl boyunca önemli olan konuların ekonomik çıkarların gölgesinde kalma riski artıyor. Ukrayna'nın kendi geleceğini tayin etme hakkına sahip bir devlet olmasına saygı gösterilmesi buna bir örnek.”
Trump'ın ekibinde nihayet bir meşale
Tillerson'ın, Exxon holdingin patronu olarak Rusya ve Ortadoğu'da edindiği deneyim, yeni makamında oldukça faydalı olacaktır, diyor Financial Times:
“Exxon patronu Rex Tillerson'ın bu pozisyona getirilmesiyle Trump'ın çekirdek kadrosu oluştu. ... Tillerson Exxon'daki payından ayrılmayı başarırsa, yeni mevkinde yaptıklarıyla değerlendirilmeli. Devasa bir holdingi oldukça yetkin biçimde idare etti ve Ortadoğu'da geniş bir deneyime sahip. Dışişleri makamı için diğer adayların aksine, öğretmeninin gözüne girmeye çalışan bir çocuk tavrı göstermiyor. Tillerson'ın ilk büyük sınavı, Rusya'ya uygulanacak yaptırımlar olacaktır. Görünürde yaptırımların hafifletilmesi için bir sebep yok.”
Rusya artık baş düşman değil
ABD dışişleri bakanlığı mevkiine Tillerson'un getirilmesiyle, Rusya'yla ilişkiler baştan aşağı yeniden değerlendirilmeli alınmalı, diyor ABC:
“Berlin duvarının yıkılması SCCB'nin parçalanmasına neden oldu ve Doğu Avrupa ülkelerini özgürleştirdi. ABD'nin tek süper güce ve -kulağa biraz tekinsiz gelse de- dünya çapında düzen ve güvenliğin teminatına dönüşmesine yol açtı. ... ABD yönetimi ise kargaşa ve çatışmaları beraberinde getirdi; nitekim ABD'nin Ortadoğu angajmanı tam bir felaketti. ... Şimdi her şeyi, bilhassa Moskova'yla ilişkileri baştan gözden geçirmemiz gereken yeni bir dönem başlıyor. Artık bir numaralı düşman Rusya değil, hem bize savaş ilan eden hem de Rusya için bir tehdit olan İslami köktenciler. Bu noktada kuvvetler, tıpkı Suriye'de yapıldığı gibi birleştirilemez mi? Batı'nın Rusya'yı potansiyel bir müttefik olarak görmesi, Rusya'nınsa Sovyet İmparatorluğu hayallerinden vazgeçmesiyle kim bilir neler yapılabilir. Trump'ın dış politikasının izlediği seyir bu mu yoksa?”