Binlerce Polonyalı, PiS hükümetine karşı ayakta
Gazetecilerin Polonya parlamentosu Sejm'deki çalışmalarının kısıtlanması planı, haftasonu Polonya'nın birçok kentinde protesto edildi. Göstericiler Sejm'in girişlerini kapadı, muhalefet milletvekilleri ana salonu işgal etti. Kimi yorumcular protestocuların AB'nin desteğine ihtiyaçlarını olduğunu söylerken, diğerleri Ukrayna'daki Meydan hareketi gibi bir oluşumdan endişe ediyor.
AB üyesi ülkeye yakışmıyor
NRC Handelsblad, Polonya'daki göstericilerin AB'nin desteğini hak ettiğini söylüyor:
“General Jaruzelski'nin Polonya'da komünizme karşı ve demokrasi için mücadele eden her türlü hareketin başını ezmek için seferberlik ilan etmesinden 35 yıl sonra bugün hükümet demokratik kazanımları yerle yeksan etmeye çalışıyor. Kendini frenleyemeyip demokratik hukuk devletinin içini boşlatıyor. Bu bir AB üyesine yakışmaz. ...[İktidardaki PiS partisi] popülaritesini çocuk parası, erken emeklilik gibi sosyal konularda yaptığı yasa değişikliklerine de borçlu. Yani pek çok Polonyalı, çocuk parası karşılığında yurttaşlık haklarından vazgeçmeye hazır. Gelir ortalamasının çok düşük olduğu bir ülkede bu anlaşılabilir ama yine de son derece miyop bir bakış açısı. AB her durumda Polonya hükümetiyle görüşmeye devam etmeli. Göstericiler desteği hak ediyor.”
Şimdi 'Meydan' başlatma zamanı değil
Witold Gadomski, Gazeta Wyborcza'daki köşesinde Polonya'nın bugünlerde aklıselim davranması gerektiği uyarısında bulunuyor:
“Facebook'ta okuduğum bir yazıda, Varşova'da bir tür 'Meydan'ın nasıl örgütlenebileceği anlatılıyordu. Umarım iş buralara gelmez, zira halkın çoğunluğuna sahip olmayan bir kitlenin yasal olarak seçilmiş bir hükümete baş kaldırması, hem devletin kilitlenmesine hem de Polonya'nın dünyadaki saygınlığının zarar görmesine neden olur. Üstelik tam da uluslararası düzeyde etkili devletlerin siyasi stratejilerini kökten değiştirme eğiliminde olduğu bu günlerde. [Muhalefetteki] Nowoczesna partisi genel başkanı Ryszard Petru'nun talep ettiği erken seçim de bir çözüm değil. Tekrarlanan bir seçim, nihayetinde mevcut kuvvetler dağılımını sadece teyit edecektir. Üstelik PiS onay vermediği sürece Sejm'i yasal yollarla feshetmek de mümkün değil.”
Parlamento işgali yanlış mesaj veriyor
Muhalefet parlamentoya barikat kurarak kendi işini zorlaştırdı, diyor Der Standard:
“Hükümet partisi 'Hukuk ve Adalet' (PiS) bu hamlesiyle bir kez daha demokratik temel özgürlükler konusundaki duyarsızlığını gösterdi. Bugün yaşananlar birçok muhalife komünizm dönemindeki sansürü hatırlatıyor; üstelik PiS kendini, bu dönemden ayrı tuttuğunu ısrarla ve medya desteğiyle vurgulamasına karşın. Ancak göstericiler de Polonya Parlamentosu Sejm'in simgesel gücünü hafife almamalı. Binanın kapılarının kapatılması pek faydalı bir müdahale değil ve yanlış mesaj veriyor. Nitekim içişleri bakanı muhalefetin 'yasadışı yollarla iktidara gelmek istediği' yönünde açıklamalar yapmaya başladı. Yani bir kez daha tartışma kültürüne herhangi bir katkı yapmayacak bir 'gerçek' dünyaya gelmiş oldu.”
Muhalefet ne pahasına olursa olsun çatışma
Muhalefet siyasetçilerinin cuma günkü parlamento kürsüsü işgalinin ardından bütçe oylaması başka bir salona alındı. Bunun üzerine muhalefet, milletvekili katılımı engellendiği gerekçesiyle oylamayı hukuk dışı kabul ettiklerini açıkladı. Milliyetçi-Katolik Nasz Dziennik gazetesi bunları ucuz bir senaryo olarak görüyor:
“Muhalefetin medya ve gazetecilerin çalışma koşullarını dert edindiği için böyle bir ayaklanma yaptığına inanacak değiliz. Bu söylem sadece bir bahaneden ibaret. Muhalefet uzun süredir bir çatışmaya hazırlanıyordu ve şimdi de bir fırsat yakaladı. Konu medya olmasa, histerik protestoları ve parlamento kürsüsünün işgali için başka bir sebep bulacaklardı. ... Mesele medyanın durumu değil, mesele hükümetin sabote edilmesi. Muhalefetin yapmak istediği şey bütçe görüşmelerini engellemek. Hükümetin işleyişini zorlaştırma amaçlarına ulaşmak içinse her yol mubah.”
Polonya güvenlik riski olma yolunda
Eesti Päevaleht, Estonya'nın önemli bir müttefikinin demokrasiyi kısıtlamasını endişeyle izliyor:
“PiS'in Hugo Chávez'inkine benzer bir rejime dönüşmesini, halkın mutlak çoğunluğunun desteklediği Chávez yönetimindeki Venezuela'nın çöküşünü izlediğimiz kaygısızlıkla izleyemeyiz. Polonya hemen yanı başımızda yer alan, Doğu Avrupa'nın en güçlü ordusuna sahip ve NATO üyesi büyük bir Avrupa devleti. Üstelik güvenlik ve diğer konularda bizimle ortak çıkarları olan bir ülke. Üstelik artan Rus tehdidi çerçevesindeki güvenlik konusunda, Avrupalı ülkeden daha çok Estonya'dan yana tavır aldı. Polonya parlamentosundaki sorun ve sokaktaki gösteriler güvenlik meselesiyle alakalı değil gerçi. ... Ama mutlak güç, kanserli doku gibidir ve sadece iç politikayla sınırlı kalmayacaktır.”
Yurttaş haklarına saldırı
Milliyetçi-muhafazakar PİS hükümeti, beğenmediği gazetecilerden kurtulmak istiyor, diyor Gazeta Wyborcza:
“Gazetecilerin ve raportörlerin Sejm koridorlarında nihayet serbestçe dolaşabilmesi, 1989 yılındaki devrimin bir sembolüydü. Bu ilkeye 27 yıl boyunca saygı duyuldu. ... İktidardakiler şimdi çıkarları uğruna bu özgürlükçü geleneği yıkıyorlar. Böylece bilgi alma hakkını ifa eden ve hoş olmayan sorular soran medyayı susturmak istiyorlar. 'Bilgiye' sınırsız erişim artık yalnızca iktidara yakın medya ve devlet medyası için mümkün. Bu ise bilgiye sınırsız erişim hakkının elden alınması ve yurttaş haklarına bir darbe anlamına geliyor.”
PiS daha fazlasını istiyor
Super Express'in Genel Yayın Yönetmeni Sławomir Jastrzębowsk sansürün yeniden yürürlüğe girmesine yönelik ilk adımın atıldığını alaycı bir dille ifade ediyor:
“Komünistlerin tiksindirici uygulamalarının ardından nihayet özgürlüğümüze kavuşmuştuk. ... Şimdi PiS'li [meclis başkanı] Marek Kuchciński gelmiş, Polonyalıların parlamentodan bilgi alma hakkını değiştirmeye çalışıyor. Doğrusu bravo PiS'e! İktidar partisi milletvekilllerinin nasıl çalıştıklarını kamuoyunun izlemesine ve bilmesine ne gerek var ki zaten? Hatta söz konusu olan yolsuzluklar da olsa hiçbir şey bilmesine gerek yok. Bence PiS bu tutumuyla yaya kalacak. Oldu olacak sansürü yeniden getirin. Yoksa sizin PiS 'Zamanı gelince onu da yaparız' mı diyor?”