Sankt Petersburg metrosunda saldırı
Sankt Petersburg metrosunda en az on bir kişinin öldüğü ve birçok insanın da yaralandığı bombalı saldırı, uluslararası alanda dehşete neden oldu. Köşe yazarları öncelikle Rusya'nın iç politik durumuna bakıp, saldırı Putin'i güçlendirdi mi yoksa zayıflattı mı, diye soruyor.
Putin iktidarının temel direkleri sallanıyor
Yazar Vasile Ernu blog'u Adevărul'da, Putin'in Rusya'da güvenliği garantileyememesi kendisi için de tehlikeli olur, diyor:
“Putin'in korktuğu, terör saldırılarının kendisi değil, siyasi sonuçları. Bu sonuçlar korkunç olabilir. Neden peki? Putin rejiminin gücünün temel direklerinden biri olan refah toplumu sallantıda. Petrol fiyatları hızla düştü. Batı dünyası ekonomik ambargo uyguluyor ve Kremlin bile daha az parayla yetinmek zorunda olduğunu hissediyor. Halk refah içinde yaşmaya devam etmek istiyor. ... Ama şimdi ikinci temel direk olan güvenli ve istikrarlı Rusya da sallanmaya başladı. Rusya'nın ikinci büyük kentinde tesadüfen Putin de oradayken bombaların patlaması çok güçlü bir mesaj. Suriye'de girişilen macera bumerang gibi geri dönerken Putin'in güvenlik dahi sağlayamadığını kanıtlıyor. ”
Teröristlerin gerekçeleri artık akılcı değil
Pravda, Rusya'nın tek başına alt edemeyeceği uluslararası terörün hedefi olduğunu düşünüyor: Yeni binyılın ilk on yılında Rusya'da masum insanların öldüğü saldırılar çok korkunç ve aşağılıkçaydı. Ama hepsinin bilindik bir motifi vardı:
“Rusya Çeçenistan'dan çekilsin. Şimdi her şey değişti. Sankt Petersburg'taki gibi saldırılar çok daha korkunç ve aşağılık. Bir zamanların ulusal bağımsızlık savaşçılarının yerini şimdi uluslararası dinci fanatikler aldı. Bunların gerekçelerini akılcı bir yaklaşımla açıklamak mümkün değil. Bu insanların amacı korku ve nefret körüklemek. Saldırganların adreslerini bulmak çok önemli. Avrupa'daki saldırganların çoğu tek başlarına harekete geçmedi. Kimileri Suriye'de radikalleşti. Suriye'den kaç Rus vatandaşının Rusya'ya geri döndüğünü bilen yok. Bu nedenle de küresel teröre ancak küresel işbirliğiyle diz çöktürülebileceğini hatırlamamız gerekiyor.”
Rusya zaten tedirgindi
Terör Rusya'ya, Moskova'nın çok zor bir dönemde olduğu zaman geri dödü, diyor Süddeutsche Zeitung:
“Sankt Petersburg'taki saldırının aydınlatılması Rus hükümeti için çok önemli, çünkü terör saldırısı Moskova'da siyasetin bundan bir kaç ay öncesine kıyasla çok daha güvensiz ve tedirgin olduğu bir dönemde gerçekleşti. Geçtiğimiz haftalarda yolsuzluğa karşı ülke çapında yapılan gösteriler devlet için bir sınav oldu, üstelik de başkanlık seçimlerine bir yıldan daha az bir süre kaldığı bir dönemde. Ülkedeki her alanı kontrol etme iddiasında olan bir iktidar için bunun birkaç anlamı olabilir. Sankt Petersburg saldırısı en azından Batı'yla ilişkilerin iyileşmesine yardım edebilir. İki tarafın da kurban olması, en azından terörle mücadelede dayanışmayı arttırabilir.”
Putin daha çok baskıya başvuracaktır
Ilkka gazetesi, Putin Sankt Peterburg'taki saldırıdan iç siyasette kazançlı çıkabilir, diyor:
“Dün Sankt Petersburg metrosunda yaşanan saldırının dolaysız sonuçları üzerine fazlaca spekülasyon yapmaya gerek yok. ... Patlama yurttaş haklarının kısıtlanmasına ve polis ve askerin kamusal alanda ve Rus halkının gündelik yaşamında daha görülür olmasına neden olabilir. Rusya'nın istikrarı ve güvenliği sarsıldı. Güvenlik güçlerinden bu istikrarı yeniden kurması bekleniyor şimdi. ... Sankt Petersburg'taki saldırı bütün trajikliğine rağmen Putin için bulunmaz bir fırsat gibi. Ortak düşman terör, diğer iç sorunları ve muhalefetin başkana yönelttiği giderek artan eleştirileri gündemin alt sıralarına itecektir.”
Otoriter rejimler de güvenliğin garantisi değil
Lidové noviny gazetesi, Rusya'dan empati ve merhamet esirgenmemesi konusunda uyarıyor:
“Batı'daki ve Ortadoğu'daki kurbanlarla karşılaştırıldığında Rusya'dakiler ikinci sınıf kurban değildir. 11 Eylül 2011'de Washington'a başsağlığı dileyen ilk yabancı devlet başkanının Putin olduğunu unutmayalım. ... Rusya geçtiğimiz yıllarda böylesi bir tehdide maruz kalmamıştı. Büyük bir kentte benzer bir olayı hatırlamak için 2010 yılının Mart'ına, Moskova metrosundaki saldırıya dönmek gerekiyor. Dünkü olayın ardından henüz kesin gerekçelerden söz etmek mümkün değil gerçi, ama Rusya'nın kalbine yapılan bu saldırı Putin'in Batı'ya sırtını dönmesini takip eden ilk saldırı. Önümüzdeki dönem otoriter bir rejimin liberal Batı'dan daha güvenli bir ortam sağlayabileceğini de kanıtlamalı bize. Çünkü bunun mümkün olduğunu düşünmüyor hiç kimse. Bu bir zafer çığlığı değil, sadece bir tespit.”
Cihatçıların intikamı
Diplomat Roberto Toscano La Repubblica'daki yazısında bu saldırıyla IŞİD'in Putin'den intikam aldığını tahmin ediyor:
“Putin Kırım'dan Suriye'ye kadar gösterdi ki, Rusya önemli bir ülke, Rusya'nın dışlanması mümkün değil, aksine Rusya hala büyük bir güç. ... Rusya'nın soğukkanlı ve kararlı rövanşları şimdiye kadar hep başarılı oldu. ... Ama Amerikalıların da çok iyi bildiği gibi, süper güç olma hırsının bedeli çok ağırdır. Mesele sadece ihtirasları finanse etmek değil, aynı zamanda risk de alabilmektir. İnsan liderlik makamıyla mücadele edenlerin ya da yenilgiye ramak kala sorumlu kişiyi misillemeyle cezalandırmak isteyenlerin hedefi haline gelebilir. Bugün cihatçıların en büyük düşmanı olarak görülen kişi Putin. Üstelik Obama'ya oranla tereddütleri ve çelişkileri çok daha fazla olan Trump'dan çok daha büyük bir düşman.”