Brüksel Macaristan'a karşı yeterince sert mi?
AB Komisyonu temsilcileri ve milletvekilleri, Avrupa Parlamentosu ziyareti sırasında Macaristan Başbakanı Orbán'ı eleştirdi. Komisyon aynı zamanda yeni yükseköğretim yasası nedeniyle Macaristan'a karşı sözleşme ihlali işlemi başlattı. Yorumculara göre Orbán'ın baskıcı rejimi karşısında başka yaptırımların uygulanması gerektiği görüşünde. Diğerleriyse bu katı eleştiriyi zavallıca bir tutum olarak görüyor.
Orbán'a baskı yalnızca para ile mümkün
Avrupa Parlamentosu'nun Viktor Orbán'a yönelik suçlamaları, anlaşılan parlamenterlerin öne çıkmak için kullandıkları bir gösteriden ibaretti, diyor Dennik N:
“Her ne kadar sürekli Orbán'ı savunmaktan sıkılmış Avrupa Halk Partileri üyelerinin sayısı artsa da, gruplarının AP'deki çoğunluğu onlar için daha önemli; bunun için de on bir Fidesz parlamenterinin düzenli ve güvenilir şekilde EPP grubuyla oy birliğinde olmaları gerekiyor. Aynı yaklaşım AB Komisyonu için de geçerli. Komisyon yükseköğretim yasasıyla ilgili olarak Orbán'dan sadece kozmetik değişiklikler bekleyecek, bunlar da onun baskıcı rejimine dokunmayacaktır. ... Zaten bu görevi ancak seçmenler yerine getirebilir. Ancak bu durum AB'nin çaresiz olduğu anlamına gelmiyor. Orbán Avrupa'dan gelen sübvansiyonlara muhtaç. Bunların nasıl kullanıldığına ilişkin ayrıntılı bir inceleme, parlamenterlerin sözlerinden çok daha fazla işe yarayacaktır.”
AB'nin Orbán eleştirisi çok zavallı
Hükümete yakın siyasetbilimci Tamás Lánczi, Mozgástér blog'unda, Orbán'ın salı günü Avrupa Parlamentosu'nda bulunmasına gösterilen tepkiler, AB'nin acınası halini açıkça gözler önüne serdi, eleştirisini dile getiriyor:
“Avrupa'nın seçkin sınıfının böylesine acınası bir zihinsel halde bulunduğunu görmek insanın aklını başına getiriyor. Sol liberal siyasetçilerin, Orbán'a yönelik histerik açıklamaları büyük oranda çarpıtma ve karaçalmaya dayalı. Örnek olarak Liberal grubun başkanı Guy Verhofstadt, bu histeri içerisinde Nobel edebiyat ödülü sahibi Imre Kertész'in kitaplarının yakıldığı ve Macaristan'da idam cezasının yürürlüğe girdiği bir tablo çizdi. ... Avrupa'nın seçkin siyasi sınıfı, Avrupa'da olan biteni kesinlikle anlamamış görünüyor. Çoktan süresini doldurmuş siyasi söylemleri ısıtıp ısıtıp önümüzde koymaya devam ediyorlar. Ancak AB'nin yoğun direncine karşın, Orbán geri adım atmadı ve yerini korudu. Ne tehdit ne de şantaj baskısı önünde eğildi.”
Orbán'ın anlayacağı dil
Anlaşılan Orbán'ın tepki verdiği tek şey, Avrupa Birliği'nin başlattığı ihlal prosedürü, diyor Der Standart:
“Önce beğenmediği hakimlere karşı harekete geçti, ardından basına müdahale etti. Siyasal rakiplerine seçimlerde haksızlık yapabilmek için parlamentoya yasa tasarıları getirdi. Aynı şekilde din özgürlüğünü de kısmak istedi. Avrupa Birliği Komisyonu Orbán hükümetine karşı birçok kez ihlal prosedürü başlattı, Budapeşte'yi Avrupa Birliği kurallarına sadık kalması için birçok kez uyardı. Ve Orbán her seferinde bu uyarılara uydu -tabi tavrına karşı duyulan haklı öfke dalgaları dindikten sonra. Şaibeli yükseköğretim reformu ve 'AB-karşıtı referandum' konularında da şimdi benzer bir şey yaşanacak. Orbán anlamazlıktan geliyor: Halka danışamayacak mıyız yani? Tabi ki. Ancak Avrupa Birliği Komisyonu da, Avrupa'nın liberal değerler birliğine dikkate almayan bu gerici provokatörü rahat bırakmayıp, hukuki ve siyasal baskıyı sürdürmeli.”
Nihayet Orbán'a bir tokat
Macaristan'da demokrasinin çökertildiğinin apaçık ortada olmasına rağmen, AB Orbán'a bugüne dek sabır gösterdi, diyor Bratsilava'da yayınlanan Pravda gazetesi:
“Tabi ki Macaristan'da hala seçimler özgür, kağıt üzerinde ifade özgürlüğü bulunuyor ve bağımsız mahkemeler mevcut. Ama son dönemde tüm kurumlar ve kurallar iktidardaki Fidesz'e uygun hale getirildi. Orbán gittikçe iktidarını garantiliyor. AB Komisyonu'ndan ara sıra gelen açıklamalar, otokratı rahatsız etmedi. Ama şimdi son damla bardağı taşırdı: Yalnızca diktatörler akademik özgürlükleri kısıtlar. Komisyon bu durumda daha fazla sessiz kalamazdı. Orta Avrupa Üniversitesi'nin yeni yükseköğretim yasası ile ortadan kaldırılmak istenmesine karşı AB Komisyonu hukuk yoluna başvurmak zorunda kaldı. Orbán bunu Avrupa Parlamentosu'nda ne kadar önemsiz göstermek istese bile, kendisi için bunun bir tokat anlamına geldiği aşikar.”
AB artık yumruğu kadife eldivenden çıkartmalı
Brüksel ve diğer AB ülkeleri, Macaristan ve başka Doğu Avrupa ülkelerinde demokrasinin altının oyulmasına karşı çok daha sert tavır almalı, diyor Financial Times gazetesi:
“Avrupa Birliği, üyelerinin kuralları yerine getirmesi için elindeki sınırlı olanakları daha etkili kullanmalı. Ayrıca Macaristan'ın AB mali yardımlarını kullanırken ortaya atılan rüşvet suçlamalarını da daha yoğun olarak incelemeli. Angela Merkel ise AB değerlerini savunmak adına daha etkili bir girişimde bulunarak, Orbán'ın Fidesz partisini Avrupa Parlamentosu'ndaki Avrupa Halk Partisi (AHP) grubundan çııkarılmasını sağlamak için adımlar atmalı. Merkel'in CDU'su, AHP'nin bu durumda çoğunluğunun kaybolacağı endişesiyle buna hep karşı çıktı. ... Avrupa Birliği Orbán ve Doğu Avrupa'daki liberal olmayan düşünce akımını engellemek için, bunlara yüksek bir bedel ödetmeli.”
PiS Polonya'da Orbán'ın Fidezs'ini taklit ediyor
Polonya'da iktidardaki PiS Partisinin, Orbán'ın Fidezs'ini taklit ettiğini belirten Gazeta Wyborcza, Varşova'nın da sorun yaşayacağını öngörüyor:
“Hak ve Adalet Partisi (PiS) Macaristan'ın yürürlüğe soktuğu hemen tüm yasaları ve siyasal çözümleri kopyaladı. Tuna nehri kıyısını (Budapeşte'yi) ziyaret eden Polonyalı politikacıların sayısı tüm rekorları kırdı. Polonya hükümeti yalnızca fikirleri almayıp, aynı zamanda Macarların dilini de kopyaladı. Bunun örneklerini mülteciler konusunda ya da sivil toplum kuruluşlarına karşı tavırda görmek mümkün. Kısa bir süre önce Polonya Adalet Bakanı vekili de, 'hakimler sınıfıyla hesaplaşma vakti geldi, çünkü bunların ne demokratik bir vekaletleri bulunuyor, ne de PiS gibi seçimle işbaşına geldiler' dedi. Bu (cümle) ise Fidesz'ten intihal.”