Terör May'in başını daha çok ağrıtacak
Başbakan May Britanya'da son üç ayda girişilen üçüncü saldırının ardından radikal İslama karşı daha katı önlemler alınacağını ve internet denetimi için yeni yasalar geleceğini açıkladı. Erken seçime iki gün kala açıklanan bu eylem planı basını ikna etmemiş görünüyor.
May sorumluluğu başkasına atamaz
2010 ile 2016 yılları arasında içişleri bakanlığı yapan Theresa May, yaşanan durumu açıklamakta zorlanıyor, diyor The Guardian:
“Bazı raporlara göre saldırıyı gerçekleştiren iki terörist katilden biri saldırıdan önce, IŞİD'e adam topladığı iddiasıyla iki kez yetkililere bildirilmiş. Radikalleşen bu kişiyi yetkililere bildirense kendi arkadaşı olmuştu. ... Theresa May'in çevresi, basın yoluyla Britanya iç istihbaratı MI5'i eleştiriyor. Eleştirilerin ana eksenini, istihbarat teşkilatının gelişmekte olan terör tehdidine 'ayak uyduramadığı' iddiası oluşturuyor. Ancak 2010'dan itibaren MI5 teşkilatının sorumlularından birini unutmamamız gerek. ... Theresa May şu anda başbakan olsa da son yedi yılın altısında içişleri bakanı olarak görev yapmıştı. Büyük Britanya'nın terör saldırılarının vahşetini yaşadığı günümüzde, olan biteni açıklamakla yükümlü olması gereken kişi de Theresa May.”
Asıl sorun Batı Avrupa'daki terör yuvaları
İngiltere Başbakanı May, sadece daha sert internet kontrolleriyle terörü bastırmayı başaramayacaktır, diyor Lidové noviny:
“Elbette devlet interneti, Facebook'u ve Twitter'ı düzenlemeye alabilir. Ancak aynı devlet, etnik açıdan kendi içinde kapalı semtlerdeki terör yuvalarına nasıl müdahale edecek? ... Batı Avrupa kentlerindeki cihatçıların ilkel donanımlarla bile başarılı olmasının ardındaki neden, tam da adı geçen bu kuluçka ortamları. Ellerinde bir panelvan araç ve birkaç sustalı bıçak olduktan sonra internete ihtiyaçları mı var? Hele ki koca semtler emirlerindeyken ya da polisin dikkatini bu insanlar üzerine çekmeye yeltenen kişiler halkın çoğunluğu tarafından hain olarak yaftalanırken! ... Devlet burada İslam karşıtı görünme riskine girmeden hiçbir şeyi düzenleyemez ya da 'yasaklayamaz'. Cihatla mücadelenin, en azından Müslüman göçe kucak açmış ülkelerdeki en büyük açmazı bu.”
Potansiyel faillerle konuşmak
May, açıkladığı terörle mücadele eylem planıyla sadece güçsüzlüğünü ispatlamış oldu, diyor De Standaard:
“Bu eylem planıyla aşırıcılığın önünü alacağı kuşkulu. İçişleri bakanlığı görevinde bulunduğu altı yıl boyunca şiddete eğilimli İslam köktenciliğinin belini bükmeyi başaramadıysa şimdi neden başarılı olsun? Bu problemle basit bir eylem planıyla mücadele edeceğini açıklamaya karar vermesi, başbakanın inandırıcılığına hiç iyi gelmedi. Ancak May mantıklı şeyler de söyledi. ... Örneğin aşırıcı ideolojileri yenmenin yegane yolunun, potansiyel failleri, hoşgörünün korku ve nefretten daha değerli olduğuna ikna etmekten geçtiğini dile getirdi.”
Neden hep İngiltere?
Milliyet gazetesi neden hep ingiltere'nin terör saldırılarına maruz kaldığını soruyor:
“Terör odaklarının İngiltere’yi bu kadar sık hedef almalarına bir mana vermek zor. Britanya Kuzey İrlanda ayrılıkçı hareketinin sahneye çıktığı yıllardan beri terörle savaş deneyimini yaşamış bir ülke. Güvenlik alanındaki performansı iyi. Ülkeye göç edenlere karşı tutumu ve onları entegre etme yeteneği diğer birçok Avrupa ülkesinden üstün. İngiltere Irak ve Suriye’de hava operasyonlarına katılan koalisyonun bir üyesi olarak IŞİD’in hedef listesinde yer alıyor. Ama o listede Britanya kadar sık saldırılara hedef olmayan birçok ülke var.”