Londra: Terör toplumu kutuplaştırıyor mu?
Londralılar yeni bir saldırının kurbanı oldu. Şiddet bu kez Müslümanlara yöneldi. Bir insan kalabalığının arasına dalan bir kamyon, on bir kişi yaralanmasına, bir kişinin de ölmesine neden oldu. Ölüm vakasının saldırıyla bağlantılı olup olmadığı araştırılıyor. Avrupa basını, saldırının toplumdaki kutuplaşmayı arttırıp arttırmayacağını ve bundan hangi dersler çıkarılması gerektiğini tartışıyor.
Büyük Britanya savunmasız
Süddeutsche Zeitung'a göre Londra'daki saldırılar sürpriz değil:
“Britanyalılar ciddi anlamda hoşgörülü ve kibar olabilir, ancak arkasında İslamcıların olduğu bir dizi terör saldırısı onlarda da beklenen tepkiyi yarattı. Londra Köprüsü'ndeki saldırının ardından Müslüman karşıtı vakalar artmıştı, yani ölü ve yaralı olması da, beklenen bir ihtimaldi. Britanya'da yaşanan şiddet ve karşı şiddet sarmalı artabilir. Bu tehlikeyi siyasi liderlerin trajedilerin yaşandığı yerlere gitmek için yarışmalarında da görüyoruz. Terör istikrarsız bir sisteme girdiği zaman işliyor.”
Çifte standart uygulanmamalı
The Independent gazetesine göre, devlet İslamla ilgili nefret söylemini körükleyenlerden hesap sormalı:
“Britanya yasalarına göre dini özgürlüklerini yaşayan insanlara yapılan bir saldırının tanığı olduk. Hükümetin İslam düşmanı atmosferi kışkırtanlara ve bunun gibi saldırılara meydan verenlere karşı bir şeyler yapma zamanı geldi artık. Uzun süre bu tür radikalizmi, İslamcı radikalizmden daha az tehlikeli gören çifte standarta göz yumduk. Oysa her iki radikalizm de farklılıklara nefretle karşılık veren ve kendini üstün kılmaya çalışan bir dünya görüşünün özlemleri ve motifleri tarafından belirleniyor. İslamcı terör saldırılarının ardından nefret vaizleri sorguya alınmıştı. Bu olayda da farklı olmamalı.”
Terörizmle ideolojik mücadele gerekli
Danimarka'da yayınlanan muhafazakar Kristelig Dagblad gazetesi, Batı toplumlarında yaşayan Hristiyanlar ve Müslümanlar arasındaki barıştan endişeli:
“Avrupalılar çoğu kez İslamcıların işlediği cinayetlerin intikamını Müslümanlardan almaya çalışmadı. Müslümanların ve Hinduların başörtülerinin çekip çıkarıldığı vakalar var gerçi, ama bu vakalarda hayati bir tehlike olmadı hiç. Ancak şu anda yürülükte olan orman kanunları, terör saldırılarını iki grup arasında şiddet içeren bir çatışmaya çevirebilir. Bu hastalık salgın hale gelmemeli. İslamcı terörde saldırıların ardındaki ideolojik motiflere yoğunlaşmak lazım. Terör saldırılarını sosyolojik nedenlerle açıklayarak önemsememek kötü bir alışkanlık haline geldi. Terörizmle ancak ve ancak ideoloji ve ilahiyat da dikkate alınarak mücadele edilebilir.”
İslam düşmanlığı yayılıyor
Hürriyet gazetesi, Batı'daki islamofobide Müslüman dünyanın da payı olduğunu vurguluyor:
“Unutmayalım ki İngiltere, ülkesindeki Müslümanlara aile hukuku alanında 'şeriat mahkemesi' oluşturma izni bile vermiş bir ülkedir. ... Şu iki gerçeği dinimiz ve felsefemiz ne olursa olsun hepimiz görmeliyiz: El Kaide ve IŞİD gibi terör örgütleri İslamofobiyi körüklüyor. Müslüman toplumların feci durumu da Batı’da İslamofobik duyguları körükleyen bir faktördür. Kabaran islamofobik önyargılar da Batı’daki Müslümanların ötekileştirilmesine, samimi Müslümanları rencide eden yayınlara, davranışlara ve nihayet saldırılara yol açıyor.”