Brexit: Londra ne kadar sığınmacıya izin verecek?
Britanya'da yeni bir göç yasa taslağı planları heyecana neden oluyor. The Guardian gazetesine sızdırılan belgede, Brexit sonrası çok daha katı kuralların uygulanması yer alıyor. Buna göre düşük nitelikli işgücü en fazla iki yıllık oturma izni alabilecek ve Britanyalı şirketler yerel nüfusu tercih etmek konusunda teşvik edilecek. Söz konusu plan hem hükümette hem de medyada hararetli bir biçimde tartışılıyor.
Sorunlar böyle çözülmez
The Irish Times'a göre, göçmenler için geçerli kuralların sertleştirilmesi, Britanya için olduğu gibi ABD için de yanlış bir tutum:
“Donald Trump'ın [yasadışı göçmenlerin çocuklarına yönelik] hamlesi ile Britanya içişleri bakanlığının planının ortak bir yanı var. Her iki yaklaşımın temelinde, toplumsal sorunların tamamından göçmenlerin sorumlu olduğu yanılsaması yatıyor. Sanki çalışmak için Lincolnshire'daki çilek tarlalarına gelen Rumenlerin sayısı azaltılabilse, küreselleşme, üretim merkezlerinin kaydırılması ve otomasyon gibi unsurlar bir gecede kaybolacak. Gerek Theresa May gerekse Donald Trump, aslında büyük bir sahtekarlık olan bu mitosu insanlara satmaya çalışıyor.”
Britanyalıların talebi işte bu
The Daily Telegraph bu yasa tasarısını, Britanyalıların çoğunluğu daha az göçten yana, diyerek savunuyor:
“Düşük nitelikli işçilerin göçüne getirilmek istenen yeni kısıtlama, anketlere göre söz konusu göçmenlerden pek de hoşnut olmayan kamuoyunun görüşünü yansıtıyor. Sızdırılmış olan bu plan ayrıca, 'işçilerin koşulsuz serbest dolaşımına' 2019 yılında bir son verilmesini öneriyor. Buna göre adli sicil kaydı için yeni denetimler getirilecek, aile birleşimi vakalarının sayısı kısıtlanacak. Böylece göçün güvenlik durumunu etkilediği kaygısına ve şu sıralar devlet kurumlarına binen yüklere bir karşılık verilmiş oluyor. Anketlere göre önem sıralamasında göç, Britanyalılar için ikinci sırada yer alıyor. Dolayısıyla hükümet, kamuoyunun kaygılarına eğilmekte son derece haklı.”
Çöp sepetine taslak
Böyle bir göçmen politikası, AB yurttaşlarının sahip oldukları haklarla ciddi bir kırılma anlamına gelecek ve hayata geçirilecektir, diye öngörüyor Deutschlandfunk:
“Hem Polonyalılara ya da İspanyollara dünyanın en ücra köşelerinden geliyorlarmışçasına davranmak, hem de AB'yle serbest ticaretin avantajlarını istemek, birbiriyle örtüşen hedefler değil. İçişleri bakanlığının bu çalışması bu nedenle kısa sürede çöp sepetini boylayacaktır. İçişleri bakanının kendisi bile taslaktan hoşlanmıyor; hükümetteki iş dünyasıyla dost siyasetçiler ise dehşete kapılmış halde. Ancak Başbakan Theresa May, daha sıkı bir göç politikasının ana savunucusu. ... May Brexit'çilerle ittifak kurmaya çalışırken bu kez daha sert bir tutum izliyor.”