Yalnızca geniş kapsamlı bir dış politika
Daily Sabah'a göre, Türkiye'nin katılabileceği bir Avrasya ekseni yok:
“Türkiye'nin bugün sadece ABD ya da AB'ye endeksli bir dış politika yürütemeyeceği ortada. Ancak ülkenin sadece Avrasya büyük güçlere (daha iyi bir tarif olmadığı için tercih edilen bir sözcük) yaslanabileceği argümanı her şeyden önce realiteden uzak. Rusya ile İran arasındaki görüş ayrılıklarını göz ardı etmek imkansız. Üstelik bu ikisi bir devasa eksen de oluşturuyor değil. En nihayetinde Türkiye için asıl olan kendi çıkarlarını en iyi nasıl gerçekleştirebileceğidir.”
Erdoğan Batı'dan Doğu'ya kayıyor
Orta Doğu uzmanı Alberto Negri, Il Sole 24 Ore'de yayınlanan yazısında, Türkiye'nin giderek Batı'dan kopup Doğu'ya yaklaştığını ifade ediyor:
“Putin ve Ayetullah bir zamanlar Suriye cephesinde Türkiye'nin düşmanıyken şimdi Erdoğan'ın içler acısı dış politikasının koltuk değneği oldular. ... Erdoğan kimi Batılı ve Arap güçlerin talihsiz desteğiyle, Türkiye'yi Avrupa'dan uzaklaştırmayı başardı ve bir zamanlar Atatürk'ün mesafe koyduğu Orta Doğu'yla yeniden birleştirdi. Günümüzde Orta Doğu'nun gerçek baş belası Esad değil, tarihte yaşananlar ışığında ne Rusların ne de İranlıların engel olmaya cesaret edebildiği Erdoğan'dır. Türkiye cumhurbaşkanı bir sarkaç misali Doğu ile Batı arasında gidip gelerek NATO'nun tarihi müttefiklerini ve Avrupalıları sebatla kışkırtmaktan geri durmuyor.”