Mülteci kotası Merkel'e seçmen getirecek mi?
Almanya'da muhafazakar birlik partileri [CDU/CSU] koalisyon görüşmeleri başlamadan mülteci politikası konusunda uzlaşıya vardı. Bu planlara göre Almanya artık insani nedenlerle yılda en fazla 200 bin mülteciyi kabul edecek. Kimi yorumcular Merkel'in üst sınırı neden kabul ettiğini anladıklarını belirtirken, diğerleri başbakanın hükümetin kurulmasını zorlaştırdığını ifade ediyor.
Yeni hükümetin daha fazla hareket alanı
Delo mülteci kabul üst sınırı konusunda varılan anlaşmanın büyük sürpriz olmadığı görüşünde:
“Angela Merkel, diğer Avrupa ülkelerinin sığınmacılara yardım konusunda kendi yanında yer almayacaklarını anladı. Bu yüzden Merkel'in AfD'li bir parlamentoda yapacağı ilk şey, kendi ülkesinde istikrarı ve refahı kurtarmak olacaktır. Göçmenlerin cinsel saldırıları ve terör eylemleri pek çok insanı huzursuz ediyor ve Almanya'daki küreselleşme mağdurları, devletin kendilerine yardım etmesi gerektiğini düşünüyor. ... Göç politikaları konusunda varılan uzlaşma yeni Merkel hükümetine küreselleşmenin zorlukları karşısında daha fazla hareket alanı sağlayabilir. Bu zorluklar arasında dijitalleşme, Alman ekonomi motorunun muhafazası ve barış ve refah içinde bir Avrupa yer alıyor.”
Muhafazakar seçmene jest
Pravda gazetesi CDU ve CSU'nun sonunda anlaştıklarını, ancak bunun tam bir uzlaşma anlamına gelmediğini yazıyor:
“Berlin'deki yeni hükümetin başarısı doğrudan bu meseleye bağlı. Merkel, Alman iltica yasasında üst sınır olmadığını söylemekte haklı gerçi. Ama bunu söylerken, seçimde birlik partilerine sırtını çeviren muhafazakar seçmene bir jest yapmak gerektiğini de şimdiye kadar görmezlikten geldi. ... Tarihte Almanya'ya 200 binden fazla sığınmacının geldiği iki dönem var. Yugoslavya savaşı ve 2015/2016. Oysa Almanya'nın demografik olarak yılda 400 bin nitelikli göçmene ihtiyacı var. Bu noktada ekonomi ve insanlık karşı karşıya geliyor.”
Birlik partileri merkezi göz ardı edemez
NRC Handelsblad'ın Almanya muhabiri Juurd Eijsvogel, birlik partilerinin bu ödünle koalisyon görüşmelerinin yolunu açtığını, ancak sevinmek için henüz erken olduğunu söylüyor:
“Bu gelişme henüz parti saflarındaki sorunların çözüldüğü anlamına gelmiyor. Seçimde son 60 yılın en kötü sonucunu alan CSU, çok daha muhafazakar bir kimlikle yeniden ortaya çıkmak istiyor. ... Tıpkı CDU ve SPD gibi Bavyera partisi CSU'nun sorunu, bir halk partisi olmanın, yani farklı toplumsal grupları temsil etmenin giderek zorlaşması. CSU ve CDU son seçimdeki hayal kırıklığının ardından sağa kayarlarsa, AfD seçmenini geri kazanabilirler. Ama o zaman da merkezdeki seçmeni kaybetme tehlikesiyle karşılaşırlar.”
Yeşiller için zor lokma
Lidové noviny, üst sınır konusunda henüz son sözün söylenmediğini ifade ediyor:
“CSU hedeflediği sayıya, başbakan ise iltica hakkının baki kalması hedefine ulaştı. Devrim denilebilir mi buna? Şimdilik CDU ile CSU arasında varılmış bir anlaşma diyelim. Devrim olması için bu anlaşmayı müstakbel koalisyonun, dolayısıyla Yeşiller'in de onaylaması gerekiyor. Yeşiller iltica konusunda, birinci maddesinde insan onurunun dokunulmazlığını garantileyen anayasaya atıfta bulunuyor. Kulağa çok hoş gelse de buradan çıkan sonuç, yaklaşık 5 milyar insanın Almanya'ya sığınma hakkına başvurabileceği. ... Yeşiller'in tabanı koalisyon sözleşmesini değerlendirdikten sonra neler olacağından kimse emin olamaz.”