Rusya Suriye'den kısmen çekileceğini açıkladı
Kremlin, askerlerinin büyük kısmını Suriye'den çekme kararı aldı. Rusya Devlet Başkanı Putin pazartesi günü Suriye'de açıkladığı bu kararı, Rusya ve Suriye ordularının, Suriye'deki teröristlerin çoğunu yok etmiş olmasıyla gerekçelendirdi. Hmeymim hava üssü ve Tartus donanma üssü muhafaza edilecek. Bu açıklama nasıl yorumlanmalı?
Rusya neden tümüyle çekilmiyor?
Kremlin'e eleştirel bakan radyo kanalı Echo Moskwy'nin sorumlu müdürü Alexey Venediktov, Putin'in birliklerini çekmesi için geçerli nedenleri var ama Rus askerleri Suriye'de kilit rol oynamayı sürdürecek diyor:
“Putin Rusya ordusu içinde bir tür Vietnam Sendromu oluşabileceğini anlamış durumda. Kararının doğru olmasının bir nedeni de askeri faaliyetlerin terörle mücadelede yetersizliği. ... Buradaki sorun, Suriye operasyonunun iki unsurunun olması. Bunlardan biri teröristlerle mücadele, diğeriyse Esad rejiminin desteklenmesi. Bu yüzden birliklerin önemli bir kısmının ve üslerin muhafaza edileceğini tahmin ediyorum. ... Öncelikli olarak terörle mücadele sürdüren birimler, yani istihbarat ve özel birlikler, ikinci olaraksa Cumhurbaşkanı Esad'ın düşmesi durumunda yardıma koşacak askeri birlikler kalacaktır.”
Putin tarzı kurnaz ayak oyunları
La Republica'ya göre, Putin'inki sadece göstermelik bir çekilme:
“Kremlin adına propaganda ve dezenformasyon yürüten çok dilli Russia Today televizyon kanalının tek yayıncısı olduğu, medya için yazılmış bir senaryo bu. Putin daha mart ayında birliklerin geri çekileceğini söylemiş, ama değişen bir şey olmamıştı. Şimdi IŞİD'in mağlup edildiğini ve sıranın BM diplomasisine geldiğini söylüyor. Ama söylemediği bir şey var, o da, hem BM'i hem de sabırlı arabulucusu Staffan de Mistura'yı sabote edecekler devletlerin başında Rusya, İran ve Türkiye üçlüsünün olacağı. Putin, BM'in insani yardım konvoylarının çeşitli gerekçelerle Rus askerlerince engellediğini de söylemiyor. Söylemediği bir başka şeyse Rusya'nın askeri üslerinin ne zaman kapatılacağı. Çünkü onlar Moskova'nın siyasi ve askeri kontrolünü sağlamak üzere orada kalacaklar.”
Görev henüz tamamlanmadı
De Telegraaf'a göre, Suriye'deki güç savaşında sadece yeni raunda geçilmiş durumda:
“Rusya'nın asıl amacı Suriye rejimini güçlendirmekti. Pek çok insanın hayatına mal olmasına ve ülkenin enkaza dönüşmesine rağmen bunu başardı da. ... Esad, görünürde hala Suriye'nin cumhurbaşkanı olsa da fiili durumda Rusya ve İran'a teslim olmuş. Ve bu iki ülkenin çıkarları giderek farklılaşıyor. ... Suriye'ye gelecekte kimin hakim olacağı henüz belli değil. Suriye'de ve Ortadoğu'da gücünü pekiştirmek isteyen Rusya, son iki yılda bu ülkeye ve Ortadoğu'nun geri kalanına büyük miktarlarda para ve birlik gönderdi. Bu yüzden çabucak geri çekilerek yatırımlarını riske atmayacaktır.”
Suriye fitili yanan barut fıçısı
Suriye ve çevresinde bir sonraki büyük çatışma için gerekli harç bulundu, diyor Deutschlandfunk:
“İran giderek güçleniyor, Suriye'ye silah ve devrim muhafızlarını gönderiyor. Hizbullah'ın da yardımıyla Suriye'den ve Lübnan'dan İsrail'e karşı bir savaş başlatılmak isteniyor. ... İran ve Suudi Arabistan bölgenin hakimiyeti için savaşıyor, Suriye ise Sünniler ve Şiiler arasındaki güç savaşının sahnesine dönüşmüş durumda. ... Irak'taki Kürt referandumu Türkiye'yi de harekete geçirdi. Türkiye'den başlayıp Suriye üzerinden Irak'a uzanan bir Kürdistan, Cumhurbaşkanı Erdoğan için tam bir kabus. Genel ortam girift ve patlamaya hazır, oyunda ağır silahlı ordular ve nükleer silahlar var. ... Bu barut fıçısı patlayacak olursa, Suriye'den gelecek mülteci dalgalarıyla kıyaslandığında öncekiler çocuk oyunu kalacak.”
Ortadoğu'nun ipleri Putin'in elinde
Kainuun Sanomat, Putin'in ülkesinin Ortadoğu'da daha fazla ağırlık kazanması için yaptığı diğer planları ele alıyor:
“Başkan Trump geçtiğimiz hafta sürpriz bir şekilde Kudüs'ü İsrail'in başkenti olarak tanıdığını açıkladı. Bir başka sürpriz de Putin'in birliklerini Suriye'den çekme kararı oldu. Trump'ın kararı İsrail-Filistin sorununda ABD'nin bir daha asla arabuluculuk yapamayacağı anlamına geliyordu. Putin, Rusya'nın arabuluculuk da dahil daha güçlü bir rol üstlenebileceğini anlamış görünüyor. Belki de ziyaretini [Suriye'den] Mısır'a kadar uzatması bu sürecin bir parçasıydı. Putin, Suriye krizinin ancak Esad'ın sivil yollardan iktidardan indirilmesiyle mümkün olduğunu biliyor elbette. Ama aynı anda ülkenin çatışma halindeki bölgelere ayrılmasının da engellenmesi gerekiyor.”