Trump ile Kim birbirleriyle konuşabilir mi?
Bir ABD başkanı ile bir Kuzey Kore devlet başkanı arasında ilk kez bir buluşma gerçekleşebilir. Donald Trump'ın şaşırtıcı biçimde Kim Jong-un'un davetini kabul etmesinin ardından, Beyaz Saray somut vaatlerin yerine getirildiğini görmek istiyor. Hayranlık ile kaygı arasında gidip gelen yorumcular, bu yakınlaşmanın nasıl değerlendirilmesi gerektiği konusunda emin değil.
Yumuşama ya da felaket: Her şey mümkün!
La Stampa'ya göre zirvenin tehlikeleri yok değil, ama yine de en iyi yol bu:
“Zirve, Kore yarımadasında gerginliğin azalmasına yarayabilir, sonuçsuz bitebilir ya da yeni bir felakete yol açabilir. Her durumda sonucun ne olacağını öngörmek mümkün değil. Kim babasının oğlu olduğu, Trump ise 2017 seçimini kazandığı için, kader 21. yüzyılın (şimdiye kadarki) en tehlikeli krizini çözme işini bu ikiliye verdi. Bir zirve için buluşma kararı her ikisine de uyacak, ikisinin de egosunu tatmin edecektir. Ancak yine de bunun alternatifi olan silahlı, belki de nükleer silahlı bir çatışma, bu ikilinin kişiliklerine çok daha uygun düşeceğinden, bu girişim tebrik edilmesi gereken bir hamle.”
İki deli bir sağduyulu eder mi?
Görüşmeye hazır olmak mutlaka bir ilerleme, diyor Libération:
“Belki de iki çılgının toplamı bir bilge yapıyordur. Belki de iki delinin müzakeresi mantıklı bir uzlaşmayla bitebilir. Gezegenimiz üzerindeki en barok saç stilinin sahibi iki lider nihayet buluşmaya karar verdi. ... Söylenecek ne var ki bunda? İki dövüş horozunun tutuştuğu 'kimin roketi daha uzun' yarışması, eskiden yatılı okullarda yapılan sidik yarışlarını hatırlatıyor. Bu yarışmalarda sonucun bir felakete dönüşebileceğinden korkulurdu. Şimdi iki liderin birbirlerine hakaret etmek yerine konuşması mutlaka önemli bir adım. ... Ruh hastalıklarının tuhaf bir özelliği de iki ruh hastasının birbirlerini anlayabilmesidir.”
Çıkmaz sokaktan kurtuluş yok
Devlet haber ajansı RIA Novosti, Beyaz Saray'ın daha güçsüz bir pozisyonda olduğunu düşünüyor:
“ABD yönetimi zirvenin gerçekleşmesini istiyor. Çünkü, birincisi, Trump'a göre bugün Kuzey Kore çıkmazından kurtulmanın tek yolu müzakere. Trump (kendi tehditkar tavırları ve Kuzey Kore'nin yeni uzun menzilli füzeleri yüzünden) bombardımana başlayamaz, 'Kuzey Kore tehdidini' görmezden gelmesi de mümkün değil. Beyaz Saray, olmayan Kuzey Kore stratejisinin başarısıyla övünmek için Kim'in teklifinden faydalanıyor. ... (Özellikle de Kuzey Kore'deki) Akıllı insanlar, şimdi Amerika'nın bu sanrısını yıkmamak için ellerinden geleni yapıyorlar. Önemli olan çocuğun -bombalarla- bir şeyleri kırıp dökmeden eğlenmesini sağlamak.”
Sınırsız ego, diplomasinin temeli olamaz
İki lider arasındaki yakınlaşma çabalarını, 1980'li yıllarda Reagan ve Gorbaçov'un başlattığı silahsızlanma girişimine benzeten De Volkskrant kuşkulu:
“Ronald Reagan'ın Mihail Gorbaçov'la yaptığı müzakerelerde gösterdiğine benzer hoşgörülü bir yaklaşım başarılı olabilir. Kaldı ki, Reagan kısa bir süreliğine de olsa tümden bir nükleer silahsızlanmaya göz kırpmıştı. Ama bu yaklaşım (NATO'nun tartışmalı çifte kararı da dahil olmak üzere) titizlikle planlanmış bir stratejiye dayanıyordu. Ancak bu kez Trump'ın hamlelerini belirleyenin, sadece anlık kararlar ve kendi becerisine karşı duyduğu sınırsız özgüven olduğu görünüyor.”